|
|
Ahmet Hakan gibi kafası karışıklardanım
AKP'li milletvekili Süleyman Gündüz renkli kişiliğiyle tanınıyor. "Yeryüzü Doktorları" örgütünün aktif üyesi olan Gündüz, hekim olarak gittiği felaket bölgelerinde çektiği fotoğraflarla Meclis'te bir sergi açtı. Gündüz "Benim için İslamcı, sosyalist, metalci diyorlar. Bu söylemlerin hiçbirinden rahatsız olmuyorum" diyor.
Solcu, İslamcı, metalci milletvekili
Meclis'in sıradışı milletvekillerinden AKP'li Süleyman Gündüz için İslamcı, sosyalist ve metalci diyorlar. Bu sıfatlara açtığı sergi nedeniyle "fotoğrafçı" da eklendi.
AKP'li Süleyman Gündüz kuşkusuz Meclis'in sıradışı milletvekillerinden biri. Bir kere kendi sözleriyle "kafası karışıklardan". 20 yaşına kadar aşırı İslamcı, 20 yaşından 30 yaşına kadar Marksistmiş. Şimdi ise kendisi için söylenen "İslamcı, sosyalist ve metalci" ifadelerinden rahatsız olmadığını söylüyor. Onun tek özelliği "kafası karışıklardan" olması da değil. Gündüz aslında bir dişhekimi. Merkezi İngiltere'de bulunan "Yeryüzü Doktorları" adlı örgütün aktif üyesi olan Gündüz, bugüne kadar 9 savaş ve onlarca felaket bölgesinde gönüllü hekim olarak çalıştı. Felaket bölgelerinde çektiği fotoğraflardan geçtiğimiz günlerde TBMM'de bir fotoğraf sergisi de açan Gündüz'ün fotoğrafları o kadar başarılı ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bunlardan 22 tanesini, evine asmak ve dostlarına armağan etmek üzere 11 bin dolara satın aldı. Geliri felaket bölgelerine aktarılacak "Anıtlar ve Ağıtlar" sergisi yakında İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda da görülebilecek. Belirmeliyim ki öyle milletvekili torpiliyle açılmış bir sergi değil bu. Fotoğraflar gerçekten başarılı. Sonuç olarak bu sıradışı adam için şöyle bir anons yapılabilir: O bir AKP milletvekili, O bir solcu, O bir İslamcı, O bir metalci, O bir fotoğraçı, O bir şair, O bir dişhekimi ve son olarak O bir "kafası karışık"! Buyrun Süleyman Gündüz'ün röportajına...
HİPERAKTİF OLABİLİRİM - Hayatınızda eksik olan şey nedir? Neden saldırıyorsunuz sağa, sola? Neden bu kadar çok iş yapıyorsunuz? - Milletvekili, dişhekimi, "Yeryüzü Doktorları" örgütünün aktif üyesi, şair, fotoğrafçıBunları söylüyorsunuz. Günde dört saat uyuyorum. Geri kalan 20 saatin içine de çok şeyi sığdırmaya çalışıyorum. Bir insanın 80 yılda yaşadığını ben 40 yılda yaşadım. Dolayısıyla çok konsantre bir yaşam sürdüm.
- Hiperaktif olabilir misiniz siz? - Evet. Tanrı bana çok cömert davrandı bu konuda. Kendisine şükranlarımı sunuyorum. Zaman zaman ben de hiperaktif olduğumu düşünüyorum.
- Peki neden bu kadar çeşitli uğraşlar içindesiniz? - Hayatın bütününe baktığınız zaman insanın bir durağanlık göstermediğini görüyoruz. Hayata dair tüm gözlemlerinizi şiir, yazı, fotoğraf, deneme, öykü diliyle izah edebilirsiniz. Yaygın alanda çok fazla iş yapmaya çalışmam belki bu hayatı dolu dolu yaşamanın gerekliğine olan inancımdan kaynaklanıyor. Belki böyle bir şeyi kendime misyon edindiğim için. Yoksa hayatımda bir eksiklik gördüğümden değil.
30 YILDA 9 SAVAŞA GİTTİ - Bütün yaptığınız işler arasında beni en çok heyecanlandıran "Yeryüzü Doktorları" adlı örgütle felaket bölgelerine gidip dişhekimi olarak çalışmanız... - Bu örgütün merkezi İngiltere. Bir grup doktor tarafından oluşturulmuş gönüllü bir teşekkül. Felaket bölgelerine gidip elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Hiçbir ırk, renk, din, dil ayrımı gözetmiyoruz. Bugüne kadar örgütle Endonezya'ya, Pakistan'a, Bosna'ya, sayısız yere gittim. Sudan'ın Darfur bölgesi iç savaş yaşıyor. Orada iki hafta dişhekimi olarak çalıştım. Milletvekili olduktan sonra da bu gönüllü çalışmalarıma ara vermedim. Sri Lanka'ya gittim tsunamiden sonra. Keşmir'de Muzafferabad'da olan son depremde de gittim ve görev yaptım. Son 30 yılda Afganistan'dan Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya ve Afrika'ya kadar dokuz savaşa tanıklık ettim. Bizzat gittim, gördüm, hekim olarak çalıştım oralarda.
- İnanç temelli bir davranış mı sizin yardım işlerine yönelmeniz? - Şüphesiz, bu dine ve millete mensupsanız sizi yoğuran en önemli unsurlardan bir tanesi de budur. Biz hayatımızı mutlu ve müreffeh olarak geçirmenin, bir başkasına yardım etmekle mümkün olabileceğine inanırız. O yüzden bir kaza atlattığımız zaman "verilmiş sadakamız varmış" deriz. Dolayısıyla bu tabii ki benim inançlarım ve yetiştiğim kültürle ilgili.
ELİF KORAPA
|