|
|
|
|
|
|
Türklerin iyi huylu kolesterolü düşük
Yapılan araştırmalar, Türk insanının kalp-damar hastalıklarına yatkın olduğunu gösteriyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri, iyi huylu kolesterolümüzün genelde düşük olması. Genlerimizden gelen bu özellik, ancak sağlıklı beslendiğimiz takdirde bir risk olmaktan çıkabiliyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Diyabet ve Metabolizma Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Taner Damcı, genetik özelliklerimizin beslenme ve hastalıklar üzerine etkisini anlattı...
* Diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar genlerimizde mi var? Diyabet (şeker hastalığı), obezite (aşırı şişmanlık) ve kardiyovasküler (kalp-damar) hastalıkların, toplumda çok sık görülmesinin nedeni insanlığın geçmişindedir. İnsanlık tarihi savaşlar ve açlıklarla doludur. Bu dönemlerde yaşamak için avantajlı olan genler, şişmanlık ve yağ depolama yeteneğine yol açan genlerdi. Çünkü o insanlar açlığa daha uzun süre dayandılar, günümüzde sağlıklı olarak kabul edilen zayıf insanlar ise o dönemde öldüler. Bu genler binlerce yılda birikerek günümüz insanının genetik yapısını oluşturdu. Ancak, günümüzde kötü, aşırı kalorili, rafine ve konsantre edilmiş gıdalarla beslenen insanlar, şişmanlık, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklara yakalanmaktadır. Ayrıca, geçmişi avcı toplayıcı daha sonra da tarımcı köylü olan insanlık, şehirde hareketsiz yaşamak zorunda kaldı. Bu da, yukarıdaki kronik hastalıklara zemin hazırladı ve hâlâ da hazırlıyor. Yani, şişmanlık, diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların en önemli sebebi, genlerimiz ve yaşadığımız çevre arasındaki uyumsuzluktur.
KALP RİSK ALTINDA
* Hastalıklara genetik olarak mı yatkınız? Bazı toplumlarda kardiyovasküler hastalıklar diğer toplumlara göre daha az görülür. Bunun iki ana sebebi vardır: Genetik özellikler ve beslenme şekli. Türkler kardiyovasküler hastalık sıklığı düşük toplumlardan değildir. Bunun önemli sebeplerinden biri, önemli negatif kardiyovasküler risk faktörlerinden biri olan iyi huylu kolesterol HDL'nin Türklerde düşük olmasıdır. Türk insanında yapılan iki önemli kardiyovasküler risk faktörleri taraması olan "TEKHARF" ve "Türk Kalp" çalışmalarında, Türklerde HDL düşük bulunmuştur. Bu, yalnızca Türkiye'de yaşayan Türklere özgü bir özellik değildir. Çünkü Almanya, San Fransisco ve Orta Asya'da yaşayan Türklerde de, o ülkede yaşayan yerli halka göre HDL düşük bulunmuştur. Ayrıca, yabancı ile evli Türklerde de HDL eşlerine göre düşüktür. Yani, HDL düşüklüğü çevresel değil, genetiktir. Bu nedenle, Türkler HDL düşüklüğü ve diğer kardiyovasküler risk faktörleri bakımından daha aktif tedavi edilmelidir. HDL dışında bilinen veya bilinmeyen kardiyovasküler risk faktörü olan moleküllerdeki genetik değişimler de insanların kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini etkilemektedir.
* Beslenme şeklinin şişmanlık, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklarla ilişkisi var mı? Beslenme şekli bugün artık kardiyovasküler hastalıklar için bir risk faktörü olarak kabul ediliyor. Bunun tersi de doğrudur, yani sağlıklı beslenme kardiyovasküler hastalıkları önler. Ayrıca, beslenme şekli diyabet gelişimini de etkilemektedir. Bugüne kadar kardiyovasküler hastalıkları, diyabeti ve kanser gelişimini önlediği gösterilmiş olan tek diyet şekli Akdeniz diyetidir. Diğer diyetlerin bilimsel dayanağı yoktur. Obezite (aşırı şişmanlık) estetik bir sorun değildir, ölümcül bir hastalıktır. Bu nedenle, tedavisi hekim yönetiminde yapılmalıdır. Obezite tedavisinde diyet sadece araçlardan biridir, asla tek tedavi değildir. Ne yazık ki, binlerce obez hasta bunun sadece diyetle tedavi edilebileceğini ileri süren kişiler tarafından sömürülüyor. Önemli olan, kiloların kaybedilmesi değil, ideal kilonun korunmasıdır. Bunun için yaşam biçiminin değiştirilerek genlerimize uygun hale getirilmesi gerekir. Akdeniz diyeti dengeli ve uyulması kolay bir diyettir. Ayrıca, Türk insanının damak zevkine yakındır. Ancak, ülkemizde Akdeniz bölgesinde bile Akdeniz diyeti yaygın olarak kullanılmamaktadır. Akdeniz diyetinde ana yağ kaynağı zeytinyağıdır, balık bol, kırmızı et azaltılmıştır, tatlılar yerine taze meyveler ve taze sebzeler yenir.
ÖNLEMEK MÜMKÜN!
* Diyabet ve kardiyovasküler hastalıkları önlemek mümkün mü? Hastalıkları tedavi etmek yerine ortaya çıkmalarını önlemek çok daha etkin, faydalı ve ekonomiktir. Modern tıbbın yaklaşımı, riskli insanları belirleyerek onları hastalık ve hastalığın sonuçları ortaya çıkmadan tedavi etmektir. Her toplumun genetik ve çevresel olarak eğilimli olduğu hastalıklar vardır. Türk insanı, genetik ve alışkanlıklara bağlı olarak şişmanlık, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklara yatkındır. Artık, diyabet ortaya çıkmadan veya kardiyovasküler hastalık belirmeden, yaşam biçimi ve uygun ilaçlarla bunların önlenmeleri mümkündür.
* Besinler hastalıkların tedavisinde kullanılabilir mi? Günümüzde bazı besinler hastalıkların tedavisinde veya önlenmesinde kullanılmaktadır. Bunlara "fonksiyonel gıdalar" denir. Örneğin, balık yağı gibi bazı yağ türleri kolesterolü düşürür. Ayrıca, yaygın olarak kullanılan gıdalara mineral ve vitamin gibi yararlı maddeler eklenerek, insanların sağlığı korunabilmektedir; tuzun iyotlanması ve ekmeğin D vitamini ile zenginleştirilmesi gibi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|