| |
|
|
Basın polemiklerini bitirmek için bir yöntem
Bizim gazetecilik mesleğinin büyüklerinden söz edilince aklıma önce Ahmet Mithat Efendi'nin (1844-1912) adı gelir. Yaşamı, çalışkanlığı ve üretkenliği ile ve hatta şair Fıtnat Hanım'la yaşayamadığı aşkı ile beni hep etkilemiştir. Yıllar önce Us kardeşlerin Vakit gazetesinde yayınlanan mektuplarında, Fıtnat Hanım'la bir bohçacı aracılığıyla yazıştığını ve ona "Ihlamur'da buluşalım" diye haber gönderdiğini okumuştum. Bu mektubu alan Fıtnat Hanım, cevabi mektubunda "Neden Ihlamur'da" diye sorar. Ahmet Mithat Efendi de, "Ihlamur"un başındaki "Ih"ı çıkartıp, "Lamur (Lamour) Fransızca'da aşk anlamına gelir" diye cevap yazar. Neticede buluşamazlar ama, bu bile hoş değil mi? Selis Kitaplar'dan, Tahsin Yıldırım'ın yayına hazırladığı Abdülhak Şinasi Hisar'ın (1887-1963) "Geçmiş Zaman Edipleri" çıktı geçenlerde. Bu kitaptaki insan öykülerini okurken ise Hisar'ın edebiyatçı kişiliğinden kaynaklanan farklı bir lezzet alıyorsunuz. Onun "Fahim Bey ve Biz"i, "Boğaziçi Yalıları", "Yahya Kemal'e Veda"sı, benim unutamadığım eserlerindendir. Kitapta Ahmet Mithat Efendi'ye de rastlayınca bir solukta okudum. Bugünün basın polemiklerinin benzerlerini Ahmet Mithat meslektaşları ile de yaşamış. Ama o bazı polemiklerin sonunu farklı getirmiş. Hisar'dan aktararak bir örnek vereyim: - Kemal Paşazade Sait Bey'in de onu (Ahmet Mithat'ı) istihfaf edenler (Hafife alanlar) arasında olduğu malumdur. Meşhur bir münakaşaları, Bab-ı Ali Caddesi'ndeki bir mudarebe ile hitam bulmuştu. Belki fikri bir bir münakaşayı bir döğüşle fasl etmek zevkini Bab-ı Ali Mahallesine aşılamış olan bu örnektir. Ahmet Mithat Efendi münakaşanın çıkmaz bir sokağa saplandığını görmüş ve bu Gordien düğümünü kesmekten başka çare olmadığına hükmetmiş.. Etrafındakilere, "Ben bu işi başka türlü hall edeceğim" demiş ve Bab-ı Ali Caddesi'nde Sait Bey'e rast geldiği bir gün ona bastonu ile vurarak ertesi gün de "Lastik Said'e Dayak" ünvanlı bir makalesinde bununla övünmüştür. Böyle şeyler anlatmış Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Mithat Efendi hakkında. Herhalde o zaman gazetelerin tiraj sorunu şimdikinden daha şiddetli olmalı ki, mesela "Bir gün Sirkeci civarında müşteri bekleyen bir arabacı gazete okuyormuş. Bunu gören Ahmet Mithat Efendi'nin fahr ve sevincinden gözleri yaşarmış: 'Şükür ki bu günleri de gördük! Millet o kadar okumaya alıştı ki işte bir arabacı bile gazete okuyor' demiş" Tercüman-ı Hakikat gazetesini evinde kadın erkek bütün ailesinin yardımı ile hazırlar, gazetenin kağıtlarını kardeşi Cevdet Efendi sırtında Galata'dan İstanbul'daki Ermeni matbaasına sırtında taşırmış. Bu gazetenin makalelerini, fıkralarını, tefrika edilen romanını kendisi yazarmış. Sayısını bilmediği kitaplarını üst üste koyup, "Boyumca kitap yazdım" diye övünürmüş. Onun "Hasan Fellah" ve "Hüseyin Mellah" gibi zamanında çok popüler olan romanlarını ben de okumuştum. Lastik Sait Bey ile polemiğini bitirme yöntemini onaylamasam bile, Ahmet Mithat Efendi'yi rahmetle anıyorum.
|