|
|
|
|
Anadolu'nun 40 yıllık sanatkarları buluştu
Bakırcılık, kazazlık, telkari ve köşkerlik gibi meslekler yok olmaya yüz tuttu. Çeşitli kentlerden gelen 102 usta da El Sanatları Festivali'nde hünerini sergileyerek mesleğini yaşatmaya çalışıyor.
Onlar daha çok belgesellerde çıkar karşımıza. Bir bakarsınız 70'lik bir dede yıkık dökük atölyesinde, önündeki bakır siniyi döver. Bir başka yörede 60'lık bir nine, dokuma tezgahının başında kınalı elleriyle kilim dokurken neşeli türküler söyler. Anadolu'nun bu emektar sanatkarları, belki adını hiç duymadığımız yüzlerce yıllık sanatların da son temsilcileri... Eğer sıkı bir belgesel izleyicisi değilseniz ya da Anadolu'yu karış karış gezme olanağınız yoksa İstanbul Sultanahmet'teki "El Sanatları Festivali" ni kaçırmayın. Çünkü Anadolu'nun dört bir tarafından pek çok ustayı ve işçiliklerini bu festivalde tanıma imkanı bulabilirsiniz.
ZİYARET İÇİN SON İKİ GÜN Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü ile Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü'nce düzenlenen ve hafta başında açılan festival, yarın sona eriyor. Toplam 42 ilden 102 usta, Kültür Bakanlığı tarafından festivale davet edilmiş. Sultanahmet Meydanı'ndaki festival alanında, bakırcılık, köşkerlik (deri çarık yapan kimse), çömlekçilik, dokumacılık, kazazlık (altın ve gümüş ipliklerle yapılan işlemecilik), kabak kemane yapımı, sepetçilik, çini işçiliği, yazmacılık gibi geleneksel el sanatlarından örnekler, geleneksel yapım şekilleriyle birlikte sunuluyor. Festivalin en tecrübeli sanatkarlarından biri 75 yaşındaki bakır ustası Ahmet Köseoğlu. Henüz 5 yaşındayken babasının yanında öğrendiği bu mesleği 70 senedir sürdürdüğünü söyleyen Köseoğlu, Manisa Kula'dan gelmiş. Bakırın eskisi kadar rağbet görmemesinden şikayetçi: "Paslanmaz çelik çıktı. Kimse bakır kullanmıyor. Ancak süs eşyası olarak alıyorlar." Festivalin diğer bakır ustası 66 yaşındaki Mahmut Çirkin ise Şanlıurfa'nın Bakırcılar Çarşısı'ndan... 50 yılı aşkın süredir bu mesleği yaptığını söyleyen Çirkin de bakırcılığın eski günlerini özlediğini anlatıyor: "Bizim çıraklık yaptığımız yıllarda Bakırcılar Çarşısı'nda hiç yoksa 50-60 dükkan vardı. Zamanla herkes dağıldı gitti. Şimdi kala kala 3- 4 dükkan kaldı. Pek para kazanamasam da hiç bırakmadım. Bir kere gönül vermişiz bu sanata."
ŞAL-ŞAPİK KURSU VERİLİYOR Dokuma tezgahının başında bulduğumuz Beşir Şat, festivale Şırnak'tan katılmış. Şat'ın dokuduğu kumaşın adı ise şal-şapik. Beşir Şat, geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan bu dokumanın son dört ustasından biri olduğunu söylüyor: "Diğer üç usta da benim kardeşim. Biz bu sanatı yeniden yeşertmek için çabalıyoruz. Şırnak Valiliği'nin desteğiyle kurs vermeye başladık. 15 kişiyi yetiştiriyoruz. Bu kumaşı görenler çok beğeniyor. İngiltere'den, Belçika'dan siparişler aldık." Pırıl pırıl ışıldayan gümüşlerle dikkat çeken bir başka stantta ise telkari (tel durumundaki gümüşü veya altını örerek ya da bir şey üzerine kakarak yapılan iş) ve kazaz ustası Hasan Tabakoğlu çalışıyor. Onu izlerken şık takı ve dekoratif objelerin her birinin gerçek bir el emeği ve göz nuru olduğunu görüyoruz. Festivale Trabzon'dan katılan 52 yaşındaki Tabakoğlu özellikle kazaz sanatının daha ince işçilik istediğini söylüyor: "Dünyada bu sanatı yapan usta sayısı beşi geçmez. Benim Türkiye ve dünya birinciliklerim var. Kazaz, 2 bin 700 yıl önceki Karun hazinelerinde kullanılan bir sanat. Mesela Kültür Bakanlığı için Lidyalıların simgesi olan uçan at figürünü yaptım." Yere kurduğu tezgahında keçe imal eden Arif Cön de yaptığı sıradışı ürünlerle dikkat çekiyor. İzmir'in Tire ilçesinden gelen Cön, dede mesleğini sürdürüyor: "Aslında işletme mezunuyum. Okulu bitirince dedemin yanında çalışmaya başladım. Keçeciliği ilerletmek için uğraşıyoruz. Topkapı Sarayı'nda bir sergimiz oldu. Londra'da British Museum'da sergilenen keçelerimiz var. Hollanda'dan İrlanda'dan kurs almaya geliyorlar. Biz keçeyle modern şeyler yapıyoruz. Keçeyle ebru yaptık. Soyut resim şeklinde keçelerimiz var." Artvinli sanatkar Hatice Yüksel ise yine unutulmaya yüz tutmuş kendi yöresine özgü ehram adlı dokumayı yaşatmaya çalışıyor. Çocukluğunda ehram dokuyan anneannesini seyretmekten çok keyif aldığını söyleyen Yüksel, bu işin tekniğini yıllar sonra başka bir ustadan öğrenmiş: "Bu dokumayı yapan sadece 2-3 kişi kalmıştı. Birini buldum. 80 yaşındaki bir nineydi ve o bana öğretti." Bir başka bölümde rengarenk deri çarıklar dikkat çekiyor. Adlarının yemeni olduğunu öğrendiğimiz bu çarıkların ustası Ahmet Özuslu, Kilis'ten gelmiş. Mesleği oğluna devreden baba Mehmet Özuslu da festivalde oğlunu yalnız bırakmamış. 22 yıldır yemeni yaptığını söyleyen Ahmet Usta, bu işi yapanlara köşker dendiğini de ekliyor.
SİİRT BATTANİYELERİ YİNE GÖZDE Siirtli sanatkar Sadullah İşçi tezgahında yörenin adıyla ünlü battaniyeleri dokuyor. Üç kuşaktır bu işi yaptıklarını söyleyen İşçi, Siirt battaniyelerinin son yıllarda epey ilgi gördüğünü ekliyor: "Son zamanlarda dekoratif amaçlı olarak da tercih ediliyorlar. Siirt'te eskiden bu işi yapan çok usta vardı. Sonra bir ara azalmıştı ama şimdi tekrar rağbet görünce usta sayısı da tekrar arttı." İzmir Tire'den gelen İrfan Alkur ise, bir tür enstrüman olan kabak kemane ustası. 35 yıldır hem yapıp hem çaldığı bu sazın yok olmak üzere olduğunu belirtiyor Alkur: "Birilerinin önderlik yapması ve bu müzik aletini sevdirmemiz lazım."
Neslihan TUNÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|