Çuval çuval derin tercüman
Kuzey Irak'taki üniformalı ABD mafyasının TSK'ya yaptığı 'çuval kahpeliği' sırasında ihtiyaç duyduğu tercümanlık hizmetini veren iki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hikayesi insanı tuhaf mukayeselere zorluyor. Anılan beyler, bu pek değerli müttefikimizin Türkiye'ye yönelik somut nokta operasyonuna katkıda bulundukları için ülkelerini ve yakınlarını terk edip Amerika'ya iltica etmek durumunda kalmaktan yakınıyorlar. Muhtemeldir ki bu beyler yabancı gizli servislerle doğrudan profesyonel bir ilişki içinde değillerdir. Kendi beyanlarına itibar edecek olursak; tercümanlık mesleğini ülkeleri aleyhine dahi yürütebilecek kadar 'fazla profesyonel' davranan beyler ABD'ye iltica etme gerekçelerini hain ilan edilme korkusu ile açıklıyorlar. İşte insan ister istemez bu açıklama karşısında duraksıyor ve şüpheye kapılıyor. Beyler çok mu saflar yoksa bizi aptal yerine mi koymaya kalkışıyorlar? Dalga geçmeyin efendim; Türkiye'de ABD'nin hizmetinde olmak kadar şerefli (!) iş var mıdır? Batı cephesinin şu veya bu köşesiyle, şu veya bu gizli servisiyle bağlantılı olarak küresel veya bölgesel dış planlar doğrultusunda Türk kamuoyunu hazırlama ve yönlendirme hizmeti yapan hangi medya bülbülümüz hain ilan edilebilmiştir? Bilakis bu marifetleri becerebilenler memleketimizin çağdaş kahramanları değil midirler? Sözgelimi meşhur 1 Mart tezkeresi öncesinde, Irak'taki küresel çete yamyamlığına Türkiye'nin de mutlaka ortak olması gerektiği yönünde kamuoyunu yönlendirmeye çalışarak ABD'ye 'derin tercümanlık' hizmeti verenleri kim hain ilan edebilmiştir? Onlara, adlarını vererek 'işbirlikçi' demek bile kimin haddine? Aradaki fark ne ki, sizin yaptığınız tercümanlık işini daha üst düzeyde ve koca bir ülke çapında yapılanlara reva görülmeyen hainlik suçlaması size yöneltilsin?! Bu işte bir bityeniği var! Sizin 'nokta operasyon' için en çok birkaç saatliğine veya birkaç günlüğüne yaptığınız basit tercümanlık hainlik ise, ülkenin herhangi bir yöresi için değil, bütünü için; herhangi bir anı için değil dünü, günü ve yarını için Batı tasarıları doğrultusunda yeminli tercüman gibi 'kamuoyunu iğfal etme' hizmeti verenlerinki nedir? Yanılıyorsunuz beyler! Biraz sabretseydiniz size, ABD'ye yaptığınız hizmetlerden dolayı 'Türkiye Cumhuriyeti'ne Üstün Hizmet Madalyası' bile verilebilirdi! Türkiye hiç ABD'den ayrı düşünülebilir mi efendim?! ABD'nin çıkarına olan, daima Türkiye'nin de çıkarına değil midir? Öyleyse ABD'ye hizmet, genel anlamıyla Batı'ya çalışmak, hiç tereddütsüz Türkiye Cumhuriyeti'ne hizmet sayılmaz mı? Memleketimizin madalya, imkan, ikbal ve rütbe dağıtıcıları bu kuralı daima gözettikleri için sizin yaptığınız 'çuval tercümanlığı' da er geç hak ettiği övgü ve takdiri kazanacaktı; sabredemediniz! Nitekim size en sıcak örnek Şemdinli'de yaşanan vakadır. Filanca Batı ülkesinin gizli servisi orada kendisi açısından parlak bir nokta operasyonu yapmıştır. Tabii bu başarıdaki 'aslan payı', bizdeki 'istihbarat keşmekeşi' karşısında eli kolu bağlı seyirci durumunda kalmayı tercih eden en üst düzeydeki siyasi sorumlulardır; ayrı mesele. Orada -galiba veya mesela- profesyonel bölücülerin dost (!) yabancı servislerle dayanışma içinde ülkeye soktukları 'NATO patlayıcıları'nın peşinde safça iz sürerek ava çıkan istihbaratçılarımız tuzağa düşmüşlerdir. Bu bir nokta operasyonudur ve feşmekan gizli servis oracıkta kendisine tercümanlık yapacak birilerini bulmuştur. Fakat asıl büyük çeviri hizmetini, ülke genelinde yayın yapan kuruluşlarda topluca 'yeni bir Susurluk' rüzgârı estiren 'derin tercümanlık' ile görevli üstatlar yapmışlardır. Ne oldu, hangisine hain muamelesi yapıldı? Yanılıyorsunuz veya özellikle yanıltmak istiyorsunuz bay küçük tercümanlar, bizde bu işleri yapanlar hain değil kahraman olurlar! Geri dönerseniz size de muhakkak bir köşe başı tedarik edilecektir!
|