|
|
|
|
|
Bir de 'Türk mutfağı sorunumuz' var
|
|
Mutfağımızın uluslararası platformdaki kabulü için en büyük laboratuvarlardan birisi de hiç kuşkusuz kendi topraklarımız ve gençlerimizdir.
Türk Mutfağı yoluna nasıl devam edecek? Ne zaman uluslararası arenada kabul görecek diye, yakınıp duruyorlar ya meraklılar... Sakın bunun yanıtı şu sanmayınız: "Aman efendim koskoca imparatorluk mutfağını tevarüs etmişiz! Bizi bilmeyen var mı ki? Şayet kaldı ise bir köşede o da derdine yansın! Aziz milletimiz şunu bilmeli! Bugün küresel ölçekte büyük bir savaş var. Kimin kültürü hangi coğrafyaya hakim olacak diye. Ve emin olunuz, bu savaş topla tüfekle yürütülenlerden daha saldırgan, daha acımasız! Bu tarihin her döneminde vardı. Ama hiçbir zaman bugünkü ebadlara ulaşmamıştı. Peki neden? Çünkü küresel iletişimin bu mecrada ne denli hayati bir silah olabileceği keşfolundu. Çünkü birleşen dünya, birleşen Avrupa bir yana hegemonya heveslisi güçler esas ve mutlak galibiyetin kültür platformunda alınabileceğini okudular. Kısacası özellikle son 25-30 yıldır sözünü ettiğimiz bilek güreşi sürüyor. İşte mutfak kültürü de hep söyleyegeliyoruz, bu platformun en gözde kulvarlarından! Çünkü özellikle tadıp denerken, insanların milli sınırlarını bir kenara bırakıp, vize şu bu umursamadan öte yana atladıkları, teslim oldukları nadir bir alandır mutfak. Şimdi sanırız, herkesin daha iyi gözünün önüne gelmiştir bu işin ebatları! Şu halde küresel ölçekte mutfağımızı var olur kılmanın yolu nereden geçiyor? Onu da söyleyelim. Öncelikle kime hitap edeceğimiz doğru okumalıyız. En önemli grup gençlerdir. Geleceğin muzafferlerini belirleyecek olan genç insanların yemek alışkanlıklarıdır. Öncelikle onlar nasıl yaşıyorlar ona bakmalıyız: Çok çalışıyorlar. Her şeye az zamanları var. Sıhhatli beslenmek istiyorlar. Her şeyin kalori hesabını yapıp "hormonunu" kontrol ediyorlar. Moda akımlara çok açıklar. Ama özellikle basit ve yalın tariflerin peşindeler. 21. yüzyılın mutfağı çabuk hazırlanabilmeli, herkesin heves edeceği kadar basit olmalı, üstüne üstlük sıhhatli beslenme çerçevesinin içinde yer almalı. Bir kere bunları sağladık mı, esas iş ondan sonra başlıyor. Öncelikle "kanaat önderlerini" etkilemek üzere yaratıcılık gerekiyor. Sonra bu da nereden çıktı, daha düne kadar esameleri okunmuyordu hallerine düşmemek üzere yarının yaratıcılığını, dünün geleneği üzerine inşa etmiş olmalıyız. Her şey tamam oldu mu? Henüz değil. Bütün bu terkibi doğru yere, doğru zamanda, doğru lisanla, doğru adama anlatabilmeliyiz.
MENGEN'İN BİRİKİMİ Türk Mutfağının uluslararası platformdaki kabulü için en büyük laboratuarlardan birisi de hiç kuşkusuz kendi topraklarımız, kendi gençliğimizdir. Bugün fast foodla beslenen ya da biraz daha iyisi, "yemek" deyince aklına spagetti düşen bir gençliği iknadan uzaksanız, öncelikle kendi söyleminizi gözden geçirmenin vakti geldi çattı demektir. Bütün bu konuştuklarımızı bize ne hatırlattı, onu da söylemeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Mengen Festivali yapıldı. Bolu Mengen, biliyorsunuz aşçıları ile şöhretli bir beldemizdir. Neresinden baksanız, yüzyıllardır Türk Mutfağı'nın en çok sözü edilen kulislerindendir. Bu ilgi çekici hakimiyet daha çok aile ve hemşehri eksenindeki dayanışmaya temellense bile Osmanlı-Türk Mutfağının sosyolojik tahlillerini yapacaklar için ilgi çekici bir malzeme olacağı muhakkaktır. Ben Tahsin Öztiryaki ile birlikte bir kaç kez bu festivale katıldığımı hatırlıyorum. Şenlikli bir panayır havasında meslek erbabının kaynaştığı, hasret giderdiği Mengen'i hiç unutamadım.Ama merak etmemiz gereken şu Mengen ismine atfettiklerimizle vücud bulmaya çalışan bir nostalji kartı olmaktan çıkıp da, kendini Türk Mutfağı'nın yarınına nasıl taşımalı? Benim gönlümden geçen, ümid ettiğim şudur: Bugün özellikle her sahadan genç öğrenciler arasında mutfağa merak büyümekte. Bunda da şaşılacak bir şey yok. Bütün dünyadaki gelişmeler nasılsa bize de sirayet edecekti. Etti de. Şimdi devran tümü ile dönmüş haldedir: Artık okumuşların sayısı, işin içinden yetişenlerin önüne geçiyor. Her gün biraz daha fazla. Ve bunların arasında çok iyi yetişen bir iki lisanı ana dili gibi konuşanlar var. İşin sadece teorisini değil, çalıştıkları ustalar ile mutfak kısmını da iyice öğreniyorlar. Şimdi gelin itiraf edelim. Bu hal Türk Mutfağı'nın geleceği için sayılır bir şanstır. Öte yandan "Mengen'in birikimi de Türk Mutfağı'nın vazgeçilmez bir sermayesidir." Şu halde tez zamanda ikisini meczetmek için bir pota bulmalıyız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|