Başbakan Erdoğan hedefim başka demiş!
Kahveye geldim, sadece at yarışları izlenen TV sonuna kadar açık. Baktım, Tayyip Erdoğan atv'de konuşuyor. "Ne o beyler Başbakanlık koşusu bugün mü?" dedim. Garson Fırıldak Mustafa, bozuldu. "Dünya'yı geziyorsun ama Dünya'dan haberin yok!" Tersledim!.. Fırıldak "Dikkat et, AB'ye girdik" dedi. "Ne olmuş" dedim. O bilgiç haliyle açıklama yaptı; "AB demek şudur: Serbest dolaşım hakkı var. Ayrıca; Erkekler birbiriyle evlenebilir!" "Bana bak Fırıldak" dedim: "Senin Beşiktaş'ta dolaşman sakıncalı. Avrupa'da dolaşman ise!..." Fırıldak bozuldu: "Avukatımla görüştüm. Sana dava açmayı düşünüyorum" dedi. "Niye?" dedim. "Bana Fırıldak diyorsun" dedi.. "Peki yenge ne diyor" dedim. O da, "Karım da çok kızdı ama ben O'na 'Fırıldak demenin çevik ve atik demek olduğunu' söyledim. Şimdi o kızmıyor benimle gurur duyuyor." Sabah gazeteleri taat etmiş, Türkiye ve Dünya ahvalini yakın silah arkadaşı Eyüp efendi ile değerlendiren Bürokrat Esat söylendi: "Bu ne biçim AB. Onlar ülkemde serbestçe dolaşacak, bana ise bekle diyecek!" Kapı güm diye açıldı. Erdal Paşa elinde çeşit çeşit pastalarla içeri girdi. TV'ye baktı bir de TV'nin karşısında kımıldamadan oturan Balık Ayhan'a baktı. Sonra da "Ne takım arkadaşını mı seyrediyorsun?" dedi. Balık Ayhan "O takım arkadaşım ama bizim takımın da kaptanıydı" diye düzeltme yaptı. Sonra da lafı gediğine koydu: "Bir futbolcu üstelik Fener'li bir futbolcu tarafından Türkiye AB'ye girdi!" "Yahu Balık, senin takım kaptanın kendine 'Kedi' diyen karikatürcüden 5 milyar tazminat aldı. Sen de beni mahkemeye verme sakın." Balık Ayhan, "Kazım ağabey" dedi. "Erokspor'da oynarken Hoca Tayyip (Lakabı hoca) libero oynardı. Ben sağında, Mustafa da solunda oynardık. Bana 'Balık', Mustafa'ya'da 'Kuzu' derdi..." Balık Ayhan geçmişe döndü. "Bir gün Kasımpaşa'da dükkanı kapattım, Üstüm perişan halde, Beyoğlu'na doğru yürüyorum. Bir de baktım sirenler polisler. Yanımda bir araba durdu. İçireden biri cama vuruyor. Baktım Bizim Hoca Tayyip. 'Balık' dedi 'Maça gidiyorum. Hadi bin arabaya' dedi. Ben de dedim ki 'Sağ ol, şurada bir işim var". Cabbar, "Oğlum arabaya niye binmedin. Hani bir iş bağlarsın." Balık Ayhan sinirlendi. "Bir kere üstüm pisti, araba kirlenirdi. İkincisi ise biz çocukken beraber büyüdük. Hiç öyle şeyleri sevmez. Ayrıca Tayyip hoca Fenerli ama kardeşi Mustafa da sıkı Beşiktaş'lı..." "Yahu Balık" dedim. "Maç oynanırken, ezan okundugu zaman Tayyip Erdoğan maçı bırakır ayakkabılarını çözer sonra yine bağlarmış. Yani ezan okunurken futbol oynamazmış!.." Balık sinirlendi: "Yok be" dedi. "O inanılmaz dürüst ve sevecen biriydi. Bir gün kalp kırmadı. Bir gün ağzından küfür çıkmadı." Futbolcu Apo lafa girdi; "Yani şu Anelka gibi eliyle gol atmazdı!" Kibar Özcan, konuyu değiştirdi. Yaşar Zekeriya Beyaz hocaya meil attım. Anelka eliyle gol atınca orucu bozulur mu?" Cabbar yeni bir yorum getirdi: "Gol atanın değil. Gol yiyenin orucu bozulur." Cim Bom Nebi ise "Ramazan da Galatasaray'a gol atmak en büyük günah" dedi. Kahvenin kapısı açıldı elinde simitle gelen Başkan Levo herkese bir parça verdi. "Konu nedir beyler" dedi. Sonra da bana bakıp, "Beşiktaş'ı karıştırma. Demirören'i deviremezsin" dedi. 7-8 Erdal Paşa "Konu önemli" dedi. Sonra da "Hatırlıyormusun Levo Başkan" dedi. "Senle ben Yıldız'da yöneticiyken Bizim Selçuk Uygur (Sonradan Galatasaray Asbaşkanı oldu) Tayyip'i Antrenörümüz Cihat Erbil'in çok ısrarı transfer etmek istedik. Şu karşıda ki muhallebeci de oturduk, konuştuk. Selçuk Uygur inanılmaz para teklif etti. Ama Tayyip Erdoğan hepimize kibarca teşekkür ettikten sonra dedi ki; "Benim futboldan beklentim yok. Benim hedefim başka!.." 7-8 Erdal Paşa kendi lafını kendisi tamamladı; "Hedefinin ne olduğunu gördük..." Ciddi konular beni sıktı. Filo Komutanı denizci Ahmet Albay'le günlük tavla savaşına başladım. Başımızda dikilen Fırıldak Mustafa Daşçı, "Filika komutanım kahven nasıl olsun" dedi. "Filika değil filo komutanı!" dedim. Ahmet Albay şöyle bir toparlandı ki!... Baktım hava lodostan poyraza dönüyor: Derhal ilk oyunu mars yaptım.
|