|
|
|
|
|
|
Sezer: Yolsuzlukların üzerine gidilmeli
Cumhurbaşkanı Sezer: "Yolsuzlukların ekonomiye ve ülke imgesine verdiği zarar, zaman yitirilmeden üzerine gidilmesini zorunlu kılıyor.".
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ekonomide elde edilen sonuçların iyimserliği artırdığını ancak olumlu gidişin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılamadığını söyledi.
Sezer, yalnızca enflasyondaki düşüşü göz önüne alarak ekonominin tam anlamıyla düzlüğe çıktığının söylenemeyeceğini ifade etti. Sezer, Hilton Oteli'nde düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına katıldı.
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın ''onur konuğu'' olarak takdim ettiği Sezer, toplantıda yaptığı konuşmada, TÜSİAD'ın, Türkiye'nin güçlü bir ekonomi
ve demokrasiye sahip olarak çağdaş dünyada hak ettiği konuma yükselmesini amaçlayan yaklaşımları, ülke sorunlarına getirdiği somut çözüm önerileriyle, övgüye değer çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydetti.
Gönüllü kuruluş kimliğiyle sivil toplum örgütlerinin toplumsal yaşamdaki etkinliğine başarılı bir örnek oluşturan TÜSİAD'ın, aynı zamanda, güçlü üye yapısıyla ekonominin gelişimine yön veren öncü kuruluşlardan biri olduğunu belirten Sezer, toplantıda, ülkenin itici gücü olan sanayici ve işadamlarının, Türkiye'nin ve ekonominin geleceğine ilişkin yapıcı değerlendirmelerini dinleme fırsatını bulduklarını ifade etti. Sezer, ''Düşüncelerinizin değerlendirileceğinden kuşku duymuyoruz. TÜSİAD'ın, ülkenin geleceğini ilgilendiren konulardaki duyarlı ve sorumlu çabalarının önümüzdeki dönemde artarak süreceğini düşünüyoruz'' diye konuştu.
''Kuşkusuz hepimiz, Türkiye'nin tüm bireyleriyle mutlu, huzurlu, güçlü bir ülke olmasını, çağdaşlaşma ve aydınlanma hedefini yitirmeden gelişmesini amaçlıyoruz'' diyen Cumhurbaşkanı Sezer, ''Türk sanayicileri ve işadamları olarak sizlerin bu süreçte geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de önemli roller üstleneceğinize inanıyoruz'' dedi.
'SIKINTILARLA KARŞILAŞILMAMASI ORTAK DİLEĞİMİZ''
Cumhurbaşkanı Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine erişebilmesi için ekonomiye büyük önem verilmesi gerekir. Sanayileşmiş ve gelişmiş bir ülke olarak küreselleşen dünyada hak ettiğimiz yeri alabilmemiz için ekonomik yönden güçlü olmak zorundayız.
Türk ekonomisinin son yıllarda gösterdiği gelişmeleri yakından biliyoruz. Ekonomik anlamda yeni sıkıntılarla karşılaşılmaması ortak dileğimizdir. Toplum olarak geçmişten ders çıkarmalı, anlayış birliği içinde, iç politika kaygılarından uzak, siyaset üstü yaklaşımlarla geleceğe yönelmeliyiz.
Türkiye, bölgesindeki önemli ekonomik aktörlerden biri olarak küreselleşmenin getirdiği olanaklardan yararlanmak, yeni koşullara uyum sağlamak ve toplumun gönenç düzeyini yükseltmek kararlılığındadır. Bu bilinçle, 20. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak dışa açılmak ve küresel ekonomiyle bütünleşmek yolunda önemli yapısal değişimler gerçekleştirilmiştir. AB de bu süreçteki kilometre taşıdır. Yaşama geçirilen reformlar, ekonominin rekabet gücünü artırarak, dışa açılma sürecini hızlandırmıştır. Kimi kuruluşların raporlarında da belirtildiği gibi, Türkiye ekonomisi dünya piyasaları ile daha güçlü ve sağlıklı biçimde bütünleşebilmektedir.''
''BELİRGİN BİR DÜZELME''
Türkiye ekonomisinin ulaştığı düzeyin, AB üyelik sürecini de hızlandıran bir etki yarattığını dile getiren Sezer, ekonomik performansı devam ettiği sürece, AB'nin Türkiye ile ilgili kaygılarının azalacağını, üyeliğin bir yük getirmeyeceğini, tersine birliğin gücüne güç katacağını söyledi.
Benimsenen ekonomik program çerçevesinde uygulanan sıkı maliye ve para politikaları nedeniyle, makro ekonomik göstergelerde belirgin bir düzelmenin kendini gösterdiğini kaydeden Sezer, ''Güven ortamı oluşmaya başlamış, fiyat artışı hız kesmiş, enflasyon tek rakamlı düzeylere inmiş, ekonomi büyüme sürecine girmiştir'' dedi.
Ekonominin yakaladığı gelişme ivmesinde dünya gerçeklerini doğru anlayan ve yorumlayan sanayicilerin ve işadamlarının katkısının göz ardı edilemeyeceğini ifade eden Sezer, ''Elde edilen sonuçlar, kuşkusuz iyimserliğimizi artırmaktadır. Bununla birlikte ekonomideki olumlu gidişin, toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılamadığı da bilinmektedir. Yalnızca enflasyondaki düşüşü göz önüne alarak, ekonominin tam anlamıyla düzlüğe çıktığını söyleyebilecek durumda da değiliz'' diye konuştu. Sezer, şunları kaydetti:
''Ekonomide kırılganlığı artıran cari açık ve işsizlik gibi sorunlar üzerinde ivedilikle durulması, istikrarlı bir yapıya ulaşılması yönünden önemlidir. Sabit ve dar gelirli yurttaşlar yanında dürüst üretici ve sanayiciye de zarar veren kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması için yoğun çaba gösterilmelidir. Bu konuya TÜSİAD'ın vereceği destek önem taşımaktadır.
Kamu maliyesini disiplin altına alma yönünde gösterilen özenden ödün verilmemeli; mali disiplinin bozulmasına yol açacak aflardan, kişilere yönelik uygulamalara yol açacak düzenlemelerden uzak durulmalıdır. Ekonomideki olumlu gelişmelerin sürdürülmesi için çaba gösterirken, ekonomik istikrarın, toplumsal gelişmenin temel koşullarından olduğunun herkesçe bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi zorunludur. Rakamların olumlu ya da olumsuzluğundan bağımsız olarak yapısal sorunlarımıza eğilmemiz ve gerçekçi, bütüncül çözümler üretmemiz gerekmektedir. Bunun yolu ise ekonomimizde yapısal değişimin önündeki risklerin tanısının doğru konulmasından geçmektedir. Konuşmalarımda genellikle vurguladığım yolsuzluklar konusu, çözüm bekleyen bir başka toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Yolsuzlukların ekonomiye ve ülke imgesine verdiği zarar, zaman yitirilmeden üzerine gidilmesini zorunlu kılmaktadır.
Yolsuzlukların önlenmesi için yasama, yürütme ve yargı organlarına, basına, sivil toplum kuruluşlarına, görevlilere, tüm yurttaşlarımıza ve bu bağlamda işadamlarımıza önemli görev düşmektedir. Sorunun çözülmesi, bu kesimlerin ortak istenç gösterip kararlı tutum sergilemeleriyle olanaklıdır.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|