West Side Story İstanbul'da
Amerikan müzikal dünyasında bir dönüm noktası olan "West Side Story" (Batı Yakasının Hikayesi) yepyeni bir prodüksiyonla seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Bestelendiği 1957 yılından beri dünyanın her yerinde oynanan Bernstein'ın eşsiz müzikali, yepyeni bir kadro ile İstanbullu sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Orkestra şefi Elşad Bagirov, sahneye koyan Altan Günbay, koreograf Lars Rosager, koro şefi Yıldız Künutku. Batı Yakasının Hikayesi, zengin dansçı kadrosu, yepyeni bir yorumla sergilenişi ve çarpıcı koreografisiyle sezonun en ses getirecek prodüksiyonlarından biri olmaya aday. Eserin prömiyeri, cumartesi 15.30'da, gala salı 20.00'de AKM'de. Genel müzik direktörlüğü ve daimi şefliğini Gürer Aykal'ın yaptığı Borusan Filarmoni Orkestrası'nın konserinde ünlü piyanist Hüseyin Sermet İstanbullu müzikseverlere seslendi. Sermet, 9 Şubat Çarşamba günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde, 10 Şubat Perşembe günü de Lütfi Kırdar Konser Salonu'nda konser verdi. Programda, Hüseyin Sermet, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde M. Falla'nın "İspanya Bahçelerinde Geceler" isimli konçertosunu seslendirdi. Orkestra ayrıca R. Wagner'in "Die Meistersinger" ve A. Dvorak'ın "Senfoni No. 8 sol majör op. 88" isimli eserlerini sundu. Hüseyin Sermet, 1968 yılında "Olağanüstü Yetenekli Çocuklar" yasasından yararlanarak gittiği Paris Konservatuvarı'nda piyano, oda müziği, kontrpuan ve müzik analizi dallarından birincilik ile mezun oldu. Santander, Jaen, Lili Boulanger, Ettore Pozoli ve Ravel yarışmaları gibi birçok seçkin uluslararası yarışmada ödüller kazandı. Yorumculuğunun yanı sıra besteci kimliğiyle de tanınan Sermet'in "Rüya ve Kabus" adlı eserinin dünya prömiyeri Eylül 2001'de Tokyo Senfoni Orkestrası tarafından gerçekleştirildi.
BESTECİNİN TREN MERAKI Dvorak ile ilgili bir öyküyle devam edelim. Bu büyük bestecinin merakı da müzik tarihinin gariplikleri arasına katılabilir rahatça... 19. yüzyılın ünlü Bohemyalı bestecisi Anton Dvorak, trenlere ve trenle ilgili her şeye düşkünlüğü ile tanınıyordu. Prag'da bulunduğu yıllarda kentin en büyük tren istasyonu Franz Joseph garına gider, gişe memurlarından başlayarak hamallarla, hareket memurlarıyla, tren makinistleriyle konuşur, tarifeleri ezbere bilir, kalkış ve varışları denetlermiş. Konservatuvarda profesörken cebinden trenli saatini çıkarır, 11.20'de gelmesi gereken Brünn-Prag ekspresinin gelip gelmediğini sorması, katarın lokomotif sürücüsü Yaroslav Votruba'nın kendisine anlatacak bir şeyi olup olmadığını anlaması için öğrencilerinden birini yollarmış gara. Kızı Ottile ile nişanlı olan geleceğin değerli müzikçisi Joseph Suk, doğduğu şehri ziyaretten Prag'a dönünce, sorguya çeker Dvorak: "Nasıl geçti yolculuk?" Öğretmeni ve kayınpederinin merakını bildiğinden kendini hazırlayan Suk cevap verir: "Mükemmel... 2'yi 34 geçe tam zamanında Krekoviç'e geldik. 3'ü 18 geçe Benschau'ya ulaştık. Lokomotif su aldı. On dakika sonra kalktık... 6'ya 14 kala Prag'a vardık. Trenin numarası 10726 idi..." Dvorak parlar birden: "Tanrım şu deveye bakın, bilmiyor musun ki 10726 ancak lokomotifin fabrika numarası olabilir. Benschau katarının numarası 187'dir." Kızına dönüp devam eder: "Ve sen de böyle bir adamla evlenmek isitiyorsun ha?" New York Şehir Konservatuvarı yöneticiliğine getirilince merakının cennetine düşer Dvorak. Her akşam bir defa kentin en büyük garı Grand Central'a gidip dev lokomotifleri, yataklı vagonları, lokanta vagonlarını seyreder, lüks Chicago ekspresi kalkınca evine dönermiş. İşte bir bestecinin ilginç öyküsü.
|