|
Gaziantep yerel mutfakların başkenti
|
|
Güneydoğu'da öncelikle mutfak kültürünü araştıracak koruyacak bir enstitü kurulmalı. Son 30 yıldır herkesin korumak istediği ama her geçen gün eriyen mimari mirasa da gözbebeği gibi bakılmalı.
Gaziantep Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey arayıp da haber ettiğinde daha programa bakmaksızın geleceğiz dedik. Mutfak Kültürü ile ilgilenen hiç bir kimsenin reddedemeyeceği davetlerden birisi de "Gaziantep'te Yemek" konulu bir hafta sonu olmalı. Başkan alelacele programı da yolladı. Çok iyi dengelenmiş bir şenlik. Koşuşturmacalı, her anı planlanmış. Başrolde yemek var. Yemek aralarına da bir davet mahallinden ötekine ulaşacak kadar zaman konmuş. Daha ne olsun? Şimdi gülenler vardır. İkiye ayrılmacasına. İlk fasıldakiler "Hadi canım sen de, abartmayalım"cılar! Diğer bir kısmı ise işin iş, madem ki gittin yedin, içtin; "Hadi artık anlat" diyenler! İşte bu yazı da odur: Önce bu iki güne sığan iki akşam, bir öğle yemeğinde yenilenlerin listesinde tensikata giderek, küçük bir kısmını size sunarak işe koyulmalıyız. Bunlardan ilki Ticaret Odası'nın öğle yemeği için hazırlananlar: Yuvarlama, Kilis Kebabı, Pirinç Pilavı, Mevsim Salatası, Tarhana Çorbası, Döğmeli Alaca Çorba, Öz Çorba, Firik Pilavı (Kıymalı), Firik Pilavı (Kuzu Kapamalı), Özbek Pilavı, Mercimekli Pilav, Şiveydiz, Yoğurtlu Patates, Doğrama, Ayvalı Ekşili Taraklık, Türlü, Firikli Türlü Acur Dolması, Yoğurtlu Akıtmalı Ufak Köfte, Ekşili Akıtmalı Ufak Köfte, Ayvalı Tas Kebabı, Pancar Sarması Bulgurlu, Allı Yeşilli Dolma, Pirpirim Aşı, Kazan Kebabı. Tatlılar: Cevizli Künefe, Kaymaklı Künefe, Fıstıklı Künefe, Fıstıklı Burma Kadayıfı, Kaymaklı Burma Kadayıfı, Sütlü Zerde.
BİTMEYEN ZİYAFET Gelelim, Burhan Çağdaş'taki Akşam yemeğinde sunulanlara: Antep Peyniri, Sof Domatesi, Antep Yeşil Biberi, Zeytin Piyazı, Pirpirim Piyazı, Patlıcan Salatası, Abugannuş, Muhammara, Taze ve Tuzlu Fıstık, Alenazik, Yarım Tava.. Ve daha neler neler... Şimdi itirazlar da olabilir, "Ramazan günü bu ne görgüsüzlük! Uzun uzun, ballandırarak insan yediği içtiğini nakleder mi?" diye. Oysa emin olun öyle değil. Gaziantep'i bilenler bilecekler. Burada naklettiklerimiz bu şehirde misafire sunulabileceklerin özeti gibi! "Peki ama neler olup bitiyor, bütün bu misafirperverliğin vesilesi nedir?" diye soracaksınız. Onu da demeliyiz. Gaziantep Gurme Festivali 2005 bu iki günün ilan olunan başlığı. Bir kere yapılan işin özüne, yani mazrufa girmeden zarfla ilgili söyleyeceklerimiz var. Orada hazır bulunanlardan iyice genç bir kız geldi sordu: "Size gurme diyebilir miyiz?" diye. Aklıma 1950'li yılların "Türk Filmleri"geldi. Hani yumurcak gider Hulusi Kentmen'e sorar ya "Size baba diyebilir miyim?" Güldüm. Şu sıfatı tuhaf bir rüküşlük teslim almadı mı Allahaşkına? Şöyle söyleyeyim. Şu gurme lafı Türkiye'de, pek yakında aklıselim sahibi hiç kimsenin uluorta kabullenemeyeceği bir mecra haline dönüşmek üzere. İşte bu nedenle maruzatımız var: Gaziantep Belediye Başkanı; şayet bu işe devam edecek ise, ki mutlaka etmeli, seneye bu başlık değişmeli. Gaziantep Mutfak Kültürü Günleri ya da şenliği başlıkları benim aklıma ilk gelenler. Eminim daha yaratıcılar da çıkacaktır. Gelelim mazrufa. Yani o toplantıda kimler ne konuştular? Önce Özden Özsabuncu, Antep yemeklerini anlattı. Ardından Andrew Finkel, Gaziantep Mutfağı başlıklı İngiliz humoru ile bezeli bir konuşma yaptı. Filiz Hösükoğlu Antep Mutfağı'nın baş aktörlerinden "Bulgur'u" anlattı. Arayı takiben Cervantes Enstitüsü Müdürü Martin Asuero ve Kübalı yazar Carballo konuştular: İspanyol kültürünün mutfakla ne denli iç içe yaşadığını gördük. Konuşmacıların sonuncusu artık İstanbullu Mary Isın, Antep Mutfağı Deneyimleri başlıklı bir mutfak, tarih, ve folklör turu yaptırdı. THY'nin Skylife'ına yazdığım 45 yıl süre içindeki çalışkan ve titiz tercümanıma tekrar kavuşmak da çok hoş histi. Konuşmalar bitince ilk iş Zeugma ve müzeye gidildi. Müze denilen yer, o eserlerin depolanması için dahi yeterli değil! Eserler ve Zeugma ise nefes kesici. Şurası kesin: G.Antep olağanüstü mutfağından sonra Zeugma ile Güneydoğu'nun turizm başkenti olmayı garantilemiş halde. Şimdi yapılacaklar şunlar olmalı. Mutfak kültürünü araştıracak, koruyacak bir enstitü kurulmalı. Son otuz yıldır herkesin korumak istediği ama her geçen gün eriyen mimari mirasa artık gözbebeği gibi bakılmalı. Bir de elbette doğru dürüst oteller açılmalı. G. Antep kadar önemli bir merkezde tez elden vasıflı otellere ihtiyaç var. Bu sadece Antep için değil, Antep merkezli Güneydoğu turizmi için de hayatidir...
|