THY'nin imajı
Türk Hava Yolları (THY) yönetimi yolcu ve medya ile adam gibi iletişim kuramıyor. Hep kaygan zeminde güreşmeye çalışıyor. İşbaşında olanların büyük çoğunluğunun havacılıkla ilgisi olmadığı gibi hassas sektör işletme tecrübesine sahip olmamaları, ya da havacılığı rüzgar tünellerinden ibaret sanması asıl problemlerden birisi. Yazılan önemli bir habere uzun süre duyarsız kalabiliyor, akıllarının estiği zaman açıklama yapabiliyorlar, yabancı basına yansıyan haberleri yurtiçinde örtme uğraşı verip, gerçeği açıklamadan imtina edebiliyorlar. Havacılık sektöründe yolcu ve medya ile anında ve gerektiğinde iletişim kurmanın ne anlama geldiği maalesef THY mahallesinde henüz bilinmiyor. İletişim teknolojisinin olabildiğince geliştiği bir dünyada kullanılan imkanlarla -samimiyetle ifade edebilirim ki- dünyanın öteki ucundaki, sizinle hiçbir ticari ya da duygusal bağı olmayan bir havayoluyla kurabileceğiniz teması, on dakikalık mesafedeki THY ile kuramazsınız. Doğru bilgiyi asla alamazsınız. Çünkü, bu işin önemi çoktan unutulmuş durumda.
FALSOLAR BAŞLIYOR Böylesine garip bir tablonun iki yüzü var. THY doğru bilgi vermiyor, vermeyince de kimse THY'ye bilgi sormuyor. Sonra sağda solda falsolar başlıyor. Ayrıca, THY'nin oturduğu hassas konuma da doğal olarak kimse itibar etmiyor. Filo büyüyor, yolcu sayısı artıyor, ama imaj ve vizyonu sıfıra iniyor. İmajın sıfıra inmesi de THY cenahında bir anlam ifade etmiyor çünkü bu konunun getirisinden habersizler. Dilerim imajın ne olduğu tez zamanda THY'de anlaşılır. Geçen haftaki yazıma Amerika'da dahil olmak üzere birçok yerden ve kişiden çok sayıda olumlu mesajlar gelirken, özellikle Türk Hava Yolları'ndan bazı pilotlar -ki, içlerinde benim de değer verdiğim isimler de var- biraz alındıklarını ifade ettiler. İşin garip yanı alınanların hepsi duyarlı, işinin erbabı kişiler. Fikirlerinden faydalandığım, görüş sorduğum kaptanlar. Asıl alınması gerekenlerden tık çıkmadı. Ama özünde yazıdaki mesajlar yerine ulaştı kanaatindeyim. Türkiye'de alışkın olduğumuz vur-kaç haberciliği, bilgiye değil yoruma tanınan önceliğin değişmesi gerektiği kanaatiyle, ABD'den gelen bir mesajı beraber okuyalım. "Helal olsun, yazına bayıldım. İETT şoförü ile kaptan karşılaştırman da çok güzel. Rahmetli peder 27 bin saat uçtu, hep aynı şeyi söylerdi; 'İyi pilot değil mesleğini seven mesleğine saygı duyan çok okuyan pilot vardır.' Helios kazasına gelince, Benim yan ofisimde oturan profesör NTSB ve FAA go-teamlerde 25 sene kaza kırım uzmanlığı ve ekip şefliği yapmış 74 yaşında Amerikan Deniz Kuvvetleri'nden emekli tıp doktoru ve pilot bir albaya, kazanın sebebini sorduğumda; 'en az 3-4 ay yorum yapmak boş olur' dedi. Bizde her şeyi bilen takıma atıfta bulunduğun bu yazına her zamankinden daha çok bayıldım. Seni sorumlu gazetecilik ve gerçek havacılık yaptığın için tekrar kutluyorum." Evet geçen haftaki yazımızda niyetimiz kimseyi kırmak değildi. Ama bazen gerçekler acı olabiliyor.
|