|
|
Baba ile oğlun ortak kaderi
NTVMSNBC Yayın Yönetmeni Adnan Bostancıoğlu, 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanmış. Babası Emin Bostancıoğlu ise 28 Şubat darbesinden sonra... Bostancıoğlu ile babasıyla ilişkilerini ve darbeleri konuştuk.
Adnan Bostancıoğlu, 12 Eylül darbesi olduğunda, ODTÜ'de öğrenciymiş, beş ay sonra gözaltına alınmış, 45 gün işkenceli bir sorgudan geçtikten sonra tutuklanıp üç seneye yakın Mamak Cezaevi'nde kalmış. O günleri şöyle anlatıyor: "Darbeden sonra aranmaya başladım. Eve çok fazla gidip gelme imkanım olmuyordu. Babam 12 Eylül'den sonra bana, 'Bu işlerin sonu hayırlı değil, bırak bu işleri, bak arkadaşların da birer birer yakalanmaya başladı. Bu kafayla gidersen sonun hayırlı değil, başına bir şey gelirse benden yardım isteme' demişti. O sırada 19-20 yaşındaydım ve bunların hiçbirini umursamadım. Nitekim yakalandıktan sonra görüşüme gelmedi, hep annem geliyordu. Ben de çok üzerine düşmemiştim, nasıl olsa gelir diye. 8ay sonra görüşte baktım, annemin yanında birisi var. Arada tel örgü olduğu için iyi seçemiyorum, düdük çalınca iki taraf tel örgüye yaklaşıyor, ancak o zaman net görebiliyorsun bir birini. Tanıyamamamın sebebi şu; aradan geçen 8 ay boyunca babamın bütün saçı sakalı bembeyaz olmuştu. İlk lafı şu oldu, 'Oğlum, mukadderat,' dedi, 'Metin ol'. 'Baba problem yok' dedim. Biraz konuştuk, 'Bütün bu olup bitenlerden sonra pişman mısın?' dedi. Ben cevap veremeden düdük çaldı zaten, görüş bitti. 'Baba sizi seviyorum, boş ver bunları' dedim, hızla ayrıldım. Zaten her görüşçünün başında asker duruyor, de ki ben pişman olsam, askerin önünde, 'Baba ben pişman oldum' demem."
SIRA BABADA O sırada Mamak'ta görüşçülere kötü muamele edilmektedir, Emin Bostancıoğlu da birkaç kere tartışır. Bunu annesinden öğrenen Adnan Bostancıoğlu, onun görüşe gelmesini istemez. Çıktıktan sonra ilişkileri değişmiştir, eskiden olduğu gibi zaman zaman sertleşen tartışmalar yaşamazlar, babası siyaset konuşmak istese de tartışmanın gerilebileceği durumlarda oğul Bostancıoğlu, konuyu kapatır. Aradan yıllar geçer ve 28 Şubat olur. Emin Bostancıoğlu İslami meseleler nedeniyle gözaltına alınan ya da tutuklananların ailelerine yardım eden bir vakfın yöneticisidir. Vakfın tüm yöneticileriyle birlikte gözaltına alınır. O sırada Aczimendiler'e yönelik tutuklamalar vardır; Emin Bostancıoğlu'nun yöneticisi olduğu vakıf da onların yakınlarına yardım etmiştir. Aczimendiler'in bir terör örgütü olduklarına ilişkin bir mahkeme kararı yoktur ama bu yardım, terör örgütüne yardım yataklık olarak değerlendirilir. Emin Bey, 5 ay kadar tutuklu kalır ve beraat eder. Yine oğul Bostancıoğlu'nu dinliyoruz: "Onlar Ankara'da, ben İstanbul'dayım. Babamın bu işlerde aktif olduğunu biliyorum, 28 Şubat ortamında aklımın ucundan geçiyor başı derde girer mi diye ama konduramadım. Sabah erken annemden telefon alınca şafak attı bende, arabaya atladığım gibi Ankara'ya gittim. Babam giderken, 'Ben, bir iki güne dönerim, kimseyi telaşa verme' demiş anneme. Annem de tutuklanana kadar haber vermiyor. Gittikten birkaç gün sonra ilk görüş oldu. Bu çok acayip bir şey, o sırada 65 yaşın üzerinde olmalı babam. Ben 35 civarındayım herhalde, olağanüstü bir durum var memlekette belli ki, herhangi bir olağanüstü durum varsa, normalde tutuklanması gereken benim ve görüşe gelmesi gereken o. O zaman insan bu memleketin çok acayip olduğunu çok iyi anlıyor. Zaten içeri girince, o cam bölme, çok küçük bir pencere var, tel örgü, sesini zor duyuruyorsun. Hemen şunu düşünüyorsun, camın öteki tarafında benim, bu tarafında onun olması lazım, bu nasıl oldu böyle?
ORADA BEN OLMALIYIM İçimdeki 20 yıllık ukteyi orda söze döktüm ve 'Mukadderat baba, metin ol' dedim. O anladı tabii bunu niye dediğimi ve güldü. Belki Has...' diyecekti ama öyle konuşan bir adam olmadığı için o anlama gelecek şekilde güldü. Cezaevinde olan her insan gibi çok umursamıyor, moral vermeye çalışıyordu. Ama ben dağıldım. Hatta dönerken yolu şaşırdım, ta Kayaş'ın oralardan döndük, sürekli küfür ederek, söyleniyordum ve annem beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Çok kalmadı içerde ama üzerinde eşofmanlarla havalandırmada çekilmiş fotoğrafları hala durur."
Ayşe DÜZKAN
|