Neden beğeniyoruz?
Düşünüyorum da bir sürü güzel genç kadın içinde neden en çok Defne Samyeli ve Arzum Onan'ı seviyorum, beğeniyorum. Çünkü onların ürettiklerini beğendirmek için dedikodularla gazetelerin baş köşesinde olmaya hiç ihtiyaçları yok. Şimdi moda olan böylelerini beğenmek! Yurtdışında yaşayanlar bilir, magazin dergilerinin, Fransa'da "Best"in bile seçtiği ayın veya yılın genç hanımı güzelliğinden önce ülkesine yaptığı herhangi bir hizmet, kültür veya sanatta bir başarısı ya da sosyal bir dayanışma projesi ile anılıyor. Bazen efendi, sessiz insanlar vardır bir şeyler üreten. Fazla gürültü kopmaz yaptıkları işlerde, sessizce yaşarlar ama dünyadan gidişleri sessizce olmaz. Gürültülü olur çünkü iz bırakmışlardır. Paris'ten dostumuz Yerasimos, TV'- den tanıdığımız Kenan Onuk, Karadenizli şarkıcı Kazım Koyuncu gibi. Arkalarından aileden biri gibi gözyaşları dökülür. Biz yine yaşayan, uzun ömürler dilediğimiz güzellere dönelim. Çocuk veya gençler; Defne Samyeli, Arzum Onan'a dikkat edin! Onlar gibi hem başarılı hem sayılan insanları örnek alın! Hayatı hep ha ha ha hi hi hi zannedilen insanlar çok mutsuz. İyi bir evlilik, güzel bir aile, takdir edilerek saygı duyularak sevilmek. Bunlar çok pahalı. Çünkü HEDEFLENMEZSE NE GÜZELLİK NE ŞÖHRET NE PARA... BUNLARI ELDE ETMEYE YETMİYOR.
HAYRAN OLDUM Hedeflemekle de bitmiyor. Eğer bir Eren Talu, Mehmet Aslantuğ gibi bu değerlerin kıymetini bilen, kendileri de çok değerli, ağırbaşlı, eşini, ailesini ciddiye alanlar da o kadar az ki! Şans da çok önemli tabii. Yeter ki hedefiniz o yönde kalsın. Aslantuğ'un efendiliğinden; çocuğuna, eşine düşkünlüğünden, abuk subukların yanında daha da yakışıklı göründüğünü arkadaşımın kızından dinlemiştim. Bir röportajda da Talu'nun eşine, çocuklarına düşkünlüğünü, bir zamanlar karısına bir şey olacak diye ödü kopuşu, ona yemek pişirmekten aldığı zevki okuyunca hayran olmuştum. Bütün maço komplekslerinden, sosyolojik şımartılmadan arınmış kendine güvenli çok özel erkekler oldukları için onlara, hem de kocalarına bu kadar sevgi ve saygı telkin eden, bu kadar hayran olmasını sağlayan kadınlar olabildikleri için eşlerine bravo! Ne mutlu onlara. Nazar değmesin! Böyle örnekler buldukça yazmak istiyor insan. Çocukların eskiden olduğu gibi öğretmen, doktor değil kızların manken, erkeklerin futbolcu, şarkıcı olmak istediği bir toplumda (bu alanlarda da iyisi olmanın zorluğunu düşünmeden kolayca her şeye ulaşmak, köşe dönmek zanneden) saygı duyularak sevilmenin ne olduğunu hatırlamamız için. Anne babalar belki çocukların dikkatini çekebilir örneklere. Ayrıca ne Arzum ne de Defne'- yle hiç tanışmadım (bugüne kadar) ama dediğim gibi hayranım onlara
KENAN'A AŞIK KIZLAR Sonunda Kenan Doğulu konserine gittik Antik Tiyatro'da. Konser başlamadan birden tıklım tıklım oldu. Bir şey dikkatimi çekti, bütün genç şarkıcılar öyle mi bilmem! Doğulu'nun çocuksu suratından mıdır nedir, 9-10 yaşında delice aşık kızlar doluydu etrafta. Süs, püs dehşet. Omuzlar açık tişörtler, göbek açıkta, belden çok aşağıda pantolonlar, oradan oraya atılan uzun saçlarda pırıltılı takılar, örgüler, payetler. Ha bir de bu mini kadınların (daha çocuklar ellerinde cep telefonları, manken edasıyla sahne kenarında büyük aşkları Kenan'ın resmini çekiyorlar. Kendinden geçmiş büyükler ezbere bildikleri şarkılarla sağa sola sallanırken 5-6 yaşında çocukların aşırı kıvırtarak göbek atmasını biraz da dehşetle seyrettim. Ama en güzeli, tekerlekli arabasıyla gelen bedensel özürlü bir gencin ilk önce kollarıyla sonra babasının desteğinde ayakta dans etmesiydi. Birkaç tane de iki büklüm ihtiyarcık vardı. Aynı yaştayız (demez mi) "Gençliğimde Filiz Akın'a benzetirlerdi" dedi biri omzuma vurarak. Beni düşündüren insanın iç organlarını titreten tekno müziğin hop hop sarsıntısıyla ağzında kalan tek tük dişi de düşürecek olmasıydı. Şaka bir yana Kenan Doğulu, Ozan Doğulu'nun başarısını görmek lazım. Not: Gökhan'ın annesi kapıcısına "O ho bakıyorum yeni çamaşır makinesi aldınız ha" deyince karısı "Yoh yoh ev sahibi akıllı makine almış da delisini bize verdi" demiş!
|