Maç!
Ukrayna... Gürcistan... Kırgızistan... (Kazakistan mı demeliydik yoksa?) Birkaç bin kişi başkanlık sarayına yürüdü. İktidarlar devrildi. Birkaç bin kişi gerçekten... Fazla değil! Bu kadar kolay mıdır yani? Bu nasıl bir güçler dengesidir ki; ellerinde taştan sopadan başka bir şey olmayan "örgütsüz" "güruh", karşısında silahlı ve "örgütlü" güvenlik ağını alt edip; "despot" bir lideri alt edebiliyor? Herkes soruyor: Bu kadar kolay mıdır yani?
Evet... Kolaydır. Diktatörler ve despotların hepsi "kırık bacaklı" koltukların üstünde oturmaktadırlar çünkü. Birkaç bin kişinin, günü gelince koltuğun bir bacağına dokunması yeter de artar bile. Günü gelince; devrilir giderler. Arkasında var olduğu sanılan desteklerin tümünün "kağıttan kaplan" olduğu görülür kısa sürede. Saddam'ın da bu kadar kolay kaçıp gideceğini kimse düşünemiyordu. Ama.. Gitti... Ötekileri de gidecektir. Günü gelince... Birkaç bin kişinin "koltuğun kırık bacaklarından biri"ne dokunması yetip de artacaktır. Birkaç bin kişilik azınlık "güruh" lar bile; "halksız muktedir" lerden daha kudretlidir gerçekte. Oralarda "sağma" yla gelen "yağma" yla gider! Demokrasi onun için iyi bir şeydir. Buralarda, seçimle gelen seçimle gider. Ya da yoluna seçimle devam eder! Ve biz; topraklarından enerji sağılan o ülkelerin onca zenginliğine rağmen; o ülkelerden daha "zengin" izdir işte.
"Yıkılış"ın kolaylığına "hayret" ler etmeden; bütün o ülkeler halklarının; birkaç bin kişilik kalabalıklarla birkaç bin yıllık çarlıkları devirme geleneğinden geldiği de unutulmamalıdır bir de...
Bu yazı; elbette, Uzak Asya'da "demokrasicilik" oynayanlarla; başını dört nala Avrupa'ya çevirmiş kısrağın giderek "sahici" leşen demokrasi macerasını kıyaslamak için yazılmadı. Bugünkü maç için yazıldı. Demokratik "zengin"liğimiz; bugünkü ve çarşamba günkü maçtaki yegane kozumuz olacaktır! Çünkü biz; daha bu maça gelmeden "son derece" demokratik biçimde konuştuk her şeyi. Teknik direktörden futbol sistemine tartışılmadık bir şey kalmadı. "Kırık bacakları" sarıp sarmaladık yani... Bugün, hiçbir "antidemokratik" azınlığın sallayamayacağı bir çoğunluk egemenliğiyle çıkılacaktır maça. O çoğunluğun zaferini meşru kılacak "toplumsal" irade ise; kendi "anayurdu"nda gibi "minder"e çıkacağı "Almanya 2006" ya her ne olursa olsun gidebilme iradesidir. Bugün; "demokratik çoğunluk ittifak"ı; bu iradeyle maçı kazanacaktır. Sonra, gerekirse yine konuşuruz. Nasıl olsa, memlekette demokrasi var!
|