kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdoğan: Şart, siyasi ahlaka sığmaz
Kıbrıs sorunun sorumlusu Rumlar ödüllendirildiği için artık daha da uzlaşmazlar
Muhalefet eleştiri yaparken çözüm de önersin

Erdoğan: Şart, siyasi ahlaka sığmaz

Birleşmiş Milletler (BM) hükümet başkanları zirvesi için New York'ta bulunan Başbakan Erdoğan, burada AB - Türkiye ilişkilerine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erdoğan "Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğini, önüne yeni şart getirmenin siyasi ahlaka sığmayacağını ve Dışişleri bakanları toplantısında yaşanan son Kıbrıs olayının çirkin olduğunu" belirtti.

'NİÇİN ALDINIZ?'

Avrupa'da bazı ülkelerde yapılan AB anayasası referandumlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Erdoğan, özellikle Fransa ve Hollanda referandumlarının
sonuçlarının Türkiye ile ilişkilendirilmesinin yanlış olduğuna dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu AB anayasasının bir oylaması. Yani bu anayasa içeriği itibariyle ne kadar bizim geleceğimizi aydınlatacak, bizi mutluluğa, huzura kavuşturacak bir anayasadır, bunun halk tarafından bir oylaması yapıldı ve bu oylama neticesinde olumsuz bir tablo karşımıza çıktı. Tabii bunu bazı çevreler nedense Türkiye ile ilintili hale getirmek istiyorlar. Bunun Türkiye ile bir ilgisi yoktur. Kaldı ki şunu çok açık söylemem lazım; Türkiye 1963'de başlayan bir sürecin sonucunda buraya gelmiştir. O zaman biz şunu soruyoruz AB üyesi ülkelere; Türkiye'ye karşı bu şekilde olumsuz davranacaktınız da niçin 1996'da Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne aldınız? Niçin Helsinki'de Türkiye'yi aday ülke olarak kabul ettiniz? Niçin Türkiye'yi 2002'de Kopenhag Zirvesi'nde 'Şu siyasi kriterleri yerine getirmeniz halinde gecikmeksizin müzakerelere başlayacağız' dediniz? Türkiye bunları geceli gündüzlü çalışarak yerine getirdi.

Yaptıktan sonra şimdi hala müzakere süreci başlar mı başlamaz mı, veya böyle ilgisiz alakasız bazı maddeleri Türkiye'nin önüne getirmek uluslararası diplomasi ahlakına sığmaz. Çok çirkin bir şey. Uluslararası diplomaside kendimize bu tür çalımlar atarsak kendimize olan güvenimizi kaybederiz. Güvensizliği doğurmak çok yanlıştır ve özellikle son zamanda önümüze getirilen Güney Kıbrıs olayı çok çirkin bir olaydır, çünkü biz Güney Kıbrıs'la ilgili olarak her şeyi ortaya koyduk. Güney Kıbrıs'ın AB'ye üye olarak alınması yanlıştır. Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmedi ki siz onu 1 Mayıs'ta üye olarak kabul ettiniz. Annan planını kabul etmemek suretiyle bir defa Kıbrıs'ın tümünde barışı reddettiniz. Annan planının reddetmek suretiyle uluslararası siyasette bir gerçeği reddettiniz. Bize o zaman AB üyesi dostlarımız dediler ki, 'Kuzey Kıbrıs'ta Annan planına evet çıkması halinde gerisine karışmayın.' Bizbüyük mücadele verdik ve her şeye rağmen büyük mücadele verdik. İç siyasetteki birçok olumsuzluğa rağmen bu mücadeleyi verdik ve yüzde 65'evet' çıktı. Ama Güney Kıbrıs'taki siyasiler halkın 'hayır' demesi için gayret sarf ettiler. Annan planına 'hayır' dediler, 'hayır' diyenleri de 1 Mayıs'ta kalktılar üye yaptılar. Onun bedelini kendileri ödesin. Bunu Türkiye'ye ödetemezsiniz. Bu iş bitti. Biz şimdi 3 Ekim'de müzakerelere başlamak üzere hazırlıklarımızı yaptık. 3Ekim'de de hayırlısıyla müzakerelere başlayacak ve AB ailesi içerisindeki yerimizi alma yolunda gayretle yürüyeceğiz.''

'KÜRT SORUNU'

Bir katılımcının ''Kürt meselesinde ne gibi spesifik adımlar atılacağını'' sorması üzerine de Erdoğan, şunları söyledi: ''Biz Kürt sorunu ifadesini yeni telaffuz etmiş değiliz. Örneğin ben 1994-98 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydım.O dönemde çeşitli platformlarda ifade etmiştim bu konuyu ve şu anda busüreçte de biz partimizi kurduğumuz zaman parti programı içerisinde 'Doğu ve Güneydoğu Sorunu' başlıklı bir kısım var. Burada ister adını Doğu, ister Güneydoğu, ister Kürt sorunu koyun ama Türkiye'de böyle bir sorunun olduğu gerçektir diyerek, bunu programımız içerisine koyduk ve içeriğini anlattık, çözüm yollarını anlattık. Şimdi ise bizim Türkiye'de, bir etnik unsura, alt kimlik olarak söylüyorum, veyahut ta bir bölgeye yönelik demokratik haklar diye bir yaklaşımımızyok.

Anayasal düzenlemeler yaptık. Bu sadece bizim Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelik çıkarmış olduğumuz bir karar veya kanun değildir. Bunlar Türk halkı, Türk milleti için bu noktada eksik olan haklardı. Bunları da Kopenhag siyasi kriterleri çerçevesinde çözdük vehepsi de şu anda da bunu yaşıyorlar ve bunun da hazzını en güzel şekilde duyuyorlar. Bu süreç de böylece devam edecektir. Yürütme olarak bu bizim garantimiz altındadır, ama tabii ki bunun dışında kuvvetler ayrılığı prensibinden hareketle yasama organımız var, yürütme var, bir de yargı organı var. Eğer bunların içinde yargıya ters düşen bir durum varsa o yargının sorunudur. Ona da bizim müdahaleetme imkanımız yoktur.''

MEDENİYETLER İTTİFAKI

Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, İspanya Başbakanı Zapatero ilebirlikte eş sponsorluğunu üstlendikleri ''Medeniyetler İttifakı'' girişimini de değerlendirdi.

Erdoğan, karşılıklı eksikliklerin giderilerek ortaya bir tek resimçıkarılması gerektiğini ifade ederek, ''Bunu çıkardığımız anda inanıyorum ki, bir medeniyetler dayanışması, ittifakı ortaya çıkacaktır ki bununla birlikte şu anda terörizmin yakalamış olduğu ivme en büyük darbeyi yiyecektir'' dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bildiğiniz gibi medeniyetler çatışmasının beklentisi içerisinde olanlar var. Dinler arası bir çatışmanın olması beklentisi içinde olanlar da var. Bizim bunu aşabilmemiz için önce medeniyetler arası ittifakı başarmamız lazım. Türkiye olarak bizim örnek olma gibi bir gayretimiz yok ama Türkiye'deki bütün bu anlattıklarımızdan örneklemeler yapmak isteyen çıkabilir, ancak bizim böyle bir örnek ihraç etme gayretimiz söz konusu değil. Türkiye, İslam kültürü ile demokrasi kültürünü bir arada barındıran ve bunu gerçekten başaran birülke olmuştur. Eksiğimiz yok mu, var, bunları da gidereceğiz. Bunları aşmamız, başarmamız lazım. Ancak tabii zaman gerekiyor, her şeyi bir anda yapmanız mümkün değil. Örneğin uyum yasaları çıkardık, bu yasaları gece sabaha kadar çalıştık, ertesi gün iktidar muhalefet bir araya geldik ve hemen hallettik. Bu bir hafta, on günlük bir işti bitti ama olay bir zihniyet değişimine geldiği zaman bu kolay değil.

Geleneklerimiz var, alışkanlıklarımız var, bunları bir anda aşamayabiliriz. Sabırla ve tatlı bir şekilde bunun üzerine gidilirse inanıyorum ki bu zihniyet değişimini de sağlamak mümkün olacaktır. Nitekim on yıllar, yüzyıllar öncesine baktığımızda birçok toplumda ne tür gelenekler vardı, aynı toplumda o geleneklerin ne gibi değişime uğradığını görüyoruz. Aynı şeyi dünyadaki gelişim, değişimlere paralelolarak, ülkem de dahil olmak üzere bütün ülkeler birlikte çözeceğiz, yeter ki dayanışma içinde olalım. Yeter ki bu noktadaki alışverişimiz devam etsin ve bütün çözüm yerimiz masalar olsun.''

IRAK TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ANTRENMAN ALANIOLMAKTANÇIKSIN DİYE ÇABALIYORUZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Irak'ı adeta terör örgütlerinin bir antrenman alanı olmaktan çıkarılmasının çabası ve gayreti içerisindeyiz'' dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) devlet ve hükümet başkanları zirvesine katılmak üzere New York'ta bulunan Başbakan Erdoğan, Amerikan düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nde bir konuşma yaptı. Başbakan Erdoğan, konuşmasından sonra paneli sunan Joan E. Spero ve katılımcıların sorularını cevapladı.

IRAK'TA İSTİKRAR İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ

Erdoğan, Irak'ın demokratik bir düzen içerisinde toprak bütünlüğü ve siyasal birliğinin sağlanması konusunda Türkiye'nin ne tür bir rol oynayabileceğine dair soru üzerine, ''Her şeyden önce Türkiye Irak'ta etkin bir görevi üstlenmiş durumda. O da Irak'a komşu ülkelerle birlikte halkı, bu içerdeki terör eylemlerinin dışında tutabilmeyi yönelik atılması gereken adımlardır. Irak'ın altyapısı ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Tabii Irak'a komşu ülkeler girişimi içerisinde Irak'ın dışişleri bakanı da, diğer ülkelerin dışişleri bakanları da bulunmaktadır. Şimdibundan sonraki sürece yönelik içişleri bakanları da yer alacaktır. Burada birçok şeyi yapmak mümkün. Birincisi güvenlik güçlerinin süratle eğitilmesi noktasında görev almaya hazır olduğumuzu bildirdik.Bu konuda Türkiye olarak gerek asker, gerek polis noktasında her iki güvenlik gücünü yetiştirmek ve eğitmek için biz hazırız ama şu ana kadar bu konuda bize bir talep gelmemiştir. Bunun yanında Irak'ın altyapı çalışmalarında Türkiye'nin yer aldığı gibi diğer ülkelerin de yer almasına yönelik çağrıda bulunuyoruz.

Şu anda Irak'taki Amerikan üsleri de dahil olmak üzere Irak'ın birçok şehrinde gıdadan tutunuz ilaca, enerjiye varıncaya kadar gerekli lojistik desteği Türkiye olarak veriyoruz. Bütün bu destekler devam ederken birçok riski de Türkiye olarak göze alıyoruz. Aynı şeylerin komşu ülkeler tarafından da yapılmasını tavsiye ediyoruz. Zira, Irak'ta en çok zararı görecek olan kim? Şüphesiz ki komşu ülkelerdir ve bunların başında da Türkiye geliyor. Kaldıki bizimIrak halkı ile akrabalık bağlarımız var. Çok yakın ilişkilerimiz var.

Hele hele kuzey Irak'la olan bağlar çok daha farklı bir boyuttadır. Tabii şu andaki PKK/Kongra-gel terör örgütünün kuzey Irak'ta yerleşmişolması bizim bazı hassasiyetlerimizi gerektiriyor. Buna karşın ortak bir mücadeleyi her zaman yapıyoruz, başta ABD ile birlikte olmak üzere. Bu süreci de bu şekilde devam ettirerek, Irak'ı adeta terör örgütlerinin bir antrenman alanı olmaktan çıkarılması, bunun çabası vegayreti içerisindeyiz.''

IRAK'TA DEMOKRASİ SÜRECİ

Başbakan Erdoğan, Irak'ta demokrasinin gelişmesi sürecini Türkiye'nin nasıl gördüğünün sorulması üzerine, ''Şunu bir defa hep birlikte tespit etmemiz lazım; demokrasinin girdiği, yerleştiği her ülke, şüphesiz ki başta birçok sıkıntıyı çekmiştir. Bu çok açık ve nettir. Bizde bir ifade vardır; her doğum sancılı olur'' diye konuştu.Bu süreci doğuma benzeten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şüphesiz ki sancıları olacaktır. Ama ben Irak halkının büyük birçoğunlukla bir defa demokrasiyi içine sindirdiğini ve benimsediğini görüyorum. Sıkıntılar olmayacak mı olacaktır. Irak halkı artık sandığıönünde bulabiliyorsa bu bir aşamadır ve sandığa da gidebiliyorsa bu ikinci aşamadır. Neticelerine eğer kabul gösteriyorsa bu üçüncü aşamadır. Aşama aşama artık Irak halkı demokrasiyi yaşar hale gelecektir. Artık demokrasi ile birlikte Irak halkı Irak'ı kendisi yönetecektir.

Tabii burada bizim artık temel beklentilerimiz var. Nedir bu temelbeklentiler derseniz, biz Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız. Irak'ta bir etnik unsurun bir diğer etnik unsur üzerinde veya bir mezhebin bir diğer mezhep üzerinde egemenlik sağlamasını yanlış bir yaklaşım olarak görüyoruz. Bunlar gelecekte çok ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Bunu baştan anayasa çalışmaları ile birlikte çözmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Tabii bir diğer konu, Irak halkının tamamının sandığa gideceği birzemini hazırlamakta fayda var. Şu anda mesela belli bir kısmı boykot ediyor. Ama bunları bizim inandırmak, sandığa gitmeye teşvik için şu anda Irak'a yakın ülkeler olarak bizler bir çaba içindeyiz. Irak'a komşu ülkeler olarak muhakkak sandığa gitmelerini söylüyoruz. Sandığa gitmediğiniz takdirde yarın niye gitmedik diye sizler yanlışınızı anlayacaksınız. Ama çözümü sandıkta, yarın parlamentoda arayacaksınız.Uzaktan bunu seyretmekle çözümü oluşturamazsınız. Bunu tespit ediyoruzve zaman zamanda bu konuda bazı neticeler de alıyoruz. İnanıyorum ki bazı sıkıntılar olacak ama bu da aşılacaktır. Burada bir dayanışma içerisinde bu süreci desteklememizin gereğine inanıyoruz.''

ORTADOĞU

Erdoğan, Lübnan başta olmak üzere Türkiye'nin Ortadoğu bölgesindeki ülkelerin demokratikleşmesi konusunda oynayacağı rolün sorulması üzerine ise şu değerlendirmeyi yaptı:

''Öncelikle şunu söylemem lazım; Türkiye'nin ilişkileri bizim iktidarımıza kadar aslında Ortadoğu ülkelerinin hemen hemen birçoğuylakopuktu. Münasebetler yoktu. İktidarımızla birlikte biz önce komşularımızla münasebetlerimizi geliştirmeye başladık. Çünkü biz, dost kazanmayı hedefledik, düşman kazanmayı asla. Nereyle dargınsak, nereyle münasebetlerimiz zayıfsa önce bunları güçlendirmemiz lazım. Nereden başlamalı bu, komşulardan başlamalı. Kuzeyde, güneyde, batıda,doğuda nerede varsa. Bizim şu anda hepsiyle münasebetimiz var. Askeri,siyasi, ekonomik, ticari, kültürel bütün bu münasebetlerimiz şu anda başlamış durumda.

Bakın bizim Lübnan, Suriye, Ürdün gibi bütün ülkelerle münasebetimiz iyi, onlar geliyor, biz gidiyoruz. Özellikle Suriye-Lübnan ilişkilerinde asker çekilmesi olayı on yıllardır çözümlenemeyen bir olay durumundaydı. Ama Türkiye olarak yaptığımız girişimlerin karşılığını gördük ve Lübnan'dan 34 bin civarında asker Lübnan'dan çekilmiş oldu. Bu bir dayanışmanın karşılıklı münasebetlerin, ilişkilerin artmasının neticesidir. Tabii Lübnan'da yaşanan merhum Hariri'nin durumu bizi üzmüştür. Bunun neticesinde nereye varır, ne getirir, ne götürür onu bilemem. Ama bizim Lübnan'la ilişkilerimiz gayet iyi bir şekilde devam etmekte, karşılıklı ilişkilerimiz ve ziyaretlerimiz devam ediyor. Ürdün'le de, Filistin'lede, İsrail ile de temaslarımız ve ilişkilerimiz aynı şekilde devam ediyor. Bütün bu ziyaretlerle oluşan hava da daha yumuşak ve barışa daha yakın bir atmosferin gelişmesini sağlayacaktır. Tabii burada da ABD'ye büyük iş düşecektir. Bizler de özellikle Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika girişimini bundan dolayı destekliyor ve bundan dolayı da bu girişimin içinde yer aldık.''

TOPLANTIYA KATILANLAR

Başbakan Erdoğan'ın konuşma yaptığı toplantıya, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın yanı sıra, aralarında AhmetErtegün, David Rockefelller, Theodore Roosevelt IV, Stobe Talbott, Paul Soros'un da bulunduğu seçkin bir davetli topluluğu katıldı. Başbakan Erdoğan, Dış İlişkiler Konseyi'ndeki programının ardındanTürkevi'ne geçerek, PBS'den Charlie Ross Show programına mülakat verdi. Erdoğan, daha sonra, ADL, B'nai B'rith ve Amerikan Musevi Örgütleri temsilcilerini kabul etti.

Başbakan Erdoğan, daha sonra, yürüyerek BM binasına geçti ve Arnavutluk Cumhurbaşkanı Alfred Moisiu ile bir araya geldi. Görüşmede,Gül, Babacan ve Aydın da hazır bulunurken, basının sadece görüntü almasına izin verildi.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Taslakta uzlaşma sağlanamadı
 İşkence ek protokolü imzalanıyor
 Boğulan iki sporcuyla ilgili soruşturma
 Ankara'da Papa sancısı
 Terörle AB tipi mücadele
 'Demokrasiyi kavramamış'
 Orgeneral Özkök'ten birlik beraberlik çağrısı
 Kristal vazonun sırrı
 'Terörün tanımı değişmeyecek'
 Le Monde'a 'Kürt' ilanı
 GAP skandalına soruşturma başladı
 Bir doz aşıyla sigarayı unut
 İlaçla uyutup gasp ettiler
 Prof. Aybay'a AİHM'de görev
YILMAZ ÖZDİL
Benzin...
Halkımızın gözünden kaçmıyor... Uçak düşüyor,...
UMUR TALU
Bir güzellik işte!
Her hikayenin başka türlü anlatılması...
FATİH ALTAYLI
6 ayda değişen ne
6 ay önce yüzde 65'i 1.3 milyar dolar...
ERGUN BABAHAN
İkinci Bahar
Bizi biz yapan değerleri bu dizide...
ERDAL ŞAFAK
Papa'nın ziyareti ve Pandora'nın kutusu
Tüm dünyayı...
'Tanıma krizi' aşıldı
İngiltere'nin çabalarıyla AB karşı deklarasyonda uzlaştı. Son taslağa...
İnternet devrimcileri
İnternetten ücretsiz telefon görüşmesi sağlayan Skype'nin...
Tu Kaka oldu: 1-3
Tu Kaka oldu: 1-3
Fenerbahçe, dünya devi Milan'a İtalya'da kök söktürdü. Kaka'nın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu