|
|
|
|
|
|
Rumları tanıma zorunluluğumuz yok
Başbakan Erdoğan: 'Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımak konusunda
herhangi bir yükümlülük altına girmemiştir, BM şemsiyesi altında Ada'da adil ve kalıcı bir barışın zemini oluşturulursa, Türk tarafı asla çözüm için masaya oturmaktan kaçmayacaktır'' dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanımak konusunda herhangi bir yükümlülük altına girmediğini belirterek, BM şemsiyesi altında adada adil ve kalıcı bir barış zemini oluşturulması halinde Türk tarafının çözüm için masadan kaçmayacağını söyledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında, AB, Kıbrıs ve diğer dış politika konularına değindi. Irak'ta Anayasa hazırlanması ve yıl sonundaki seçimlerin ''daha farklı bir zeminde yapılacak olması''nın önemine işaret eden Erdoğan, ''Bu, Irak'ın geleceği açısından çok önemli olduğu kadar, yanı başımızdaki komşumuzun kazanmış olduğu haklar, bizi de olumlu istikamette etkileyecektir'' dedi.
Hazırlanacak anayasanın içeriğinin çok önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu Anayasa, özellikle Irak'ın toprak bütünlüğüne zemin oluşturmalıdır. Etnik gruplar, birbirleri üzerinde egemenlik sağlamamalıdır. Dini unsurlar, birbirleri üzerinde egemenlik sağlamamalıdır. Bir diğer taraftan Irak'ın tüm zenginliklerinin tüm Irak halkına ait olduğu anayasada tescil edilmelidir. Bu seçime gölge düşüren bazı girişimlerin, bir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde demokratik bir girişimle bertaraf edilmesini de bekliyoruz. Yani yapılacak seçimde halkın tamamının demokratik haklarını kullanabilmesi için seferber olmamız lazım. Bizim ve tüm demokratik ülkelerin bu konuda gayret etmesi ve kimsenin, herhangi bir etnik veya dini unsurun da 'biz seçime katılmıyoruz' durumunda kalmaması gerekir.''
Erdoğan, Irak halkının tümünün temsil edileceği demokratik yapının oluşmasını, barışın sağlanmasını ve mutlaka Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını savunduklarını belirtti.
'AB, DAİMİ GÜNDEM MADDESİ...'
AB'nin, hükümetin daimi gündem maddelerinden biri olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği konusunun kendileri için dış politikada herhangi bir konu olmadığını vurguladı. AB'nin, tam üyelik için tam bir irade ile hazırlığını yaptıkları temel konu olduğuna işaret eden Erdoğan, bugüne kadar özellikle Meclis çatısı altında ortaya konulan iradenin sağlamlığı ile gerçekleştirilen reformlara değindi; Parlamento'nun 2 yıl geceli gündüzlü çalışarak Anayasal ve yasal değişiklikler konusunda nasıl bir irade ortaya koyduğunun, gerek yurtta gerekse dünyada gayet iyi bilindiğini, gittikleri her ülkede bunun takdir edildiğini söyledi.
Bakanlar Kurulu'nun daimi gündem maddesi olarak bütün kurumların AB ile tam üyelik müzakerelerine değil, tam üyeliğe hazırlandığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''3 Ekim 2004 tarihinde müzakere süreci resmen başlamış olacaktır. 3 Kasım, 28 Mart ve 17 Ekim tarihleri nasıl tarihin kaydettiği günler olduysa, 3 Ekim tarihi de ülkemiz için yeni bir sayfanı açılacağı, dönüm noktası olacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmamalıdır. AB müzakere süreciyle ilgili beklentileri, yer yer yapılan uyarı ve eleştirileri kendi adıma bu konudaki güçlü arzuya bağlıyorum. Niye, demek ki halkımız bu konuda duyarlı, sivil toplum örgütleri bu konuda duyarlı, aynı heyecan ve duyarlılığın devamını istiyorlar. Bunu böyle anlıyorum, böyle bakıyorum, böyle değerlendiriyorum. Eleştiriler, uyarılar zaman zaman maksadı aşan boyutlara varsa da bu konudaki irademizde bir zayıflama olmayacaktır.''
Analiz yapan, yorumcu bilim adamlarının spekülasyonlara itibar etmek yerine, Türkiye'nin imkanlarını, zenginliklerini, değerlerini ve Avrupa Birliği'ne katacakları yönünde derinleşmelerini dileyen Erdoğan, bu sürece katkıda bulunmanın, toplumun tüm katmanlarının gayretleriyle anlam kazanacağını vurguladı.
Erdoğan, ''Zaman zaman şu ifadeyi hep kulandık; 'bundan sonraki süreç, hükümet ve devlet olarak bizim tamamıyla, olmazsa olmaz diye yürüttüğümüz bir süreç olmayacaktır'. Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, medya, toplum hep beraber el ele verecek ve bu süreci böyle çalıştıracak. Artık o ezeli özgüven sorununu aşalım da başkaları üzerinden kendimizi hırpalamayı, enerjimizi dağıtmayı bırakalım'' dedi.
''KAFA KARIŞIKLIĞI YARATILMAK İSTENİYOR''
Erdoğan, Kıbrıs ile ilgili bir süreç yaşandığına işaret ederek, ''Bu süreci, iktidara geldiğimiz günden bu yana başarıyla yönettiğimizi, çözümden yana ne kadar irade koyduğumuzu biliyorsunuz''diye konuştu. KKTC'de yapılan seçimlerin bir önceki döneme göre daha sağlam bir hükümet yapısı ortaya çıkardığını, yapılacak bir koalisyonla birlikte artık her an risk taşıyan bir hükümet yapısı olmayacağını, daha sağlam bir yapının ortaya çıkacağını ifade eden Erdoğan, ''Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki kardeşlerimiz, bir önceki seçimden ve 24 Nisan referandumundan sonra bir kez daha çözümden yana irade sergilemiştir''görüşünü vurguladı.
Erdoğan, bir kez daha demokratik bir olgunlukla Kıbrıs Türk'ünün haklı davasını dünyaya duyuran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni, siyasetçileri ve halkını kutladı. Erdoğan, ''İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tercihleri, BM'lerden AB'ye kadar herkes tarafından hakkaniyetle bir kez daha değerlendirilecek ve KKTC'ye uygulanan izolasyon politikalarından artık vazgeçilecektir'' dedi. Kıbrıs ile ilgili bazı iç ve dış kaynaklı iddialarla kafa karışıklığı oluşturulmak istendiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye-AB ilişkilerini sürdüren resmi mekanizmalarda, bu türden sığ ve mesnetsiz iddiaların makes bulmadığını kaydetti. 17 Aralık'ta Brüksel'de açıklanan kararın, bu türden tartışmalara meydan vermeyecek bir netliğe sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, burada farklı arayışlar içinde olmanın yanlış olduğunu söyledi.
'ÇÖZÜMDE KARARLI BİR HÜKÜMET VAR'
''Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımak konusunda herhangi bir yükümlülük altına girmemiştir'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin Kıbrıs meselesinin çözümünün BM nezdinde adil ve kalıcı çözüme inandığını belirterek, uluslararası camianın bir an önce KKTC üzerinde uygulanan her türlü izolasyonunun bir an önce kaldırmaları yönünde adım atması gerektiğini, dün NATO zirvesinde görüştüğü devlet başkanları, başbakanlar ve dışişleri bakanlarına bunu ilettiklerini kaydetti.
Erdoğan, ''BM şemsiyesi altında adada adil ve kalcı barışın zemini oluşturulursa, Türk tarafı asla çözüm için masaya oturmaktan kaçmayacaktır. Çözüm için zaten masada olunması gereklidir'' diye konuştu.
KKTC ile ilgili, 25 aylık süreçte Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak hep ellerinden gelen desteği verdiklerini, vermeye devam ettiklerini ve edeceklerini belirten Erdoğan, ''Her zaman söylediğimiz gibi, KKTC'de yaşayan kardeşlerimizin davası, bizim davamızdır. Ama şunu da ifade etmeliyim ki onları problemlere, onları çözümsüzlük girdabı içine terk etmek, asla bizim kabul edebileceğimiz bir siyaset anlayışı değil. Bunu çözmekte de kararlı olan bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti var'' dedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|