|
|
|
|
|
|
Hiperaktivite yüzde 30-40 oranında anne babadan çocuğa geçiyor
Aşırı hareketliliğin hangi durumda bir hastalığa dönüştüğünü merak ediyorsanız, bu yazı dizisini okuyun. Çocuğunuzun yaramazlığı belki de hiperaktif olmasından kaynaklanıyor. 'Geçer' deyip göz ardı etmeyin, bu onun bütün hayat başarısını etkileyebilir. Yaramaz çocukla hiperaktif arasındaki farkı merak ediyorsanız, konunun uzmanı doktorlar size bu yazı dizisinde yol gösteriyor. Hiperaktivite yalnızca çocukluk dönemine özgü değil. "Yetişkinlerde görülen hiperaktivite hangi hastalıkları beraberinde getiriyor? Hiperaktiflere yasaklı gıdalar neler? Hiperaktivite tedavisi bağımlılık yapar mı?" gibi soruların yanıtını uzmanlar veriyor. Hiperaktiviteyi keşfetme ve tedavi yolları bu yazı dizisinde...
Toronto'da, Toronto Üniversitesi'nin eğitim hastanelerinden biri olan Scarborough Hastanesi'nin başhekimi ve aynı hastanenin DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) kliniği, Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Başkanı olan Prof. Dr. Atilla Turgay, 4 binin üzerinde hiperaktivite hastasını izliyor. Kanada Hiperaktivite Derneği'nin eğitim direktörü olan Prof. Dr. Turgay, hiperaktivite ile ilgili sorularımızı yanıtladı...
* Erişkinlerde hiperaktivite önemli bir sorun mu? Erişkinlerde hiperaktivite bozukluğu ruh sağlığı alanında en çok konuşulan, devrim sayılabilecek gelişmelerin her gün olduğu, tedavi edilirse çok iyi sonuçlar alınan, tedavi edilmezse kişinin benliğini, zihnini, yaşamını, çevresindekileri çok olumsuz etkileyen bir bozukluktur. Birçok ülkede yapılan çalışmalarda, her toplumda çocuklarda hiperaktivite görülme oranı yüzde beş-sekiz arasında. Erkeklerde kızlara oranla iki-üç kere daha fazla. Çocukların yüzde 80'i hastalığı gençlik çağına da götürüyor, yüzde 60'ı ise erişkinliğe kadar sürüyor. Hastalık ölçülerine uymayanlarda da çocukluktan başlayan birkaç belirti erişkinlikte kendini sürdürüyor. Geçen yıl APA'da bildirilen, ABD'de yapılan önemli bir çalışmada, ABD'de erişkinlerin yüzde 4.6'sında hiperaktivite saptandı. Bu oran şizofreninin dört katından fazla, bipolar bozuklukların dört katından daha fazla. Kaynakları kullanma açısından çok acıdır. Birçok hasta ayırt edilemiyor, tedavi edilmiyor ya da yetersiz tedavi ediliyor. Bu, hastalığın ne yaygınlıkta olduğu açısından böyle. Oysa ki, tanısı konmasa da, dikkat eksikliği, tepkisellik, hiperaktivite gibi belirtileri olan birçok çocuk, genç ve erişkin var. Onları da katarsanız, toplumda dikkat ve hiperaktivite sorunları görülme oranı çok yükseliyor.
* Kolay tedavi edilebiliyor mu? Tanı koyduğunuz hastalarda, doğru tedavi uygulanırsa, sadece ilaçla bile hastaların yüzde 80'inden fazlasında iki-sekiz haftada önemli düzelmeler görebiliyoruz.
* Hiperaktivite hastalarında başka ne gibi bozukluklar var? Hastaların beşte birinde bozukluk tek başına hiperaktivite. Hastaların yüzde 80'inde ise bir başka bozukluk daha var. En az yüzde 60'ında ise, üçüncü bozukluk var. En çok görülen hastalık, 'karşı gelme bozukluğu', daha sonra 'davranım bozukluğu' geliyor. Çocuk ve gençlerin en az yarısında ise 'özel öğrenme bozukluğu' görülüyor. Okul başarısızlığı hastalığın en önemli belirtilerinden birisi. Bu çocuklar okulu sevmiyor, okuldan nefret edebiliyor, okulu bırakabiliyor. Davranım bozukluğu gelişenler ise suç işleyebiliyor, saldırgan olabiliyorlar. Okulda 'çetecilik' gibi başkaldıran, suça yönelenlerle bir araya gelebiliyorlar. Gençlik döneminde ise, tabloya anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklar ekleniyor. Erişkin hiperaktivitede ise, hastaların yarısında görülen iki önemli bozukluk, 'anksiyete' ve 'depresyon'. Yeni hastalıklar eklendikçe tedavi zorlaşıyor. Erken tanı, erken tedavi bu ek bozuklukların gelişiminin önlenmesi için çok önemli. Bunların bazıları ilaçlara olumlu cevap veriyor.
* Sadece ilaç mı önemli? Hayır. İlacın yanı sıra, hastanın, yakınlarının, öğretmen ve iş yerinde bulunanların hiperaktivite konusunda eğitimi ve hastalıkla en iyi nasıl baş edebileceğinin bilinmesi de çok önemli. Annebaba ve öğretmenin eğitimi çok önemli. Davranış tedavisi, danışmanlık ve psikoterapi, aile ve grup tedavileri, iyi düzenlenmiş hasta, aile destek ve eğitim grupları çok önemli. Benim birçok yazımda "hiperaktivitede bütünleyici tedavi"den açık olarak söz etmiştim. Yeni araştırmalar, bu tedavilerden bazılarının etkinlik, güvenilirlik ve kalıcılığını destekliyor. Ben ilaçların bu tedavilerde bütünlüğünü şiddetle savunurum. Hiperaktivitenin özel diyeti ise yok.
* Bu hastalık kalıtsal mıdır? Hem de çok kalıtsal ve çok ailesel diyebiliriz. Hastaların yüzde 90'ında hastalık nesilden nesle geçiyor. Tek yumurta ikizlerinde yapılan çalışmalar kalıtsal geçiş üzerinde duruyor. Ailede bir kşide hiperaktivite bulununca, bunun başka kardeşlerde, ana babada da olma riski yüzde 30-40 kadar yüksek. Biz hekimlere ve ailelere, ailede bir kişide olunca diğer aile bireylerinin de taranmasını öneriyoruz. Erişkinde olunca, onların çocuklarında olma olasılığı yüzde 30-50 arasında değişiyor. Hiperaktivite gelişiminde bazı kromozomların sorumlu olabileceği üzerine çalışmalar var. Bu, çok genetik etkenli bir bozukluk.
* Bunun toplum bilimsel ya da halk sağlığı açısından önemi nedir? Batıda yapılan çalışmalar ancak bu hastaların beşte birinin sağlık örgütleri ve uzmanlarınca bilindiğini gösteriyor. Bu durum Türkiye'de daha da az biliniyor. Bilinen hastalardan başlayarak, bilinmeyenlerin de kolayca ayırt edilmesi ve aile taraması yapılması etkin bir yöntemdir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|