Baylar ve bayanlar
Örneğin 'air condition' denilen soğuk hava üfleyerek havalandıran sistem... Erkekler "Oh serin, serin" derken biz "Açma şunu bu kadar, her seferinde hasta oluyorum" diye hemen söyleniyoruz. Bizde öyle bir sorun yok ama mesela "Senin annen, benim annem" diye başlayan kayınvalide tartışmaları veya aile savunmaları diye başlayıp yetişme şekli veya zevkler konusunda birden kamplaşıp ortaya "biz", "siz" gibi kavramların atılması... Gece uyumadan önce kitap okumak için ışığın açılıp açılmaması... Kadının arabada hızdan korkması veya birbirinin araç kullanması konusunda devamlı eleştirecek bir şeyler olması. Böyle bir tartışmada bir grup eskimiş evliliklerde kadınlar illaki seyretmesi gereken dizilerini, ekonomik durum müsaitse ayrı televizyonda seyrediyorlarmış. Erkeğin de maç, siyaset veya haberleri tercih ettiklerini söylediler. Ama çok genel bir şikayet konusu vardı ki o da hanımların geç kalması. Doktor bir çift onlar için çok önemli olan kongrenin son yemeğinde tam vaktinde olmak gerektiğinden, birbirlerini kırmamak için otellerinden çıkıp kongre binasında bir odaya geçmişler. Koca tam vaktinde hazır olduklarını görüp sevinirken karısı "Gidemeyiz" demiş. "Çorabım kaçtı". "Pekiyi öyle gidelim" demiş eşi. "Katiyen olmaz" deyince aşağıya inip yeni çorap alınıp giyilmiş ve de burunlarının dibindeki salona yine de geç kalmışlar. Bütün bu şikayetlere rağmen kadın ve erkek arasında yaşanan aşk o kadar güzel ki! Bana hemen "Başında öyle" diyeceksiniz. Ama geçen gün onursal başkanı olduğum Osteoporoz Hasta Derneği'nin yemeğindeki konuşmaları bırakıp şık ve güzel hanımlarla vedalaşıp sokağa çıktığımda çok az araba geçen tenha yolda hatta caddede öğlenin sıcağında etraflarında hiç kimse yokmuş gibi yanak yanağa dans eden bir çift gördüm. Büyülenmiş gibi bir müddet seyrettim. Sonra dayanamayıp yanlarına gittim. Genç adam "Karımın iki senelik tedavisi bitti. Çok zor günler geçirdik. Onu kutluyoruz" dedi. Karısının gözünde yaşlar, mutlu bir gülümsemeyle yüzüme baktı bir şey demedi.
ESMERİM BİÇİM BİÇİM Bindiğim taksi şoförü "Hay Allah binerken sizi Filiz Akın zannettim, ne kadar da ona benziyorsunuz" deyince hem benzetip hem o olmadığıma sormadan karar vermesi karşısında ilk önce hoşluk olsun diye "Ben oyum" diyeyim, dedim. Baktım, hiç beni düşünmeden fosur fosur sigara içiyor. Ben de söylemedim. İzmir'den Hülya Sağdıç düğünlerinde çok daha anlamlı diye nikah şekeri yerine plastik bilezik dağıtmışlar. Hayat kurtarmak için geleneksel nikah şekerinden bile vazgeçmeleri beni çok duygulandırdı. Kutlamalarda böyle düşünenler için Meme Vakfı'nın telefonu: (0212) 361 71 31 NOT: Hiç tahmin etmezdim mankenlik, şarkıcılık derken Soner Arıca'nın Epsilon'dan anıroman tarzında bir kitabı çıkmış. İsmi de güzel: "Belki de Hiç Unutmadım".
|