| |
AKP rahmetli mi oluyor?
Türkiye'nin AB üyeliğinin savunucularından Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Daniel Cohn Bendit geçen pazartesi bizim gazetede Belkıs Kılıçkaya'ya önemli saptamalar yapıyordu. Bendit, dün yapılan Fransa'daki referandum konusunu da Türkiye'nin yapması gerekenler açısından şöyle değerlendiriyordu: "...Türkiye bir süredir bloke vaziyette. Fransızlar'ın korkularına ivme kazandırıyor. Türkiye önemli adımlar atmalı Avrupalılar'ı ikna için." 1968 Gençlik Hareketi'nin bu unutulmaz ismi, Tayyip Erdoğan için de şu saptamayı yapıyordu: "Çok önemli adımlar attı ama nefesi kesildi galiba."
Ama Türkiye yanlısı Bendit'nin asıl önemli mesajı "milliyetçilik"le ilgili olanıydı. - Ülkedeki muhalefet sadece "milliyetçilik". İktidara karşı gerçekten bir şeyler öneren siyasi parti yok. Neredeyse milliyetçiler ya da karşısı söz konusu. - Türkiye'de henüz demokrasi kültürü gelişmiş değil. Ermeniler'i tartışmak bir dram gibi algılanıyor. Orhan Pamuk diye bir yazar çıkıp konuşunca hain oluyor. Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesindeki en büyük handikap bu Türk milliyetçiliği anlayışı.
Bu uzun alıntıyı yaptığım Bendit'nin tespitlerinde eksik olan şey, son zamanlarda AB istikametinde tarihsel kararlara imza atan AK Parti'nin de "milliyetçiliğe" doğru hızla kayması. Hatta buna bir de "devletçi refleksi" eklemesi. Hükümet "milliyetçi" ve "devletçi" bir ağız kullandıkça Türkiye de hızla geriye doğru kayıyor. Türk bürokrasisinin "geriye bakan yüzü" azgınlaşıyor. "Kitap yakma" emri veren Sütçüler Kaymakamı görevde kalmaya devam edince devreye Milas Kaymakamı giriyor ve 17 yaşındaki lise öğrencisini Nazım Hikmet'in şiirini okuduğu için gözaltına aldırıyor. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir toplantıyı "milleti arkadan hançerlemek" olarak niteleyen Adalet Bakanı örneğine denk bir karar da Yargıtay'dan geliyor ve programında "anadilde eğitim" bulunan Eğitim-Sen Sendikası'nın kapatılmasına karar veriyor. Türk Ceza Kanunu'nda yasaklayıcı maddeler kalırken, Kuran kursu konusu daha öncelikli hale geliyor.
Defalarca yazıp söylediğimiz gibi AK Parti'nin en önemli ve ilginç yanı Türkiye'deki anti-demokratik sisteme muhalif olmasıydı. Rejimi AB kriterleri istikametinde demokratikleştirme, ekonomiyi piyasa düzenine uygun hale getirme çabası, AK Parti'nin son yerel seçimlerde hem oyunu büyük ölçüde artırmasına sebep oldu, hem de kent desteğini çoğalttı. 17 Aralık tarihine kadar da ufak tefek zikzaklar dışında AK Parti bu niteliğini sürdürdü. Son zamanlarda, AK Parti'de Cohn Bendit'nin altını çizdiği "milliyetçi" reflekslere hamle etme hızlandı. Bu eğilim "bayrak provokasyonuna" keskin ve ani bir tavır koymamakla başladı, Cemil Çiçek'in "hançer" söylemiyle de doruğa çıktı. Türkiye'de hamaset kimseye oy da getirmiyor, hayır da... Getirse MHP öne çıkardı, getirse Ecevit'in DSP'si oy patlaması yapardı. Milliyetçilik en ilkel duyguları gıdıklıyor ama susamış yığınların sorunlarına bir nebze çare olmuyor. İşsizliğin, yoksulluğun, gelir dağılımı adaletsizliğinin nefessiz bıraktığı yığınlar, öfkelerini istismar edecek içi boş sözlere değil, içine düştükleri cendereye çare bulacak yöneticilere ihtiyaç duyuyor. AKP bu sıkıntıları istismar için bekleyenlerin uyruğuna mı takılacak, yoksa reformlarla Türkiye'yi sağlıklı bir bünye için dönüştürmeye mi devam edecek?
AB ile uyumunu yitirmiş, ABD ile ilişkilerini netleştiremeyen, içerdeki dönüştürücü ruhunu kaybetmiş, çareyi eski reflekslere dönmekte bulan, milliyetçi ve devletçi söyleme hız vermiş, devlet imkanları ile iktidar paylaşımına gömülmüş bir AK Parti ne kadar yaşayabilir? AK Parti bir yol ayrımında. Ali Babacan'ın baş müzakereci atanması herkesi yeniden umutlandırmıştı, daha sonraki gelişmeler bu umudu kursaklarda bıraktı. Bu yol ayrımında iktidar partisi toparlanmazsa Cohn Bendit'nin de işaret ettiği milliyetçiler kervanına katılarak "rahmetli" olacak. Sisteme demokratik muhalif olmayan ve AB çizgisini yitirmiş bir AK Parti'nin yaşama şansı kalmayacak çünkü. Türbandan başka derdi olmayan, demokrasiye düşman kesilmiş, milliyetçilik nutuklarına umut bağlamış bir AK Parti bu yolda devam ederse, gideceği yer, daha önce bu yoldan geçenlerin gittiği yerdir. Oranın neresi olduğunu merak ediyorsa, Ecevitlerin, MHP'nin, DYP'nin, Genç Parti'nin, ANAP'ın sandığa gömüldüğü son seçimlerin sonuçlarına bir baksın.
|