| |
'Sizi biraz gergin gördüm'...
On dört yıllık bir diktatörlüğün, Amerika'nın ittirmesiyle iki günde tepe taklak olduğu Kırgızistan'daki sıcak gelişmelere rağmen, geçtiğimiz haftaya bakınca yavaş yavaş genel ve çekingen bir mahcubiyet yaratır gibi gözüken bayrak olayına yoğunlaştım. Haftanın tüm gazetelerini önüme serdim ve gelişmeleri oradan bir kez daha izledim. Eğer siz de aynı yolu izlerseniz, büyük bir olasılıkla benim gibi, Cem Yılmaz'ın Ajda Pekkan'lı paradisindeki cümlesini hatırlayacaksınız: - Ne o Ajda Pekkan, sizi biraz gergin gördüm...
Çarşamba günkü gazetedeki demeçlerden bazıları şöyle: - Alçakça girişimler... - Kanımızın son damlasına kadar akıtmaya... - Lanetliyorum... Cuma günkü gazeteler ise "kanımızın son damlasına" kadar "alçakça girişimlerine" cevap vereceğimiz "düşmanların" kimler olduğunu sergiliyordu: - 14 yaşındaki V.S... - 12 yaşındaki C.S... Ve bunları yönlendiren 18 yaşındaki E.B... Gazetelerde yaşları nedeniyle adları bile açıkça yazılamayan çocukların abuk sabukluklarına karşı bir anda en iri kelimelerle açıklamalar yapılması, televizyonların ekranlara bayraklar koyması, kimi evlere bayrak asılması gerçekten ciddi bir durum. Ama parodideki cümleyi hatırlatan cinsten ciddi bir durum: - Ne o Ajda Pekkan sizi biraz gergin gördüm...
Türkiye, bunca önemli hamleye rağmen kendine güvenen, sağduyulu bir gelişkin izlenimi veremiyor... Koca ülkeyi, 14 yaşındaki V.S, 12 yaşındaki C.S ve onları "yönlendirdiği" anlaşılan E.B bir anda böyle bir ruh ortamına düşürüveriyorsa, isteyenin bizlerle istediği gibi oynayabileceği gerçeği gün gibi aşikar hale geliyor. Bu traji-komik hale düşmemek için, "birisi bize bayrak verdi, biz de oynadık" diyen çocukların yakalanmasını beklemek daha mantıklı olmaz mıydı?
Tabii bir de olayın hukuksal boyutu var... Lafların iriliği ve Genelkurmay'ın liderlik yaptığı tepkinin şiddeti Türk Ceza Kanunu'nun cezalarıyla örtüşmüyor... Anglosakson ülkelerde bayrak, vatandaş kimliğinin bir parçası sayılır. Bayrak ile vatandaş arasındaki ilişki bu nedenle ceza kanununa taşınmamıştır. Orada bayrak suçu yok... Biz daha hassas bir noktadan bakıyoruz ve bayrak ile ilgili suçları Ceza Kanunu'na almışız... Ama iki aydan altı aya kadar bir ceza öngörerek... Hukuku içselleştirmiş olsak, belki de 14 yaşındaki V.S ile 12 yaşındaki C.S'ye Türk Ceza Kanunu'nun öngördüğünden daha ileri bir noktada tepki vermeyeceğiz, hatta ülkenin bu tür provokatif hareketlerden hiçbir şekilde etkilenmeyeceğini daha da vurgulamak için aldırmayacağız. Ama ne ki, bizde böyle bir hukuk bilinci yok. Yargının ne dediği, olayı nasıl yorumladığı ilk kerteriz değil... İlk kerteriz galiba Genelkurmay açıklaması...
Türkiye uzun bir zamandır, kendisini milliyetçi bir kan gölünde boğmak isteyen sinsi bir koalisyonun hedefi halinde... Ülkeyi dünyaya kapalı bir "iç sömürge" halinde tutmak isteyen "sağlı, sollu" bir koalisyonun aklı fikri AB sürecini "milliyetçi bir yangınla" durdurmak... Türkiye'yi germek... Doğrusu gerilmeye de çok hazır olanlar var...
Türkiye düşmanları ellerini ovuşturarak kahkaha ile gülüyordur... Mersin'de 14 yaşındaki V.S, 12 yaşındaki C.S Türkiye'yi birbirine katabiliyor... Kanımızın son damlası... Alçaklar... Lanetliyorum.... Türkiye kimsenin kendisi ile bu kadar kolay ve rahat oynamasına izin vermemeli, Kızıl Elma provokasyonunun kurbanı olmamalı... Olduğu vakit tehlikeli ama komik bir durum ortaya çıkıyor... Çarşamba ile cuma günkü gazete haberleri bunun ispatı... Böyle durumlarda parodiyi hatırlayın: - Ne o Ajda Pekkan, sizi biraz gergin gördüm...
|