Volkswagen Doğuş Finans, farklı markalara da oto kredisi vermek konusunda Almanlar'ı ikna ettiği günden bu yana, tam 421 milyon Euro'luk otomobil kredisi kullandırdı. vdf Yönetim Kurulu Üyesi Aclan Acar, "Bu yıl hedef 600 milyon Euro" diyor.
Sistemi yıllar önce kuran Almanlar. Tam 28 ülkede başarıyla uygulayan da Almanlar! Ama gelin görün ki, bu sisteme en çarpıcı ve en kulağa ters gelecek yeniliği yapan ve bunu Almanlar'a kabul ettiren Türkler! Volkswagen'in otomobil kredisi veren finansman şirketinden ve onun Türkiye'de ortağı Doğuş Grubu'yla birlikte kurulan Volkswagen Doğuş Tüketici Finansman şirketinden söz ediyorum. Doğuş Grubu'nun lideri Ferit Şahenk ve ekip arkadaşları öyle ilginç bir projeye imza atmışlar ki Almanlar'ı da şaşırtmışlar. Hikaye şu. Doğuş Grubu, Türkiye'de Volkswagen çatısı altındaki otomobillerin yıllardır temsilciliğini yürütüyor. 1999 yılında, Almanlar'ın uygulamakta olduğu finans şirketini Türkiye'ye de taşıyarak, Volkswagen markalı otomobillerin kredilendirilmesi amaçlanmış. Yüzde 50.1'i Almanlar'a, yüzde 49.9'u da Doğuş'a ait olan vdf kurulmuş. Ancak Türkiye hiçbir ülkeye benzemiyor. Otomobil satışları bir yıl patlıyor, bir yıl yaşanan krizle dipleri boyluyor. Doğuş Grubu bakmış olmayacak. Şirketi karlı hale getirmek için başka otomobil markalarına da kredi verme planı yapmış ve sadece kendi otomobillerine kredi veren Almanlar'ın kapısını çalmış. vdf Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğuş'un tepe yöneticilerinden Aclan Acar, Almanlar'ın nasıl ikna edildiğini ve otomobil kredisiyle başlayan, ancak bir biri ardına eklenen yeni projeler ve şirketlerle holdingleşmeye kadar giden vdf'nin hikayesini anlattı...
* Doğuş'un bankacılık tecrübesinden yararlanarak böyle bir şirketi tek başına da kurabilirdiniz. Otomobil finansman şirketinde neden Almanlar'la ortak oldunuz? Kurardık tabii. Ama bizim grup olarak dikkat ettiğimiz bir konu var. Keşfedilmiş şeyleri yeni baştan keşfetmenin alemi yok. Birisi sizden daha iyi yapmışsa, o işi ve sizin o piyasada ortağınızsa ortaklık neden olmasın ki... Bu bize hız kazandırdı. İkincisi de finansman konusu. Bugün bir otomobil kredisi verebilmek için sizin de fonlama yapmanız lazım. Tabii işin içinde Volkswagen ismi olunca, fonlama dünya çapında çok daha düşük faizlerle oluyor. Biz de fonlama yaparken Türkiye'den piyasaya en güvenilir şirketlerden biri olarak çıkıyoruz ama önümüzde bir Türkiye riski var. Biz bu riski ödemek durumunda kalıyoruz. Oysa Volkswagen Almanya riskiyle çıkıyor ve en aşağı bir iki puan daha düşük oranlar geliyor. Biz de böylece daha doğru fiyattan müşteriye kredi sunabiliyoruz.
* Siz şirketi kurduğunuz dönemde Türkiye'de de krizler patlak vermişti. Hatırlıyorum otomobilin çok satıldığı günlerdi ve bankaların otoparkı kredi borcunu ödeyemeyenlerden geri alınan otomobillerle doluydu. Siz nasıl etkilendiniz? Amacımız Türkiye'de otomobil kredisi veren bir ihtisas kuruluşu olmaktı. Tam şirketi yapılandırıyorduk ki 2000 sonlarına doğru kriz patladı. Ne yapacağımızı çok tartıştık. Sorunlu kredimiz yoktu ama şirketin açık pozisyonu, dövizli borçlanmaları vardı ve şirketin üzerine de büyük bir kur farkı yükü gelmişti. Sonuç olarak 80 milyon Euro'luk bir büyüklüğe ulaşmıştık. Allah'tan ortağımız da bu konularda çok tecrübeliydi. Dünyanın 28 ülkesinde faaliyetteler ne de olsa. Panik yapmadılar. Biz de yapmadık. Bir geçiş programı uyguladık ve şirket para kazanır hale geldi.
* Bu şirketi kurarken anlıyorum ki amacınız Doğuş'un Türkiye'de temsilciliğini yürüttüğü Volkswagen çatısı altındaki otomobillere kredi vermekti. Ama pek de öyle olmamış... Başta evet öyle bir mekanizmaydı. Ama şirketin karlı olabilmesi için yılda en az 10 bin tane sözleşme yapması gerekiyordu. Ekonomi daralınca ve otomobil satışları azalınca biz yılda o kadar çok sözleşme yapamaz hale geldik. Çünkü sadece grup markalarına kredi veriyorduk. Alman ortağımızla konuştuk, başka markalara da kredi verelim dedik. Neticede bir finans şirketiyiz ve Türkiye'deki pazarın da hali böyle, bazen krizler oluyor, bazen pazar çok hızlı büyüyor...
HOLDİNGLEŞİP BÜYÜDÜK
* Peki Almanlar'ı ikna etmek zor olmadı mı? Sonuç olarak bu sistemin kurucusu onlar. Ama şimdiye kadar başka hiçbir markaya kredi vermemişler... İkna etmek zordu. Aslında hala da bu Almanlar'a tuhaf geliyor. Geçenlerde yönetim kurulu toplantısını Almanya'da Volkswagen'in merkezinde yapıyorduk. Konuşmamda diğer markaların ismi geçmeye başlayınca, yönetim kurulu başkanımız 'Bak...bina sallanıyor. Sinirlendi... Hissediyorsun değil mi " diye espri yaptı. Çok tuhaf gelebiliyor tabii düşününce... Ben kendilerine şu örneği veriyorum. Garanti Bankası bizim bankamız. Biz burada, örneğin inşaatını Doğuş İnşaat'a yaptırmamış olan bir müşteriye 'hayır size kredi vermeyiz' diyor muyuz? Demiyoruz. O bir finans kuruluşu. Markayla finans kuruluşunu karıştırmamak lazım ve biz bence başarılı da olduk.
* Geçen yıl holdingleştiniz. Bunun sebebi nedir? Çok büyüdünüz de ondan mı? vdf'nin altına başka iş kolları da ilave etmeye başlamıştık. Holding çatısı altında olunca işimiz kolaylaştı. Biz otomobil kredisi vermek üzere kurulduk belki ama geçen yıl buraya filo satışlarını da ekledik. Yani artık biz şirketlere şu hizmeti de sunmaya başladık. Genel müdürden başlayarak bütün yöneticilerin ve çalışanların otomobillerini (hangi marka olursa olsun) biz önce satın alıyoruz ve o şirkete kiralıyoruz. Ama bu arada bütün tamir, bakım, servisle de biz sorumlu oluyoruz. Kışın zincir takma işiyle bile biz uğraşıyoruz. Sonra vadesi dolunca bu otomobilleri geri alıyoruz ve ikinci elde satıyoruz. İşte bunu yapmaya başlayınca bir şirket daha kurduk. Bu da Doğuş Oto Değerleme (DOD). Filolardan gelen araçları her türlü bakımını yaptıktan sonra bireysel pazarda satıyoruz. Bir de Auto Credit adını verdiğimiz çok esnek bir kredi türümüz var.