Kudo'nun uçağı
Havacılık tarihine düşmüş ilginç bir hikaye. Önce dış dünyadan bu hikayeyi okuyalım. Sonra iç dünyamıza dönelim. Tomiji Kudo, 1889'da Japonya'nın kuzeyinde Aomori vilayetinin Ominato Köyü'nde doğmuş. Babası ve dedesinin gemi ustası olması hasebiyle kendisi de 1902'de ilkokulu bitirince deniz kuvvetleri fabrikalarında çalışmış. Ve kendini kanıtlamış. Başarısına güvenerek 1908'de ayrılıp kendi işini kurmaya çalışmış ama parasal sorunlarla karşılaşmış. Bunun üzerine 1916'da Rusya'ya uçak makinisti olarak gitmiş. Odessa'da Fransız Emile Dewoitine ile beraber çalışmışlar. 1920'de Emile Dewoitine, bugün Airbus'un merkezi durumunda olan Fransa Toulous'da kendi Construction Aeronautiques işletmesini açmış. Akabinde takvimler 1922'yi gösterirken ilk metal gövdeli uçağı geliştirmiş. O sıralar, İtalya ve İsviçre'de uçak konstrüksiyon dersleri veren Kudo'nun da bu uçağın imalatına katkı sağladığına şüphe yoktur. 1930'da Dewoitine D33 tipi uzun mesafe uçağını geliştirdiğinde, Kudo bütün zamanını bu uçağın imalatına vakfetmiş. "Trait d'Union" isimli bu uçakla 1931'de dünya uzun mesafe uçuş rekoru kırılmış. Ardından non-stop yani duraksız Paris-Tokyo uçuş denemeleri yapılmış. 1932'ye gelindiğinde Kudo ülkesine dönmeye karar vermiş. Tokyo Üniversitesi'nin Kokenki Uçak Projesi'ne katılmış. Kokenki, 1938'de D33'den bin km daha fazla uçarak 11 bin 651 km. ile dünya uzun mesafe uçuş rekortmeni olmuş. Her iki uçağın tasarım ve imalatında katkısı olduğunu bilenler, Kudo sebebiyle Kokenki ile Trait d'Union uçaklarını kardeşmiş gibi birbirlerine benzetirler. Ne var ki, II. Dünya Savaşı yenilgisi sonrası 1945'ten itibaren Japonya'nın uçak imalatı yasaklanmıştır. Tomiji Kudo başka uçak inşa edemeden, 1959 yılında hayata gözlerine yummuştur. Türkiye'de buna benzer tarihi olaylar yaşandı. Hikayeleri uzatmadan, Mustafa Kemal'in sıkı takibiyle başlayan ve önemli mesafe kat eden endüstriyel havacılığımız maalesef İsmet İnönü'nün iş başı yapmasıyla inişe geçmiştir. Eskişehir'deki uçak fabrikası 1926'da açıldı. Fabrikada teknisyen olarak çalışan, Kurtuluş Savaşı pilotlarından Vecihi Hürkuş tarafından Vecihi-14 adıyla bir uçak geliştirildi. Ama devamı gelmedi. 1930'da ise Fransa'da eğitimini tamamlayarak yurda dönen Selahaddin Reşit (Alan) Bey'in tasarımını yaptığı MMW-1 tipi eğitim uçağının üzerinde çalışıldı. Hızı 200 km/saat, havada kalma süresi 2,5 saat olan ve bazı parçaları Kayseri Fabrikası'nda imal edilen uçağın uçuş testleri tamamlanamadan proje yarıda kesildi. Devletin bu atılımlarına özel sektörden iş adamı Nuri Demirağ da katılıyor. 1936'da İstanbul-Beşiktaş'ta dizayn ve prototip çalışmaları yapacak büyük bir atölye ile Sivas- Divriği'de seri imalat yapacak bir uçak fabrikası ve havacılık okulu kurma girişiminde bulunuyor. Selahaddin Alan'ın ve Alman uzmanların yardımıyla Demirağ, Gök Uçuş Okulu'nu kuruyor. Demirağ, şu anki, Atatürk Hava Limanı'nda uçuş sahası yaptırıyor. Yine Yeşilköy'de tamir atölyesi ve hangarlar kurduruyor. Deniz uçakları için sahile kızak döşettiriyor. Sonra içeriden birileri çıkıp Nuri Demirağ'a 'Dur' diyor. Japon Kudo'ya yabancılar, Türk Nuri'ye kendi insanı 'Hayır' çekiyor. Fazla söze hacet var mı?
|