|
|
|
|
|
|
Baykal: Türkiye AB ilişkilerinin olumsuz sonuçladı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye-AB ilişkilerinin birinci raundunun olumlu olmayan bir şekilde sonuçlandığını'' bildirerek, ''Yakın bir gelecekte Türkiye-AB ilişkilerinde sevindirici, olumlu adımlar beklemenin gerçekçi bir yanıkalmamıştır'' dedi. Baykal, ''AB'nin geleceğinin kuşkulu ve tartışmalı'' olduğunu savundu.
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği ile ilgili sürece değindi. Fransa ve Hollanda'da AB Anayasası'nın reddedilmesiyle birlikte yeni bir sorgulama sürecinin
yaşandığına dikkati çeken Baykal, gelişmeler üzerine diğer ülkelerde referandum takviminin askıya alındığını kaydetti.
Brüksel'de yarın başlayacak olan AB Zirvesi'nde bir iç değerlendirme yapılacağını belirten Baykal, şöyle devam etti: ''AB'nin geleceğiyle ilgili çok ciddi tereddütler, kuşkular ortayaçıkmaya başlamıştır. Artan kuşkular, AB'nin genişleme sürecini, dolayısıyla Türkiye'yi çok ciddi şekilde etkilemeye başlamıştır.
Maalesef Türkiye'nin AB içinde yer alabileceğini düşünen, bunu kabul edenlerin sayısı olağanüstü azalmaya başlamıştır. Bu gelişme bizi de AB'yi yeniden değerlendirme ihtiyacıyla karşı karşıya bırakacaktır. Buna hazırlıklı olmamız lazım. Hiçbir şey eskisi gibi değildir. Eski kafalarla, eski anlayışlarla yeni AB ve Türkiye-AB ilişkisini düşünmek, değerlendirmek artık anlamını kaybetmiştir.''
Baykal, AB'de yaşanan sorunların altında yatan ana nedenin ''AB'nin sürekli büyüyen, kalkınan ve rekabet kabiliyeti yükselen bir Avrupa ekonomisi gerçeğini ortaya koyamaması'' olduğunu ifade etti.AB üyesi ülkelerin nüfuslarındaki azalmanın araştırmalarla ortaya konulduğunu belirten Baykal, bu yüzyılın sonuna doğru Avrupa nüfusunun20 milyon azalacağını söyledi. Baykal, bu yapı ile AB'nin yükselen Hindistan, Çin, Brezilya, Japonya ile ABD-Kanada-Meksika bütünleşmesiyle rekabet etme şansı bulunmadığını savundu.
'AB'NİN GELECEĞİ KUŞKULU'
AB'nin gelecekte genişleyebilmesini sağlayabilecek en önemli toplumun Türk toplumu olduğunu kaydeden Baykal, ''Bunu AB'nin henüz buaşamada değerlendirme şansı yoktur. Çünkü başka konularla meşguller. Gün gelecek Avrupa, anlamlı bir bütünlük sergileyebilmek, dünyada etkin bir güç olabilmek için Türkiye'ye sırtını dönmeye değil tam tersine Türkiye ile kucaklaşmaya ihtiyacı olduğunu anlama noktasına gelecektir'' dedi.
AB'nin geleceğinin ''kuşkulu, tartışmalı'' olduğunu savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:''Türkiye, AB'nin kuşkulu geleceğine yeni sorunlar getirmez, AB'nin geleceğini daha olumlu hale getirir. Bunu Avrupa'nın anlaması lazım. Tabii birilerinin de buna inanarak Avrupa'ya anlatmaya kalkışması lazım.
AB ilişkilerimiz önündeki engel Türkiye'yi yönetenlerin, Türkiye AB ilişkilerini müzakere masasında sürdürenlerin, bu ilişkinin niteliği konusunda kafalarını netleştirememiş olmalarıdır. Onlar önlerine ne konulsa onunla yetinmenin, AB ile ilişki geliştiriyor görüntüsünü Türkiye'de siyasi başarıya dönüştürebilmenin hesabı içindedir.''
Yakın bir gelecekte Türkiye AB ilişkilerinde sevindirici, olumlu adımlar beklemenin gerçekçi bir yanı kalmadığını bildiren Baykal, ''Buna umut bağlayan, bel bağlayan bir siyasetin artık anlamı kalmamıştır'' dedi. Bunun, Türkiye'nin çağdaş uygarlık yolculuğunu etkilemeyeceğini de kaydeden Baykal, ''En azından bir süre AB kaldıracı olmadan bu yolda devam edileceğini'' söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
''Türkiye AB ilişkilerinin birinci raundu maalesef olumlu olmayan bir şekilde sonuçlanmıştır. AB açısından da Türkiye açısından da böyleolmuştur. Ama Türkiye-AB ilişkileri hiç kuşku yok, önümüzdeki dönemlerde tekrar gündeme gelecektir. Gündeme geldiğinde Türkiye, AB karşısındaki konumunu netleştirmiş olacaktır. AB, Türkiye'ye olan ihtiyacını, Türkiye'nin Avrupa'ya katabileceklerinin önemini daha iyi değerlendirme noktasında olacaktır.''
ANKARA ANLAŞMASI
Brüksel'de yapılacak olan AB Zirvesi'nin Türkiye'nin ismi telaffuzedilmeden, genel bir ifadeyle 17 Aralık kararına atıfta bulunularak yada temenniler dile getirilerek geçiştirileceğini savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''3 Ekim'e giderken biz ne yapıyoruz? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'niAnkara Anlaşması kapsamı içine alacağız. Ne diye alacağız, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak mı? Hayır, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AnkaraAntlaşması'nın kapsamı içine alacağız, altına imzayı atacağız. O imzayı attığımız zaman artık Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ortadan kalkmış, Kıbrıs Cumhuriyeti olmuştur. Peki o Kıbrıs Cumhuriyeti ise KKTC ne?
İmza atarken altına 'Biz Burada Kıbrıs Cumhuriyeti diyoruz ama Kıbrıs'ta bizim tanıdığımız bir başka devlet, KKTC var. Bu KKTC'yi yoksaymak anlamına gelmez' diye bir yazılı şerh koyma imkanını vereceklermi bize? Hayır.''
''Bir süre sonra Güney Kıbrıs Rum gemileri, uçakları Türkiye limanlarına hava limanlarına gelecek mi gelmeyecek mi'' diye soran Baykal, ''İmza atarsanız, gemisini gönderecek, almadığınız zaman mahkemeye verecek, mahkemeden karar çıkaracak. Türkiye çok ciddi ödünler vermeye sürüklenmektedir. Bu çok üzüntü verici bir tablo. AB ile ilişkilerimizde önümüzdeki günlerde Kıbrıs açısından en somut gerilim bu olacaktır.
Güney Kıbrıs Rum gemileri Türk limanlarına geldiği andan itibaren Türkiye'nin Kıbrıs davası çok ciddi bir şekilde hançerlenmiş olacaktır. Bu sadece benim değil, şu andaki KKTC yönetiminin kararıdır. Kısa bir süre önce KKTC yönetimi, 'ne yapın yapın Güney Kıbrıs Rum yönetiminin gemilerine, uçaklarına Türkiye'ye geliş izni vermeyin' demiştir.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|