Fikir değil yoksulluk hareketi
Geçen yıl Kazakistan seçimlerine gözlemci sıfatıyla katıldığımızda, ekmek parası için Almatı'ya gelen Kırgız ve Özbekler, ülkelerinde yoksulluğun ve baskının had safhaya çıktığından dert yanmışlardı. Baskı ve yoksulluk bir noktada patlama yapacaktı ve yaptı. Şimdi bu gelişmeleri Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) tahvil etmek doğru olmadığı gibi, Kırgızistan'daki gelişmelerin hangi ülkeyi nasıl etkileyeceğini de kestirmek güç görünüyor. Ancak, Çin sınırındaki bu gelişmelerin dev ülke halkının da uyanmasına vesile olabileceği ihtimalini de dikkate almak gerekiyor.
Ana muhalefet TÜSİAD Kırgıztistan'dan Özbek ve Kırgızların fitilini çektiği halkın isyan hareketine henüz doğru dürüst bir isim konmaması başka bir muamma, ancak diğer Orta Asya Cumhuriyetleri'ni etkilemesinin an meselesi olduğu bir dönemde, eylem yapanların ve iktidarı terk edenlerin Rusya ile Amerika arasında zik zak çizmesinden Türkiye'nin bir ders çıkarması icap etmez mi? Kıvılcımın sıçrayacağı yorumları yapılan hiçbir ülkede ise ciddi bir muhalefet ve demokrasi yolunda adım atacak lider yok. Tıpkı Kırgızistan'da olduğu gibi iktidar heveslileri arasında da miras ve otorite kavgası çıkacak gibi görünüyor. Kardeş Türkiye'ye bu anlamda nasıl bir misyon düşüyor? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı arasındaki polemik farklı bir noktaya doğru gidiyor. Sabancı'nın, ekonomi politikalarına yönelik eleştirileri ve yaklaşımlarını çoktan terk edip tüm alanlarda hükümete karşı muhalefet görevi üstlenmesi sorunun asıl nedenini oluşturuyor. TÜSİAD'ın ürettiği politikalar ve eleştiri söylemleri ise ne hükümet nezdinde ne de kamuoyunda çok fazla dikkate alınmıyor. Zira, hükümetin tespit ettiği ve halkın yaşadığı problemlerle, TÜSİAD'ın ortaya koydukları paralel değil. Diğer yandan kamuoyunun sosyal problemlerine beklediği çözümler için hükümetin stratejileriyle TÜSİAD'ın önerileri de hiç örtüşmüyor. Durum böyle olunca TÜSİAD eski TÜSİAD'lığını yapamıyor. Hükümet kendine yapılan eleştirilerden rahatsız oluyor. Ve iş çözüm üretmek, karşılıklı fikir alışverişi yapmak yerine polemiğe dönüşüyor. TÜSİAD ana muhalefet görevini üstlenmeye, her alanda kendilerine göre yanlış olan konularda eleştiri yapmayı sürdürdükçe, hükümetTÜSİAD polemiği devam edecek gibi görünüyor.
Doğalgaz yeni mecra Bugün itibarıyla dünyada 3.5 milyon doğalgazlı araç yollarda geziyor. Isınmada ve elektrik üretiminde kullanılan doğalgazın, motorlu araçlar için petrol alternatifi yakıtlar arasında da yıldızı giderek parlıyor. Türkiye'de sadece bin araçta Sıkılaştırılmış Doğal Gaz (SDG/CNG) kullanılıyor. SDG ile Sıvılaştırılmış Doğal Gazı (LPG) karıştırmamak gerekir. Zira aralarında maliyet, ulaşım ve Türkiye'de temin anlamında ciddi farklılıklar bulunuyor. Büyük miktarlarda petrol ve doğalgaz ithal eden Türkiye'nin bu alandaki pozisyonunu ortaya koyan bin araçtan hareketle ilgili makamların konuya el atması zaruriydi. Taksilerde can kayıplarıyla gündeme gelen LPG'li araçlar yerine SDG araçların çoğalması gerekiyor. İki ay önce Global Enerji Dergisi'nde bu konuyu etraflıca ele aldık ve sorduk; Türkiye'de SDG'li araç sayısı neden az. Doğal gaz fazlalığı söz konusuyken neden araçlarda kullanılmıyor. Ayrıca, Türkiye'de 250 bin aracın doğalgaz kullanması halinde yaklaşık 1 katrilyon 300 milyar TL tasarruf yapılacağı da biliniyor. Derken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, SDG'nin araçlarda kullanılmasını destekleyeceklerini, sektörün önünü görecek şekilde vergi düzenlemesi yapacakları açıklaması geldi. Demek ki aklın yolu birmiş.
|