| |
|
|
Ve Sincan'da tanklar yürüdü
Cumhurbaşkanı Demirel, Çankaya Köşkü'ndeki makam odasında çalışıyordu. Yanında bir ziyaretçisi vardı: Başbakan Yardımcısı Prof. Tansu Çiller. Görüşme sırasında Özel Kalem Müdürü odaya girdi. Ve Demirel'in önüne "katlanmış bir kağıt" koydu. Cumhurbaşkanı "notu açtı, okudu, tekrar katladı." Ve Çiller'le görüşmeye devam etti.
Tansu hanım, Cumhurbaşkanı'nın yanından ayrıldı. Makam otomobiline bindi ve bu sırada... Bir "haber" aldı. Hemen geri döndü. Cumhurbaşkanı'nın odasına tekrar girdi: - Sayın Cumhurbaşkanım... Sincan'da tanklar yürümüş. - Bakarım ne olduğuna... Biliyorum konuyu. - Ama efendim... Acil... Tanklar yürümüş. - Bakarım dedim ya... Konuşacağım.
Aradan 9 yıl geçtikten sonra Demirel'e sorduk: - Sonra ne yaptınız? - Sordum. - Kime? - Sorun, bakın bakalım, neymiş dedim... Bilgi istedim... Önce olayın ne olduğu konusunda aydınlanmam gerekiyordu... Bunu yaptım... Sonra da konuştum tabii. - Ne dediler? - Bilgi geldi... Normal bir hadiseymiş... Tanklar bir yerden, bir yere gidecekti, oradan geçti dediler.
- Sayın Demirel tankların yürümesi normal bir hadise miydi?.. Gerçekten bir yerden bir yere giderken mi Sincan'dan geçilmişti? - Bana verilen cevap bu... Ben de tankların, Türkiye'nin fertleri üstüne neden yürüyeceğini anlamadım... Daha doğrusu, tanklar Sincan halkının üstüne yürüyüp de ne yapacak?
- Sayın Demirel... Sincan'da tanklar yürüdükten sonra, Genelkurmay Başkanı ile yaptığınız ilk görüşmede neler konuştunuz? - Orta yerde bir rahatsızlık vardı... Bana dedi ki: Büyük bir rahatsızlık var...
Demirel: - Ben böyle şikayetleri geçmişte de almıştım... 1971'de. - Sonra... Genelkurmay Başkanı'na ne dediniz? - Nedir rahatsızlığınız, dedim. - Genelkurmay Başkanı ne dedi? - Dedi ki: Türkiye'de olup, bitenlerden ordunun alt kademeleri, üst kademeleri, hepimiz rahatsızız... Bilhassa laikliğe karşı saldırılardan rahatsızız. - Ya siz kendilerine ne dediniz? - Dedim ki...... (Arkası yarın)
|