|
|
|
|
|
|
İş dünyasından yargı eleştirisi
İfade özgürlüğü ve yargı konularında iş dünyasından sert eleştiriler geldi. Koç: "Rektör Aşkın'a reva görülen muameleyi tasvip etmek mümkün değil. Sabancı: İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı. Hükümet bu konuda siyasi sorumluluk almalı.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'a reva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmenin mümkün olmadığını ifade etti.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKMALI
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı da ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Sabancı, hükümetin bu konuda siyasi sorumluluk üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
HiltonSA
Oteli'nde yapılan YİK toplantısının açılışında konuşan Mustafa Koç, önümüzdeki yıla damgasını vuracak belli başlı meselelere bakıldığında, bunlardan ilkinin, küreselleşmenin gelişmekte olan ülkelere büyüme hızlarını artırabilmeleri için sunduğu fırsat, ikincisinin de terör, savaş gibi faktörlerin öne çıktığı uluslararası siyasi belirsizliklerin yarattığı riskler olduğunu söyledi.
Uluslararası terörle, özellikle Türkiye'nin bölgesini etkisi altında tutan mevcut ve muhtemel savaş ortamının öne çıktığı belirten Mustafa Koç, ''birbirini besleyen ve çoğaltan bu iki unsurun, bölgenin ekonomik potansiyellerinden gerektiği gibi yararlanmamızın önünde önemli bir engel teşkil ettiğini hepimiz biliyoruz'' dedi.
Gelecek günlerin, Türkiye'nin önüne koyacağı fırsatların ise daha çok dünya ekonomisindeki gelişme potansiyelleriyle ilgili olduğunu vurgulayan Koç, IMF'nin 2005-2010 yıllarında dünya ekonomisinin yılda ortalama yüzde 4.3 büyüyeceğini öngördüğünü hatırlattı.
Bunların son derece olumlu beklentiler olduğunu ve küreselleşmenin bugünkü seyrinin gelişmekte olan ülkelerin bu sürece ayak uydurabildikleri takdirde gelişme hızlarının önemli ölçüde artırma olanağı sunacağını gösterdiğini anlatan Koç, ''Küreselleşme, katılsam mı, katılmasam mı diye düşünebileceğimiz noktayı aştı. Refah artık uluslararası düzeyde üretiliyor'' diye konuştu.
''KÜRESELLEŞMEYE AYAK UYDURABİLMENİN KOŞULLARI''
Koç, sürece ayak uydurabilmenin temel koşullarını da ''ekonomiyi küreselleşmeye ayak uyduracak biçimde yeniden yapılandırmak, AB gibi büyük ticari birliklerden birinin çatısı altına girmek, siyasi ortamı içte ve dışta huzur ve istikrarı koruyacak biçimde yönetmek ile rekabet gücünü sürekli geliştirmek'' olarak sıraladı.
Türkiye ekonomisinin, küreselleşmeye ayak uydurmak konusunda son 20 yılda önemli mesafeler kaydettiğini vurgulayan Koç, makro dengelerin, yeniden tesisi ve istikrarının Türkiye'ye duyulan güveni artırdığını, özelleştirmelerin başarıyla yürütülmesinin de güveni pekiştirdiğini söyledi.
Bu tablonun büyüme hızının yeniden ortalama yüzde 5'in üzerine çıkması ve yabancı sermaye akışının hız kazanması sonucunu getirdiğini anlatan Koç, ''cari açığın yarattığı risk, iyi yönetilirse ekonomi alanında önemli bir sorunla karşılaşacağımızı düşünmüyoruz'' dedi.
Küreselleşme sürecinin aynı zamanda dünyanın büyük ticari birliklere ve bölgelere ayrılması süreci olduğunu ifade eden Koç, Asya-Pasifik, Kuzey ve Güney Amerika ile AB'nin bugün 3 büyük ticaret bölgesini oluşturduğunu kaydetti.
Türkiye'nin küreselleşmenin nimetlerinden azami ölçüde yararlanabilmesi için ticaret savaşlarının ortasında yalnız kalmaması ve bu birliklerden birinin içinde yer alması gerektiğini vurgulayan Mustafa Koç, bu alandaki tek adayın AB olduğuna işaret etti.
AB'nin bugün içinde bulunduğu siyasi belirsizlik ve işsizlik ile bunun getirdiği tepkilerin Türkiye'yi tereddüte sevk etmemesi gerektiğini kaydeden Koç, ''AB, bugünkü kararsız dengesi aşmak ve istikrarlı bir büyüme sürecine girerek, dünya güçleri arasında en rekabetçi haliyle yer almak zorundadır. Konuya dinamik olarak yaklaşmalı ve stratejilerimizi, 10 yıl sonrasının AB'siyle, 10 yıl sonrasının Türkiye'sinin buluşması üzerine kurmalıyız'' dedi.
Barış ve huzur ortamı olmadan küreselleşmenin nimetlerinden yararlanılamayacağını vurgulayan Koç, ''Bu ortamın, tümüyle bizim dışımızda geliştiğini ve müdahale edemeyeceğimizi düşünmemeliyiz'' diye konuştu.
Türkiye'nin çevresinde Ortadoğu ve Kuzey Irak gibi ''kriz odaklarının'' bulunduğuna da işaret eden Koç, şöyle devam etti:
''Hemen sınırlarımızın ötesinde mevcut ve potansiyel savaşlar ile bunların doğurduğu, doğuracağı sonuçlar, geleceğimizi yakından ilgilendirmektedir. Türkiye olarak öncelikle bölgede durumun normalleşmesi için sarf edilen çabalara aktif olarak katılmalıyız. Bölgede, olanı biteni iyi takip etmeli ve geri dönüşü olmayan gelişmeler karşısında esnek davranarak, politikalarımızı gözden geçirmeliyiz.''
KIBRIS
Kıbrıs konusuna da değinen Koç, bu konuda Türkiye'nin inisiyatifi mutlaka eline alması ve çözüm formülleri yaratması gerektiğini belirtirken, ''mevcut statükonun korunması sandığımız gibi lehimize değildir'' diye konuştu.
Mustafa Koç, statükonun devamının, KKTC'nin tecrit olma durumunun sürmesi ve Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kıbrıs'ın tek temsilcisi olarak görülmesinin devam etmesi anlamına geldiğini kaydetti.
''Öncelikle içinde yaşadığımız hareketli coğrafyanın yansımalarının, istikrarımızı tehlikeye sokmasına izin vermememiz gerekir'' diyen Koç, bu yüzden ülke dahilinde kapsayıcı ve birleştirici olmanın, ayrımcılık izlenimi yaratacak politikalardan kaçınmanın öneminin büyük olduğunu vurguladı.
Koç, bunun yanında, işsizlik, gelir dağılımındaki bozukluk ve bölgelerarası eşitsizliği gidermeyi hedefleyen politikaların kısa süre içinde hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
EĞİTİM REFORMU
Rekabet gücünün en önemli unsuru olan insan kaynakları konusunda ciddi sıkıntı içinde olduklarını bildiren Koç, Türkiye'nin bir yandan işsiz ordusu ile karşı karşıyayken bir yandan da kalifiye eleman sıkıntısı çektiğini belirtti. Koç, şöyle devam etti:
''Eğer hemen bugün başlayarak eğitim sistemimizi bütün kademelerde ciddi bir reforma tabi tutamazsak, ne AB entegrasyonunu başarıyla gerçekleştirebilir ne de küreselleşmenin gerektirdiği rekabet gücüne sahip olarak dünya piyasalarında üretilen refahtan pay alabiliriz.''
ÜNİVERSİTELER
Bugün üniversitelerle ilgili tamamen siyasi önyargı ve tepkiler etrafında şekillenen konuların ön plana çıkarıldığını vurgulayan Koç, ''Üniversite meselesi, gündemimizde, türban konusuyla YÖK etrafında sürdürülen iktidar kavgasıyla yer işgal ediyor. Oysa üniversitelerimiz, ciddi bir eğitim reformuna ihtiyaç duyuyor'' dedi.
AŞKIN'A REVA GÖRÜLEN MUAMELEYİ TASVİP ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Mustafa Koç, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'a reva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmenin mümkün olmadığını da ifade etti.Ortaöğretimde de ciddi bir reform ihtiyacı bulunduğunu, bu alandaki asıl büyük darboğazın meslek liselerinde olduğunu söyleyen Koç, ''Bu konuda başarılı olmuş bütün ülkelerde meslek liseleri, doğrudan mesleğe yönlendirirken biz de meslek liselerinin üniversiteye geçiş basamağı olarak kullanılabilmesi için kavgalar edilmektedir'' diye konuştu.
İşsizlik, gelir dağılımı dengesizliği ve bölgesel gelişme eşitsizliği gibi sorunların çözülebilmesi için bu alanlara özel politikalar üretmenin yanı sıra pastanın da büyütülmesi gerektiğine işaret eden Koç, ''ekonomik ve siyasi istikrarın korunması, ilişkilerin iyi yönetilmesi, yatırım ve rekabet gücümüzün artmasının sağlanması ve AB sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor. İş dünyası olarak bu süreçte üzerimize düşenden fazlasını yapmaya hazırız'' diyerek sözlerini tamamladı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|