|
|
|
|
Baykal'dan hükümete eleştiri
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, son günlerde yaşanan polemik ve tartışmaların amacına uygun gerçekleşmediğini belirterek, ''Sorun, ne Cumhurbaşkanlığına kimin geleceği, ne de erken seçim sorunudur. Sorun, Türkiye Cumhuriyeti anayasaya uygun biçimde, laik bir cumhuriyet olarak yoluna devam etsin mi etmesin mi sorunudur'' dedi.
Baykal, partisinin grup toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı gezinin çok hareketli geçtiğini ifade ederek, Başbakanın gezi öncesinde Türkiye'de dile getirdiği bazı konuları, bu gezi sonrasında
artık söyleyemeyeceğini öne sürdü.
Erdoğan'ın, Irak'ta yapılan seçimlerin demokratik olmadığı yolundaki açıklamalarını, bu geziden sonra artık yapamayacağını ileri süren Baykal, şunları söyledi: ''Sayın Başbakan seçimlerin demokratik olmadığı görüşünü Oval Ofis'te bıraktı, oraya teslim etti geldi. 'Felluce'de katliam yaşandı,işgal soykırıma dönüştü' sözleri artık yok. Artık ağzına biber sürerler. Felluce'de yaşananlar bir katliamdır, ölenler birer şehittir laflarını söyleme şansı artık yok. Bunları söyleyemez. İsrail'de devlet terörü yaşanıyor lafı da artık yasak.
Bu gezi, hükümetin bölge sorunlarına ABD penceresinden bakmayı kabul etme gezisi olmuştur. Başbakanın, Büyük Ortadoğu Projesi'ni şikayet etme hakkı da bu gezi sonrasında artık kalmamıştır. Başbakanın rota ve yörüngesi, bu geziyle yeniden belirlenmiştir. Zaten gezi de bu amaçla yapılmıştır.''
Son günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi ilgili olarak, ''Cumhurbaşkanı türbanlı olur mu'' tartışmalarının gündeme geldiğini ve bu konudaki düşüncelerini kamuoyu ile paylaştığını söyleyen Baykal, devlet yönetiminin sadece kanunlarla gerçekleşmeyeceğini, akıl, basiret ve devlet adamlığı gibi unsurların da yönetimin olmazsa olmaz parçası olduğunu belirtti.
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türbanlı cumhurbaşkanı olur mu olur... Olur ama bu, devlete türban giydirmek olur. Bununla türban resmiyet kazanır, kolaylaşır, bunun doğru olduğunu devlet söylemiş olur. Onu takmayanlar önce azınlık, sonra da bu konuda teslim olması gerekenler gibi algılanır. Devlet o anlayışın bir parçası olur. Geçmişe dönüş olur. İran'a, Afganistan'a dönelim diyorsanız yapalım o zaman. Ama bu doğru ve iyi olmaz.
Ülkeyi yönetenlerin bu yolla Türkiye'yi nereye götürmek istediklerinin artık iyice görülmesi gerekir. Bu ülkede başı açık yaşamak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? 30 yıl önce böyle bir sorun var mıydı? Yeni çıktı, daha doğrusu çıkarıldı. Devletin, hukukun ve demokrasinin türban gibi bir sorunu yok. Dün Erzurum'da çok yanlış bir olay yaşanmıştır. Gereksiz biçimde büyük bir yanlış yapılmıştır. Bu tür davranışlar provokasyondur ve yanlıştır. Artık doğruları görün. Sorun ne Cumhurbaşkanlığına kimin geleceği, ne erken seçim sorunudur. Sorun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'ya uygun biçimde, laik bir cumhuriyet olarak yoluna devam etsin mi etmesin mi sorunudur. Onun için sürekli bir sinirlilik ve gerginlik içindeler. Çünkü orada cerahat var, apse var. İşte o apseyi çıkarıp temizlemek lazım. Türkiye'de herkes dileğini yapsın, ama kimse devlete türban giydirmeye kalkmasın.'' Başbakan Erdoğan'ın, 'Ben laik değilim ama laikliği korumak görevim' dediğini hatırlatan Baykal, bu sözlerin ''din devletini savunmak'' anlamına geldiğini söyledi.
Dinin devlet işlerine alet edilmesinin pek çok kötü örneğinin görüldüğünü belirten Baykal, ''Demek ki bunlardan yeteri kadar ders almamış olanlar var. Sorun da buradan kaynaklanıyor zaten. 'Değilim ama korumak görevim' diyerek korumaya kalkarsanız, laiklik de işte böyle korunur'' dedi. Deniz Baykal, kişisel olarak türbana saygılı olduğunu ancak, devlete türban giydirilmesine karşı olduğunu belirterek, bu konudaki girişimlerin Cumhuriyet'ten rövanş alma taktikleri olarak ortaya konulmasına da tüm güçleriyle karşı çıkacaklarını söyledi.
Seçimlerin zamanında yapılmasına kimsenin karşı olmadığını ancak, Cumhurbaşkanlığı gibi Türkiye için büyük önem taşıyan bir seçimin, yeni seçilmiş bir parlamento tarafından yapılması gerektiğini söyleyen Baykal, Türkiye'nin huzuru, barışı ve geleceği için bunun gerekli olduğunu ifade etti.
Baykal, 4,5 yıllık iktidar süresinin amaçlanan hizmetleri yapmaya yeteceğini ve 6 aylık bir sürenin kullanımı için bu kadar tepki göstermeye gerek olmadığını söyledi ve ''Bunda vatana ihanet yok. Sen o sürede cumhurbaşkanı olmak istiyorsun. Madem bu kadar istiyorsun o zaman git, seçil ve gel cumhurbaşkanı ol. Ama şartların değiştiğini görüyorsun ve onun için bu 6 ay konusunda ısrar ediyorsun'' diye konuştu.
Başbakanın, ABD'de söylenenleri Türkiye'ye gelip yaptığını öne süren Baykal, ''Bunu yapan Başbakan, burada da muhalefete sahte efelik yapıyor. Bir yerlerde kaybettiği Kasımpaşalığı iç siyasette ortaya koymaya ve etkinlik sağlamaya çalışıyor. Böyle sahte efelikle bunu sağlayamaz'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın, ABD'ye gidişi sırasında CHP'yi ''ABD düşmanı'' olarak suçlayan açıklamalarda bulunduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Meğer bu sözleri söylemek için Bush'un davetini bekliyormuş. ABD kapısında bu sözleri söylemesi pek şık olmadı. Başbakan, ABD karşıtlığından ABD yandaşlığına geldi. Hayırlı olsun, kendisine başarılar diliyorum. Bizim bu tartışmada gocunacak bir şeyimiz yok. Biz kimseye karşı ya da yandaş değiliz, biz Türkiye'ye sahip çıkıyoruz. Başbakanın sözlerini bana ilettiklerinde, 'Başbakan Türkiye'yi satmak istiyor ama CHP buna izin vermiyor' demiştim. Bu sözden çok alındılar ama sonra hazmettiler. Başbakan ülkeyi satar mı? Elbette satar, Damat Ferit Paşa satmadı mı? Bir ülke, gazete ilanıyla açık artırmayla satılmaz. Satmak işi bir fiildir ve aynı zamanda bir kavramdır. İki türlü de satılır.
Komşunuz bir ülkeye savaş açmak için gelip size, 'şu kadar para' deyip pazarlık yaptılar. Bu pazarlığa ABD Başkanı Bush bile karışarak, 'At pazarlığı yapmayın' dedi. Yani, 'At değil ülke pazarlığı yapın' dedi. Buna teşebbüs vardı ve biz o satışı engellemiştik. Başbakan, ilk defa bu konuda haklı. Evet biz olmasak satacaktı. Ama CHP var ve olmaya devam edecek. Bu Başbakan ve bu AKP böyle davranmaya devam ettikçe de CHP'ye daha çok ihtiyaç olacak. Biz de görevimizi yapmaya devam edeceğiz.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|