|
|
|
|
|
Şifre çözülünce...
|
|
Antalya kampında iyi çalışılmadı... Daum transfer planları yapmaktan asıl işini unuttu... Rehavet arttı... Yönetim kongre havasına girip takımı boşladı... Rakipler de şifreyi çözünce lastiğin patlaması kaçınılmaz oldu....
Kadro kalitesi, yönetim güvencesi, oturmuş kadrosu ve iki şampiyonluk yaşamış tecrübeli oyuncular topluluğuna sahip olan Fenerbahçe, ilk yenilgisini aldı. Ankaraspor maçı 'Türkiye'nin en iyi takımı'nın zaaflarını ortaya koydu. İkinci yarının başından beri kör topal ilerleyen sarı-lacivertlilerin bu mağlubiyeti adeta bağıra bağıra geldi. Aslında bu durumun birkaç temel nedeni var. İşte F.Bahçe'nin ana sorunları:
HATALARDAN DERS ALINMADI İlk yarıyı rahat futbol oynayarak üstelik Şampiyonlar Ligi mesaisine rağmen lider kapayan Fenerbahçe teknik heyeti ve futbolcular kendilerini ligin geri kalanı için de yeterli görmüş olacaklar ki Antalya kampında iyi çalışmadılar. Daum özellikle bu dönemde üst üste yabancı basına yansıyan transfer haberleriyle konuşuldu. Takım kondisyon idmanlarına verdiği ağırlığı taktik çalışmalara yansıtamadı. Hataların üstüne gidilemedi. PSV maçında Cocu'dan yenilen golün aynısını önceki günkü maçta Ankarasporlu Mustafa Sarp'ın attığını tüm Türkiye gördü. İki yıldır birlikte oynayan defans oyuncularının hâlâ pozisyon hatası yapması, üstelik göbeği ayakta tutan Önder'in form düşüklüğü F.Bahçe'nin en zayıf halkasını daha da zayıflattı. Gençlerbirliği maçında rakibin iki pozisyonu bu bölgeden geldi. Rize maçında gol buradan yenildi. Ankaraspor maçında iki yan toptan gol yenildi. Erciyes maçında Luciano'nun eli, Samsun maçında Rafael'in beceriksizliği yan top gollerinin artmasını engelledi.
RAKiPLER ŞiFREYi ÇÖZDÜ F.Bahçe'nin iki yıldır puan kaybettiği maçlarda rakiplerin taktiği neredeyse bire bir aynıydı. Alex'i adam markajıyla kilitle, defansa önde bas ve Fener'i uzun topa zorla, sol kanada çifte önlem al ve yan toplarda yüksek konsantrasyonla iyi adam markajı yap... Geçen yılki Denizli, bu seneki Trabzon, Diyarbakır, kupadaki Gaziantep ve son olarak Ankaraspor maçında rakiplerin bu taktiği hep tuttu. Artık rakipler şunu biliyor: "Bu formülü iyi uygularsam F.Bahçe'ye nasılsa en az 1 gol atabilir ve maçı kazanabilirim."
DAUM'UN KISIRLIĞI Artık F.Bahçe'nin 11'ini sokaktaki çocuklar bile sayıyor. Bu durum istikrar ve kadro oturmuşluğu adına olumlu olsada sıkışan hiçbir maçta Daum'un oyuna taktik katkısı yok. İlk 11'deki oyuncular haftalarca kötü oynasa bile kesilmiyor. İlk oyuncu değişikliği genellikle Yozgatlı'yla yapılıyor. Yozgatlı girince genelde Serkan, Appiah ya da Tuncay çıkıyor. Daum'un sistem üstündeki son hamlesi geçen yıl Trabzon'da kazanılan 2-0'lık Trabzon maçında oldu. O maçta 10 kişi kalan F.Bahçe Luciano-Önder ve Servet'le göbeği 5'lemiş 5-3-1 gibi oynamıştı. O günden beri Daum oyun içinde sistem değiştirmek, taktik varyasyon üretmek yerine genelde farklı taktikleri aynı oyuncularla deneme yoluna giriyor. Örneğin 4-2-3-1 oynatırken, Nobre yine takımda oluyor üstelik sağ kanatta oynuyor. Oysa depar atamayan, çalım becerisi olmayan Nobre, burada verimli olamıyor. Appiah iki maçta bir mutlaka oyun için de farklı görevler alıyor.
BREZiLYALILAR VAZGEÇiLMEZ Mi? Fenerbahçe'ye birçok başarı kazandıran Brezilyalı oyuncular zaman geçtikçe takımdan daha kopuk hale geldi. Takımın yıldızı Alex'in hemen her pozisyonda asist hakkını Anelka yerine Nobre'ye kullanması, Nobre ve Luciano'nun Alex'ten de beter kendilerine oynadıkları saklanamayacak düzeyde. (Schalke maçında Nobre, Ankara maçında Luciano, pas verebilse Anelka topla kaleye girerdi.) Nobre ve Luciano ne olursa olsun hep ilk 11'de başlıyor. Alex sahada yürüse de oyundan alınmıyor.
HEPSi SÜPER YEDEK Hem sırtı kaleye dönük oynamayı bilmesi hem de hareketli olması dolayısıyla çok önemli bir santrafor olan Semih, neredeyse hiç düşünülmüyor. Yozgatlı bir türlü kendini geliştiremese de 12. futbolcu olurken her zaman iyi bir alternatif olabilecek Servet yok sayılıyor. Kemal ve Selçuk Daum'un elinde futbolu zaten futbolu unuttu. Gol kralı Zafer Biryol'a hiçbir maçta şans verilmiyor. Olcan, Kerim, Can ve Gürhan gibi gençler ise artık yeni sezonu bekliyor. Tüm bu taktiksel sorunların yanında yönetim de kongre havasına girince takım yalnız kaldı. Her zaman takım için en önemli harç olan 'yönetim ilgisi' azalınca dağılma tehlikesi de giderek artıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|