İsveç'te 40 yaşındaki her kadın hamile
Bizim kahveye girdim!.. Bürokrat Esat Bey gazeteleri bir kenara attı; "Ooooo!.. Jack Landon, hoş geldin" dedi. O an anladım ki İsveç'ten geliyorum ya... Fırıldak Daşçı, özel olarak hazırladığı kansere çok iyi gelen Isırgan otu çayını önüme koydu. Sonra da üç günlük yokluğumun raporunu verdi: "Sen yoktun diye kahvenin tadı yoktu!" Bürokrat Esat Bey "Anlat" dedi. Yakın silah arkadaşı Eyüp efendi İsveç raporunu sözlü istedi. Dedim ki; "Artık İsveç'e gidip Türkiye'de işkence var, baskı görüyorum palavrası bitmiş"... Kibar Özcan "İnanmam" dedi. Cabbar zaten benim söylediğim hiçbir şeye inanmadığı için "Özcan doğru söylüyor" dedi: Ben yine de anlattım: "Türkiye'den kalkıp İsveç'e neredeyse 5 bin kişi gitmiş. Her gidende ben Kürt'üm, ben Arap'ın Türkiye'de işkence görüyorum demiş. İsveç herkese oturma izni vermiş, iş vermiş, işsizlik yardımı yapmış."
SİGARA YASAĞI O an içeri 7-8 Erdal Paşa girdi. "Konu nedir efendim?" dedi. Amerikalı Blade "Konu seni aşar" dedi. Nebi ise "Konu ciddi" dedi. Ben de anlattım; "İsveç hükümeti bakmış ki Türkiye'den gelenler 5 yıl sonra, Türkiye'ye gidip yazlık villa alıyor, paraların bankalara yatırıyor!... Çağırmış Kürt vatandaşları; "Hiç insan baskı, şiddet ve işkence gördüğü yere geri döner villa yaptırır mı? Hadi döndü diyelim, bütün parasını o ülkeye götürüp 'benim canım vatanım' der mi?" Bürokrat Esat Bey "Bu işte yine bir iş var. Boş yere bu işi yapmazlar" dedi. Yakın silah arkadaşı Eyüp efendi ise, "Olef Palme diye bir başbakan vardı. O da bunu yapacaktı ama adamı sinemaya giderken öldürdüler" dedi. Cabbar lafa girdi, "Yani Palme'yi öldüren Türkiye düşmanı mı?" Futbolcu Apo bir köşeden seslendi: "Yavrum anlamadın mı, Başbakan Palme ofsayta düşmüş. Adamı iki sarı karttan oyundan attılar!" Fırıldak Daşçı konunun dışında kaldığı için yol bulmaya çalışıyor: "Abim gittin, gördün ve de..." "Bak" dedim, sana göre bir iş var ama Danimarka'da. Şu yeni çıkan bir liralık YTL'ler var ya... İşte ondan bir tanesini telefon kulübesine atıyorsun. 'Ali' diyorsun ve telefonu hemen kapatıyorsun. İşte o an senin bir YTL'in 3 euro olarak geri dönüyor." "Anlamadın mı?" diyorum. "Anlamadım ağabey" diyor. "Ulan" diyorum, "bir koyuyorsun üç alıyorsun"... Konu gece hayatına gelince Kibar Özcan detaylı rapor istedi. "Kibar" dedim, "İsveç geceleri harika. Otelden çıktım yürümeye başladım. Tinerci yok, kapkaççı yok, otopark mafyası hiç yok. Balık Ayhan konuyu çözemedi: Ben devam ettim: "Ortada bir tane polis de yok." Bizim Türkler'in kaldığı Hilton Oteli'nde her gün skandal yaşanmış. "Bu oda benim kimse karışamaz" diyen, sigarasını tellendirmiş. Tepeden akan sular ve güvenlik görevlilerinin uyarısı çok şeyi anlatmış. Ertesi gün sabahın köründe bizim Türkler Otel önünde titreyerek ve küfrederek sigara içiyor. Akşam ise durum komikti. Statta sigara içmek istediler maçtan dışarı çıkarıldılar. Çıkarken de "Açık hava da sigara içilmez mi?" diye isyan ediyorlar. Bunun adı medeniyetti... İsveç'ten aklımda kalan en önemli şey 40 yaşına gelmiş her kadının hamile oluşu. Merak bu ya sordum. Cevap şuydu: "20 yıl kendim için yaşadım hayatın tadını çıkardım. Sonraki yıllar ise çocuklarım için yaşadım!.."
|