|
|
|
|
Türkiye'de çok Meryem var
Hiç seks yapmadan evli kalmak çok nadir görülüyor olmalı... Amerika'da, 15 yılda ancak bir-iki tane vajinismus vakası gördüm. Zaten dünyada bununla ilgili kesin bir istatistik yok. Vajinusmus problemi yaşayan çiftlerin yüzde beş ile 17 arasında olduğu söylenir, ancak aileler için büyük bir tabu olduğundan bu konuda kesin bir istatistik çıkartılamıyor. Batı'da son derece az görünen bir olaydır, tıp kitaplarında bile kısa geçer. Ancak, Türkiye gibi seksin tabu olduğu ülkelerde bu sayı bir hayli fazla. Bu sorunla birlikte yaşayan ailelerin her ay birkaç tanesi kapımızı çalıyor. Çoğunun amaçları bu sorundan kurtulmak değil, çevre baskısı nedeniyle çocuk sahibi olabilmek. Psikoloji çok önemli, yapısal olarak bir sorun bulduğumuz hasta sayısı binde birdir, yani hemen hemen hiç yok gibi. Kimisi yatağa yatmaktan korkuyor, kimisi bacaklarını aralamaktan... Vajinismus; "ilişki sırasında vajinal kasların kasılması sonucu ilişkiye girememe" diye açıklanıyor ve bu durum "seks fobisi" olarak da adlandırılıyor.
Seks yapmayan aileler, bu şekilde mutlu olabiliyorlar mı? Tedavi için çaba göstermiyorlar mı? Bu sorunu yaşayanlar içinde bir grup var ki, onlar bu işi kendi kafasında çözmüş gibi. Tedavi için doktora gitmiyorlar. "Biz bu işi yapmıyoruz, yapmak da istemiyoruz. Ancak, çocuk istiyoruz" diyorlar. Seksi ve aşkı birbirinden ayırıyorlar. Sonuçta kendi kararları... Erkekten topladığımız spermleri laboratuvarda kadına verdiğimizde, birkaç denemenin bir tanesinde gebe kalıyor zaten.
ZORUNLU SEZARYEN Kızlık zarı hiç bozulmadan mı anne oluyorlar? "Kızlık zarınız etkilensin mi, etkilenmesin mi?" diye soruyoruz. Kızlık zarı pamuk ipliği gibi bir şey değildir, bir hayli elastiktir. Dokunduğun zaman yırtılabilecek bir şey değil. Zarı hiç etkilemeden tüp bebek operasyonu yapmamız mümkün oluyor. Ona göre aletler kullanıyoruz. Vajina kasılması bu kişilerde normal olmadığı için normal doğum yapmalarını bekleyemezsiniz. Doğum sezaryenle olduğu için kızlık zarı hiç bozulmadan anne oluyorlar.
Tedavi olmayı neden istemiyorlar? Birçoğu denemiş, ancak başaramamış oluyor. Bu durumda bize gelen hastalarımıza "Bu işi yapın" diye bir baskı uygulamıyoruz. Tedavi eden doktor yaklaşımlarına doymuş oluyorlar. Hatta, amaçları çocuk yapmaksa, bu sorunlarının konuşulmasını bile istemiyorlar. Bu işin tedavisini isteyenleri bir ekip tarafından tedavi ediyoruz, istemeyenleri de özel yöntemlerle çocuk sahibi yapıyoruz. Aileler "Bizi zorlamayın, sadece nasıl bebek sahibi olabiliriz, bunu konuşalım" diyorlar. Biz de o noktadan başlıyoruz. Bu şekilde, bir sürü bebeğimiz oldu. Bazı çiftler doğumdan sonra bu sorunlarını çözme konusunda çok daha cesaretli oluyor ve tedaviye ancak anne olduktan sonra karar veriyorlar. O zaman psikologlarımızla birlikte tedavi ediyoruz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|