| |
Risk alamama durumları
Risk almadan başarıya ulaşma arzularının dorukta olduğu bir çağda yaşıyoruz değerli okurlar. Düşüp dizini kanatmasın diye çocuklara alınmayan bisikletlerden tutun, kalp krizi riskini pompaladığı için özenle yeniden düzenlenen mönülere uzanan sıkıcı bir güvenlik koridorunda yaşıyoruz. Oysa insanın genetik kodu risk almak üzerine kurulmuş. Risk alıp kaybetmek ve tabii ki de kazanmak ve bu serüvende öğrenilecek birçok insani değer.. "Oğlum sıkı giyin hava soğudu." Bu arada "oğlum" kırk yaşında! Kaybetmekten korkan hatta kaybetmenin ne olduğunu bilmeyen ve bilmediği için de kaybettiğinde yıkılan garip bir ortak paydada birleşmenin pençesindeyiz korkarım. ABS ve airbag alaşımlı yaşamlar nezleden korusun bizi! Yok, kafa ütüleme, öğreten adam yazısı değil bu. Normal akışımıza geçeriz birazdan ama en son ne zaman hayatınızı kastıracak bir risk aldığınızı düşünmeniz açısından tıraş yapmam gerektiğini düşündüm. Risksiz yaşam kültürü tabii ki beraberinde emniyet supaplarını da getirmiş. Dip gaz araba kullanmak, düzenli olarak kumara, bahse para yatırıp keselenmek gibi, ama genetik kodlara daha fazla kurban gerekli. Yukarıda sorduğum soruyu kendime de sordum. Kastıracak hangi riski aldın son dönemlerde diye? Son tüketim tarihi geçmiş yoğurt yemişim mesela, bir de üzerime üzerime sarı şahinini süren taksi şoförüne posta koyup bağırmışım. Ama yeterli değil tabii ki. Daha fazlası gerek. Modern insan sen n'aparsın ya, neyin riskini alırsın? Şöyle bir projeye nasıl bakarsınız: Mesela çok ama çok hoşlandığınız biriyle ilk kez yemeğe çıkıyorsunuz. Bu öyle bir manita ki hayatta bir daha karşınıza çıkmayacak türden. Muhteşem diyin, ruh ikiziniz diyin ne derseniz diyin. Uyurken düşündüğünüz en son şey, uyandığınızda aklınıza gelen ilk şey "o". Kaybetmek, reddedilmek felaketiniz olur, ağlarsınız, ileriki yıllarda iki yakanız bir araya gelmez. Öyle 35 milyonluk iddaa oynayıp, kaybettikten sonra da son maçta doksan artı üçte bayıldım kapsamında değil bu proje. Peki bu manitaya gece boyunca askerlik hikayesi anlatma riskini göze alır mısınız? "Bizim Tokatlı bir çavuş vardı" ile başlayan minik minik hikayeler geceye renk katmaz mı? Hatta biraz derinlik katmak için "ben bedelli yapmadım (çünkü askere gittikten iki ay sonra çıktı ve fena halde kıl oldum), ne o üç günde yapılan askerlikten hayır mı gelir" boyutuna geçmeye cesaretiniz var mı? İşte ben buna risk derim. Ve eğer o muhteşem kadın, asker hikayesi anlatan adama tav oluyorsa ona da riskin ağababası derim. Ezilen, büzülen, tırsık modern insanın riski de ya proje bazında oluyor ya da oyunlarda. Aslında bir projem daha var; üç şişe rakı alınır, birinin sahte olması sağlanır.. Tamam tamam baymadan keselim..
|