Tantalos su ister, ben huzur!
Tantalos'u da gördüm, korkunç işkenceler çekerken: duruyordu bir gölün içinde, ayakta, yüksele yüksele çıkıyordu su çenesine kadar, ama içmek için davrandı mıydı, damlasını alamıyordu suyun, ihtiyar adam eğiliyor, eğiliyor, eğiliyordu, su da çekiliyor, çekiliyor, yok oluyordu emen toprakta, ve bir çamur peyda oluyordu ayaklarının dibinde, kapkara, ossaat bir tanrı kurutuveriyordu gölü. Yemişler sarkıyordu başının üstünde dallı budaklı ağaçlardan, armutlar, narlar, pırıl pırıl elmalar, ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu, ama ihtiyar adam, koparayım diye ellerini uzattı mıydı, bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara."
*** Homeros Odysseia'da Tantalos'a tanrıların verdiği cezayı böyle anlatmış. E Tantalos da az değilmiş hani... Hak etmiş. Tanrıların kendisine olan gü venini kötüye kullanmış. Kendisi pek dedikoducu bir kralmış, tanrı sırlarını önüne gelene anlatmış, ağzı torbadan betermiş; bir türlü büzememiş. Ayrıca hemen her mitolojik kahraman gibi garip davranış bozuklukları sergiliyormuş. Kalkmış, kendi oğlunu tanrılara verdiği bir ziyafette sofraya ızgara olarak servis etmiş. Tanrılar artık bunun üzerine "Aaaa sen çok oldun ama" deyip, işte yukarıda yazılanlarla cezalandırmışlar. Su içinde susuzluk, yemiş içinde açlık çektirmişler.
*** Hadi İzmir tepelerinde ikamet eden Tantalos rahat durmamış bu cezayı hak etmiş... Peki bana ne oluyor? Bu manyak kralla aynı topraklarda yaşamış olmanın laneti mi bu acaba? Susuzluğun yerini mutsuzluk, çeşit çeşit yemişlerin yerini huzursuzluk almış durumda. Çok yakındalar hissediyorum da kendileriyle bir türlü müşerref olamıyorum. Ve çoğunuz benim gibisiniz biliyorum. Yeni çağ tatminsizliği mi bu yoksa? Rahat mı batıyor popomuza? Tantalos gibi... Yoksa gerçekten de kolayca elde ettiğimiz şeyleri önemsemiyor muyuz? Yalnızca bedelinin hakkı verilen şeyler midir değerli olan? Armut piş ağzıma düş ilişkiler, tek kullanımlık aşklar... Pratik bir çağ bu... Kullan-at. Depozitosuz, zahmetsiz, ucuz... Her şey elimizin altında... Gibi görünüyor. Oysa Tantalos gibi eza çekiyoruz. Tam ulaştık derken "Ellerim böyle boş mu kalacaktı" diye ağıt yakıyoruz. Çağlar değişse de, mitte de, gerçekte de, insan her zaman kazanmıyor... Her zaman kaybetmediği gibi. Mutluluk, aşk, huzur, denge... Bir bakıyoruz var, bir bakıyoruz yok. Tantalos'un yemişleri gibi... Peki bizi kim, niye cezalandırıyor? Allahaşkına çıksın söylesin birileri!
|