  |
|
 'Türkiye'ye verilen kararlardan dönülemez'
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Durao Barroso, AB'nin Türkiye konusunda aldığı kararlardan geri dönemeyeceğini söyledi.
Barroso, yarın başlayacak AB Brüksel zirvesi öncesinde düzenlediği basın toplantısına, AB liderlerinin uzlaşmazlık içinde kalmaları halinde AB'nin kalıcı bir krize gireceğini ve felç olacağını söyleyen Barroso, AB anayasası projesine bir şans tanımak gerektiğini, ancak referandum sonuçlarının görmezden gelinemeyeceğini, hiçbir şey olmamış gibi davranılamayacağını belirtti.
Anayasa taslağının tekrar tartışılamayacağını,
Fransa ve Hollanda referandumlarının sonuçlarının diğer ülkelerde ''bulaşıcı etki'' yaptığını bildiren Barroso, AB Komisyonu'nun, ''temkinli bir politika izlenmesini'', ''bir düşünme süreci başlatılmasını'', onay sürecine ''ara verilmesini'' önerdiğini duyurdu.
AB'nin gelecekte sınırlarının ne olacağı konusunun da düşünülmesi gerektiğini belirten Barroso, Türkiye'nin katılımı konusunda bir soru üzerine, AB'nin gelecekteki sınırları konusunun herkesi ilgilendirdiğini, AB'nin hazım yeteneklerinin iyi düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Kopenhag kriterlerini yerine getiren her Avrupa ülkesinin AB üyesi olabileceğinin bilindiğini, daha önce alınan kararlara uymanın bir yükümlülük olduğunu ve bu kararların sorgulanamayacağını belirten AB Komisyonu Başkanı Barroso, genişlemenin her çehresinin iyi düşünülmesi gereği üzerinde durdu.
'UZLAŞMA OLMAZSA KALICI KRİZ YAŞANIR'
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Durao Barroso, AB'nin ''keskin bir dönemeçte'' bulunduğunu, ''Avrupa projesinin anlamının sorgulandığını'', uzlaşma sağlanamadığı takdirde ''kalıcı bir kriz ve felç yaşanacağını'' söyledi.
Barroso, yarın başlayacak AB Brüksel zirvesi öncesinde düzenlediği basın toplantısında, yürütme organı AB Komisyonu'nun görüş ve önerilerini anlattı.
Fransa ve Hollanda referandumlarının olumsuz sonuçlarının AB'yi ''şüphe ortamına sürüklediğini'', artık Avrupa projesinin ''sorgulandığını'' belirten Barroso, şüphelerin giderilmesi, halklara güven verilmesi gereği üzerinde durdu.
Brüksel'de bir araya gelecek devlet ve hükümet başkanlarının başarı için tek seçeneklerinin uzlaşma olduğunu belirten Barroso, aksi takdirde kalıcı bir kriz ve felç yaşanacağını ifade etti ve ''Krizi umuda dönüştürmek, AB'nin işlediğini göstermek lazım'' diyerek uzlaşma çağrısında bulundu.
Tüm devlet ve hükümet başkanlarının sorunlara ciddi bir şekilde eğilmelerini, bunu yaparken ulusal çıkarları ön plana çıkarmamalarını isteyen Barroso zirveyi, ''kaçırılmaması gereken tarihi bir randevu ve uzlaşma fırsatı'' olarak nitelendirdi.
AB bütçesi ve mali sorunların aşılması konusunda ''dayanışma ilkesi'' üzerinde duran Barroso, İngilizlere daha önce kolaylık sağlamak amacıyla verilen çekin verilmesinden bu yana durumun değiştiğini, artık genişleme maliyetinin tüm üyeler tarafından adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini ifade ederek, ''Bu zirve sonunda kazananlar ve kaybedenler olmamalı'' dedi.
Geleceğe yönelik AB politikalarının sağlıklı bir şekilde belirlenmesinin önemine de değinen Barroso, ABD ve Japonya yanı sıra Çin ve Hindistan gibi küresel rakiplerin varlığına dikkati çekti. AB bütçesine artış önerilerinin AB Komisyonu'nu tatmin etmediğini, yapılan yatırımın hedeflerin gerçekleştirilmesini sağlayacak düzeyde olmadığını söyleyen Barroso, ''mükemmel olmasa dahi'' zirveden bir uzlaşma çıkmasını istedi ve ''Hiç uzlaşma olmamasından daha iyi olur'' dedi.
Zirvenin uzlaşmayla sonuçlanmasının, ''siyasi bir şart'' olduğunu savunan Barroso, bütçe dosyasının koşullarının 2013'e kadar belirlenmesi yerine, 2008'de küresel gelişmelere göre tekrar ele alınmasını önerdiklerini ifade etti.
ANAYASA
Zirvede AB anayasasına ilişkin tartışmaların çok siyasi nitelikli ve zor olacağını söyleyen Barroso, bugün karmaşık bir durum yaşandığını, anayasa taslağının 10 ülkede onay gördüğünü, 2 üyede reddedildiğini, 13 ülkenin daha onayının beklendiğini söyledikten sonra, bazı üyelerin artık onay girişimlerini gereksiz gördüklerini belirtti.
Anayasaya bir şans vermek gerektiğini, ancak referandum sonuçlarından sonra hiçbir şey olmamış gibi davranılamayacağını söyleyen Barroso, taslağın tekrar tartışmaya açılamayacağını da belirterek, ''temkinli olmak'', ''düşünmek için zaman tanımak'', ''bir süre durmak'' çağrısında bulunduklarını duyurdu.
Siyasette temkinli olmanın önemi üzerinde ısrarla duran Barroso, anayasa onay sürecini bir süre askıya alma önerisinin, söz konusu anayasayı kurtarma yöntemi olacağını savundu.
Sürecin askıya alınmasının, ''AB'nin durduğu, bloke ve felç olduğu anlamına gelmeyeceğini'' belirten Barroso, halklardan gelen mesajın iyi algılandığının gösterilmesi gereği üzerinde durdu.
YOL HARİTASI
AB Komisyonu'nun, AB'nin geleceği konusunda stratejik bir yol haritası hazırlayacağını, soru işaretlerine ve sosyal model arayışlarına değinileceğini bildiren Barroso, AB'nin gelecekteki sınırlarının belirlenmesinin de önem taşıdığını söyledi.
''Bunların düşünülmesi gerekir, bu iş zaman alacaktır ancak bu konuları aydınlığa kavuşturmanın zamanı gelmiştir'' diyen Barroso, istihdam, güvenlik, büyüme, avro, genişleme gibi alanlarda kamuoyunun daha iyi bilgilendirilmesinin sadece AB kurumlarının değil, üye ülkelerin hükümetlerinin de işi olduğuna değindi.
Zirvede,'siyasi olgunluk ve sorumluluk'' gösterilmesi çağrısında bulunan Barroso, soruları yanıtlarken, AB anayasası taslağının onay sürecinin terk edilmesini değil, düşünme süreci başlatılmasını önerdiklerini ifade ederek, Fransa ve Hollanda referandumlarının ''bulaşıcı etki'' yaptığını, diğer ülkelerden de ''hayır'' gelebileceğini, görüştüğü bazı hükümetlerin bunu bildirdiklerini, riskin büyük olduğunu kaydetti.
Barroso, Türkiye'nin AB'ye katılımına ilişkin bir soru üzerine, daha önce alınan kararlardan ve verilen sözlerden dönülemeyeceğini belirterek, AB'nin hazım gücünün iyi irdelenmesi gereği üzerinde de durdu ve bu konunun ilerde ele alınması gerektiğini düşündüğü mesajı verdi.
AB Komisyonu Başkanı Barroso, Türkiye konusunda, ''Mutabakat mutabakattır. Alınan kararlar sorgulanamaz. Kopenhag kriterlerini yerine getiren her Avrupa ülkesinin AB'ye üye olabileceği de belirtilmiştir'' dedi.
(AA)
|
