| |
Kırgızistan'ın istikrarı bizi doğrudan ilgilendiriyor
Bundan 20 yıl önce Kırgızistan gibi bir uzak Asya ülkesinde siyasal kargaşa ve sokak ayaklanması olduğunda, "Acaba oradaki Türk yatırımları bundan zarar görür mü" sorusu hiç aklımıza gelmezdi. Dışa açılmak, serbest dış ticaret, konvertibilite, sermaye ihracı, dış yatırım denilen olgular, artık Türkiye'yi de "Dünyalı Ülkeler " ligine yerleştirdi. Kırgız başkenti Bişkek'te yağmacıların bir Türk şirketine ait olan Beta Store hipermarketini yağmaladığını ajans haberlerinde okuyunca internette arama motoruna girip, bu ülkedeki Türk yatırımlarını anlamaya çalıştım. Tam 56 tane Türk şirketinin yatırımları çıktı karşıma. KırgızistanTürkiye İşadamları Derneği'nin internet sitesinde yer alan bazı şirketler şunlar: A.A. K. ASIA LTD, Alke İnşaat, ATA LTD, Asena GSM, Beşler, Bişkek Plastik, Borusan Makina Kazakistan, Coca-Cola, Eser International Transport, Entes, Hedef A.Ş., Kaynak Holding, Onur İnşaat, Premier Akvilon Ekmek Teknesi, Sultan Marketing, Vefa Ticaret, Zaman Kırgızistan, v.b. Son olarak Bişkek'teki Pınara Oteli'ne de el koyulduğu haberi geldi mesela. Ayrıca 1995'te kurulan ve KırgızTürk ortak eğitim projesi olan "Manas Üniversitesi "de var bu ülkede. Bütün bunlardan ne çıkar? "Büyük Devlet" olmanın ne anlama geldiği çıkar. Büyük devletler, kendi topraklarının dışında da yoğun siyasi ve ekonomik çıkarları bulunan devletlerdir. Büyük devletleri, kendi sınırlarının dışındaki bölgelerdeki istikrar ve güvenlik ortamı da ilgilendirir. Şu anda söz konusu olan Kırgızistan'daki siyasal ortamın, oradaki Türk yatırımlarını ve çalışan Türkleri nasıl etkileyeceğine ilişkin. Ama aynı şekilde Almanya'da, Rusya'da, Ukrayna'da, Romanya'da, Bulgaristan'da, Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Türkmenistan'da ve pek çok başka ülkelerde de Türk şirketlerinin yatırımları var ve buralarda yüz binlerce Türk çalışıyor. Demek artık Türk diplomatlarının tek görevi Amerika ve Avrupa ile Türkiye'nin arasını iyi tutmak değil. Çeşitli ülkelerdeki "Türk Menfaatleri"ni korumak da diplomatların görevleri arasında. Bir diğer önemli gerçek de şu. Yabancı sermayeyi her zaman yatırımlarında riskler bekler. Kırgızistan gibi rejimi kırılgan, demokrasiye yabancı ve hukukun üstün olmadığı ülkelerde bu riskler fazladır. Kendisi de sermaye ihraç eden bir ülke olan Türkiye'nin, Kırgızistan'daki olaylardan ders alıp, mümkün olduğunca Kırgızistan'a benzememesi gerekiyor. Yani yerli ve yabancı sermayenin, istikrarlı bir ortamda bulunduğuna güvenmesi şarttır. Örneğin "Yabancıya toprak satılır mı" benzeri bir ortam, sonunda mutlaka "Kimseye toprak satılmamalı, her şey devletin olmalı" anlayışına dayanır. Bakın işte.. Türkiye Araştırmaları Merkezi Direktörü Faruk Şen, AB'de 200 bin Türk'ün taşınmaz sahibi olduklarını ve sadece Almanya'daki 167 bin Türk'ün 2.2 milyon metrekarelik konutlara sahip olduklarını açıkladı. Ya AB ülkeleri "Yabancılara mülk satılamaz" diye bir yasa kabul ederse, ne olur? Özetle Kırgızistan'ın K'sına bile benzemekten kaçınmalıyız. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün kıymetini bilmeliyiz.
|