| |
|
|
Maria Callas'ın piyanosu Kıraç Müzesi'nde...
Yiğit Okur'un romanı "Piyano"yu (Can Yayınları. 2003) bir solukta okudum. İspanyol soprano Elvira de Hidalgo'nun (1891-1980), Carl Ebert'in davetlisi olarak 1940'ların ortasında Ankara Operası'na beraberinde Steinway kuyruklu piyanosu ile gelmesi, romanın başlangıcını oluşturuyor. Hidalgo, İspanya'nın yetiştirdiği en ünlü sopranolardan (diğerleri Maria Barrientos, Maria Galvany, Josefina Huguet) biri. Romanın kahramanı mirasyedi Cevat, önce Hidalgo'yla ve o daha sonra Milano'ya gidince de piyano çevresinde bir dizi aşk yaşıyor. Yiğit Okur, müthiş akıcı bir üslupla 1945'ten yakın zamanlara getiriyor okuyanları. Bu romanın gerçek yaşamda var olan kahramanı ise Steinway piyano. Bütün zamanların gerçek "Diva"sı olan Maria Callas ( Kızlık adı Maria Anna Sofia Cecilia Kalogeropoulos), bu piyanoyu, kendisine Atina Konservatuarı'nda öğretmenlik eden Hidalgo'ya vermiş... New York doğumlu Callas'a da (1923-77) bu piyanoyu ailesi New York'ta almış, Atina'ya getirmişler. Hidalgo Türkiye'den ayrılınca da, piyano geçen yıl vefat eden avukat Mordo Dinar'ın eline geçmiş sonunda. Dinar'ın ölümünden sonra ise İspanya'da yaşayan kızı bu piyanoyu, Suna-İnan Kıraç çiftine hediye etmiş. Suna Kıraç'ın 4 Haziran'daki doğum gününde Tepebaşı'nda açılacak olan "Kıraç Müzesi"nde, bir zamanlar Maria Callas'ın olan bu piyano da bulunacak. Yiğit Okur'un romanını okurken, ben de Ankara-İstanbul arasında ve zaman tünelinde gidip gidip geldim.
|