| |
|
|
Derin bir konu: İslam toplumundaki bölünme
Süleyman Demirel masasındaki "Anayasaları" yan yana dizerek söze başladı: - Türkiye'de laikliğin 1876 Kanuni Esasi'sinden (Anayasa) itibaren 1982 Anayasası'na kadar gelişimi var... Muhteşem bir olay... Şimdi sanıyorum ki, bu mülakatın en can alıcı bölümüne geldim.
"Can alıcı bölümden" notlar: * Türkiye Cumhuriyeti bir çağdaş devlet olarak sadece din ile devleti ayırmıyor... Şeriat hukuku üzerine kurulan bir devletten, pozitif hukuk üzerine kurulu bir devlete geçiyor. * Şeriat hukukunun virgülüne dokunamazsınız, diyenler bunu hazmedemiyor. * Halen dünyada bu görüşler var. * Olay, Cumhuriyet ile İslam'ın barışık tutulması olayı. * Türk devrimi, Cumhuriyet'i İslam'dan koparmıyor... Ama bu konuda itirazlar var. * Atatürk buna çok güzel cevap veriyor... Atatürk bütün itirazları dinliyor... İtiraz, Türkiye İslam'dan koptu şeklinde. * Atatürk Cumhuriyet'i kuruyor ve sahip çıkıyor.
Süleyman Demirel: - İşte burada geliyorsunuz akıl ile vahiy karşılaşmasına... Zaten bütün hadise bu. "Vahiy" yani: "Tanrı tarafından bir buyruk veya düşüncenin, peygambere veya peygamber tarafından insanlığa bildirilmesi."
Demirel: - Cenabı Allah'ın, Cebrail vasıtası ile peygambere ilettiği direktiflerden, uzaklaşabilir misiniz?.. Bir görüş var: Uzaklaşırsanız, Müslümanlıktan uzaklaşmış olursunuz... Bir de şu soru var: İyi ve güzel olan şey, sadece şeriat hükümlerinde olanlar mı?.. Yoksa aklın iyi ve güzel dediği şeyler mi?
Süleyman beyin masası "bu konudaki kitaplarla dolu." Yerli yabancı pek çok "din bilgininin" kitapları. Hatta... Papa 2. Jean Paul'ün kitabı bile: Akıl ve İman. (Fides et Ratio) Süleyman bey: - İslam alimleri tartışmış ve aralarında çeşitli şekillerde bölünmüşler... İslam uleması arasındaki bölünmüşlük, toplumlara intikal ediyor... Toplumlar bu bölünmüşlüğü anlamış değil.
- Sonunda ne oluyor sayın Demirel? - Şu oluyor... İnsanların bir kısmı bir imamın peşinden gidiyor... Bir kısmı başka bir imamın... Bir kısmı bir tarikatın, diğer kısmı başka tarikatın... İslam toplumunun içinde bir kargaşa mevcuttur.
Demirel: - Yani dini, devletten ayırmakla iş bitmiyor... Dini, devletten ayırırken muhatabınız bu çok değişik fikirli halk kitleleri.
Konu "oldukça derin." Demirel'in bu konuda yaptığı hazırlık, "bilimsel bir toplantıda sunulacak tebliğ" gibi. Ve Demirel, 28 Şubat tartışılırken "bu konuların bilinmesini, konuşulmasını" istiyor. "Noktayı" şöyle koyuyor: - Bu noktada 2 önemli görüşten bahsedeceğim: 1. Atatürk diyor ki: Hangi şey akla ve halkın menfaatine uygunsa, biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. 2. Kadı Abdülcebbal isimli bir ulema diyor ki: Eğer akıl ile vahiy çatışır gibi bir durum doğarsa, akıl esas alınır... Vahiyin verileri, akla uygun hale getirilerek yorumlanır.
|