| |
Papa'nın ziyareti ve Pandora'nın kutusu
Tüm dünyayı kıskandıracak zenginlikteki gündem mönümüz bir süredir kavanozda saklanan baharatların boca edilmesiyle "Yeme de yanında yat" tadını kazanacak: Lozan, ekümenlik, Ayasofya, din ve ibadet özgürlüğü, Heybeliada ruhban okulu. Çünkü Papa XVI. Benedictus geliyor....
Yaz ortasından bu yana Ankara ile Vatikan arasında dışarı pek sızdırılmayan ama yoğun diplomatik temaslar yapılıyor. Konu: Yeni Papa XVI Benedictus'un (Benoit ve Benedict de deniyor) 28-30 Kasım tarihlerinde Türkiye'ye yapacağı ziyaret. Kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde bir dizi soruna çözüm ve Papa'nın istekleri ile Türkiye'nin duyarlılıkları arasında denge aranıyor. Başlıca sorun, Papa'ya davetin Fener Rum Patriği Bartholomeos tarafından yapılmış olması. Patrik, 29 Haziran'da Vatikan'a, Aziz Andreas Yortusu şenliklerinde Papa'yı ağırlamak arzusunu ifade etti. Papa da Hazreti İsa'nın 12 havarisinden biri ve patrikliğin kurucusu olan Aziz Andreas'ın anısına 30 Kasım'da İstanbul'da yapılacak geleneksel törene katılmayı kabul etti. (Aslında "davet yenilendi" demek daha doğru olur. Çünkü Patrik geçen yıl 1-2 Temmuz'daki Vatikan ziyaretinde Polanyalı Papa II Jean-Paul'e yaptı daveti. O da olumlu yanıt verdi. Sağlığı bozulunca sözünü tutamadı.) Ne var ki, Papa iki şapka taşıyor: Katolik dünyasının ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı. XVI Benedictus, Patrik'in davetine ilk ünvanı ile "evet" dedi. İkinci şapkasını giyebilmesi için Ankara'dan da davet gitmesi gerekiyor. Aksi halde Papa, Türkiye'ye resmi gezi değil, Fener Rum Patriği'ne özel ziyaret yapmış olacak. Bu da epey derde yol açacak.
Ayasofya-Fener arası Türkiye bu ziyaretin 4 yıldır ölü noktada bulunan dinlerarası diyalogu yeniden canlandırabileceği görüşünden hareket ederek Papa'ya resmi davetiye göndermeye olumlu baktı. Bir "sıkıntı" ve bir "kaygı"nın önceden aşılması koşuluyla. Sıkıntı, Papa'nın ziyareti sırasında Ayasofya'da dua etmek istemesi. Kaygı ise, Papa'nın Fener'deki törenlerde Patrik'ten "Ekümenik" diye söz etmesi ve Türkiye'deki din ve ibadet özgürlüğüne eleştiri getirmesi olasılığı. Ayasofya konusunda epey mesafe alındığı anlaşılıyor: Papa bireysel olarak dua edebilecek ama toplu ayin yapılmayacak. (Yoksa hükümet 30 yıldır Ayasofya'nın ibadete açılmasını isteyen Milli Görüşçüler'in öyle bir diline düşer ki, maazallah!) Patrik'in ekümenikliği ve din özgürlüğü konusu ise "risk" taşımaya devam ediyor. Ah, bir de Papa'dan ziyareti sırasında Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili "sıcak" mesajlar vermesi isteniyor. Mümkün mü? Kardinalliğinden bu yana "Komünizme hayır, eşcinsel evliliğine hayır, AB'de Türkiye'ye hayır" diyegelen Papa, Ankara'nın ve Patrik'in hatırına görüş değiştirebilir mi? Sözcüsü Kardinal Walter Kasper üç gün önce bu konudaki soruları, "Onlar Papa'nın kişisel ifadeleri, Vatikan'ın resmi görüşü değil" diye yanıtladı. Duy da inanma! Papa XVI Benedictus, selefi Papa II Jean-Paul'ün çizgisini aynen koruyor. Ya da vasiyetine uyuyor. Çünkü Türkiye'nin AB'de yeri olmadığını ilk söyleyen II Jean-Paul oldu. Hem de kime dersiniz? AB'de Türkiye karşıtlığı kazanına ilk odunu atan Valery Giscard d'Estaing'e. Giscard d'Estaing 31 Ekim 2002 tarihinde Avrupa Konvansiyonu Başkanı sıfatıyla Papa'yı ziyaret etti. Vatikan görüşmede "Avrupa ülkelerindeki çoğunluk dininin kimliğinin ve katkılarının AB Anayasası'na yansıtılması" konularının ele alındığını açıkladı. İşte o buluşmadan bir hafta sonra, 8 Kasım 2002'de, Giscard d'Estaing "tarihi" çıkışını patlattı: "Türkiye'nin üyeliği AB'nin sonu olur. Çünkü farklı kültürü, farklı ufku, farklı yaşam biçimi var..." Papa'nın gezisinde Türkiye'ye destek mesajı vermesinden vazgeçtik, yaraları kaşımasın yeter!
|