kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mümkün olmayan bir aşkın filmi
Mümkün olmayan bir aşkın filmi
NURGÜL YEŞİLÇAY: Bazı mankenler de playboy'lara eğreti gelinlik yapmıyor mu?
METİN AKPINAR: Bu film kimsenin yapmadığğını yapan Atıf Abi'ye yakışşmışştır
ATIF YILMAZ: 'Selvi Boylum Al Yazmalım' gibi hem iyi hem ticari bir filmdir bu

Mümkün olmayan bir aşkın filmi

Böyle diyor 'Eğreti Gelin'in senaristi ve yönetmeni Atıf Yılmaz: Ne bir dönem filmi bu, ne de eğreti gelinlik kurumunu anlatıyor. Bir kadın ve erkeğin aşkı var sadece... Filmin yönetmeni ve iki oyuncusu toplandık, filmi izledik. Sıcağı sıcağına kafalarından geçenler, en samimi yorumlar, beklentiler... Hepsi burada!.

Çadır tiyatrolarının kurulduğu, mahalle mekteplerinde Kur'an-ı Kerim ağırlıklı ders verildiği 1930'lı yıllar... 18'ine yeni girmiş, aklı havada bir oğlan (Onur Ünsal)... Sözlüsü var, evlenmek üzere ama annesinin (Müjde Ar) deyimiyle hâlâ bez bebekle oynamakta! Evliliği oyun gibi görmekte... "Bunun çaresi belli; eğreti gelin" der eve gelen çöpçatan bohçacı (Füsun Demirel). "Biraz kesenin ağzını açarsanız, olur..." Adres bellidir; hapisteki belalısını bekleyen Kostak Emine! (Nurgül Yeşilçay) Sevdiği adamı beklemekten yanadır Emine ama parasızdır, yokluk içindedir; üstelik kız kardeşini okutmanın peşindedir. Çaresiz kabul eder ama "Bir şartla" der: Oğlanın koynuna girmem...

***

İşte, Türk sinemasında hep 'yeni'ye imza atmış bir Atıf Yılmaz filmi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde var olan, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra da bir süre devam eden 'eğreti gelinlik' kurumunu filmine konu eden Yılmaz; 18 Şubat'ta gösterime girecek filmini ilk kez izlettirdi. Boşuna ona, 'devrimci yönetmen' demiyorlar anlayacağınız! Eğreti gelin Nurgül Yeşilçay, çadır tiyatrosunun sahibi Metin Akpınar, yönetmen Atıf Yılmaz ve bendeniz; Nurgül'ün üç katlı ahşap evinin teras katındaki koltuğa dizildik sıra sıra... Önümüzde Metin Akpınar'ın getirdiği mezeler, bizzat kendisinin tek başına devirdiği bir şişe viski... Fonda Sezen Aksu'nun Atıf Yılmaz'ın ricası üzerine film için bestelediği ve söylediği, iç titreten bir şarkı:
"Ödünç geldim emanetsin elimde
Yasak döşeklere ömrün serilir
Ali derim, dünya döner dilimde
Çocuk uyur, er uyanır koynumda
Duyulsun ki ibret olsun aşkımız
Eğretiyim, bana yer yok düğünümde
Kırk düğüne bedel bir günahımız..."
Öylesine insanın tüylerini diken diken eden bir müzik ki, tarifi imkansız... Filmi izlerken yorumlar, konuşmalar eksik olmuyor zaten. Hemen soruyorum Atıf Yılmaz'a, bu iş nasıl oldu diye. "Sezen benim çok yakın arkadaşımdır. 'Film için bir şarkı yapsana' dediğim zaman Barış Pirhasan'ın yazdığı bu şiiri yolladım. 'Keşke filmin müziklerini de ben yapsaydım' dedi. 'E artık o kadarına utandım' dedim ben de. Para filan da almadı, hatırım için yaptı. Fon müzikleri Atilla Özdemiroğlu'nun..." Film Çalıkuşu'nu hatırlattı bana; Kostak Emine'nin başındaki örtüsü, kıyafetleri, tepkisiz duruşu, bakışı da Çalıkuşu'nun Feride'sini. Duru, sakin, insanı yormayan, hengamesi olmayan bir film bu. Kamera hareketleri, 'ekşın' falan da yok zaten; sadece yoğun, kopkoyu bir duygu seli geçiyor filmden size. Eğreti gelinin bakışlarının, çaresizliğinin, yaşadığı aşkın etkisinde kalıyorsunuz... Ayaklarını altına toplamış, pür dikkat kendini izliyor Nurgül, filmi ilk izleyişi de değil üstelik...
- Kendini izlerken ne hissediyorsun, nasıl bir duygu geçiyor şu anda sana?
"Ben normal seyirci gibi izleyemiyorum ki filmimi. Devamlı 'ah burada şunu yapsaydım, burada bunu yapsaydım' diye dövünüyorum. O yüzden bizde hiç bir zaman yüzde yüz memnuniyet olmuyor"
diyor. Atıf Yılmaz giriyor söze: Olmamasında da fayda var zaten. Mükemmel oldu dersen, ayvayı yersin! Ustalardan öğütlerin serpiştirildiği bir seans bu! İzlemeye devam ediyoruz...

***

"Gelinliğin gelip geçici olsun" diyerek masaya oturtulur eğreti gelin. Fakat oğlan asidir; istemez kızı, kaçar durur. 'Eh be yeter, çocuk oyuncağı mı bu' diyerek yatağa atar oğlanı Kostak Emine ve 'işi' öğretir. O sakin, heyecansız kadın gitmiştir, yerine hayvansı duygularla hereket eden, öfkeli bir kadın gelmiştir. Kapıdan kendilerini dinleyen oğlanın annesi de bu öfkeden nasibini alır. Aralarında hiç hesap edilmeyen ve olmaması gereken bir aşk başlamıştır. Tam burada, Metin Akpınar araya girip espriyi patlatıyor: Kostak Emine'yle Nurgül'ü karıştırmışsın burada be... Biz film izlerken 'evin beyi' Cem Özer de nohut, pilav ve turşudan oluşan menüyü hazır ediyor. Film bitip de yemek masasına oturduğumuzda soruyorum 'cesur' bulduğum sevişme ve öpüşme sahnelerini... Zira önümüzdeki günlerde çok konuşulacak ama Metin Akpınar çıkışıyor:
- Sen de medyatik sorular sormaya başladın!
Sonra Atıf Yılmaz savunmaya geçiyor:
- Yok ya, ne var ki cesur sahne?
Tekrar Metin Akpınar:
- Bence Atıf Abi çok edepli davranmış!
Herkes gülmeye başlayınca soru da arada kaynadı tabii! Nurgül başka bir noktaya dikkat çekiyor:
- Ben kadının gel-gitlerini çok sevdim. Bir tarafta hapisteki sevgilisi Hasan, bir tarafta çocuk... Hasan güvenebileceği, kendi sınıfından biri. Çocukla ise sınıfsal olarak farklılar, yaş farkı var ama bütün bunları aşıyor! Saf, temiz bir şey yaşadığı... Hasan'a sarılma sahnesini ilk izlediğimde ağlamıştım. Yani bu gel-gitler güzel çıkmış filmde. Ve bazen kızın çok haksız olduğunu düşündüm. Hasan'a karşı ayıp etti ya! Aldatmayacaktı...
(Kahkahalar patlıyor)
Atıf Yılmaz, diyor ki:
- Gerçek bir dram kişisi Kostak Emine. Çünkü insan olduğunu, birey olduğunu, kendi isteklerinin de olabileceğini farkediyor...
'İşte Atıf Bey' diyorum, 'Burada da bir başkaldırı var. Yine feministliğinizi göstermişsiniz!' Malum, Atıf Yılmaz'ın kamerası hep kadınların yanındadır, hep kadın sorunlarını çeker, onların tarafından bakar olaylara... Türk sinemasının feminist yönetmeni diye boşa adını çıkarmamışlar!
Ekliyor:
- Zaten bu film kadınları çok yakalayacak. Tarihi bir film değil bu, tersine bu dönemin filmi! Bir kadın ve bir erkek var; aşk hikayesi... Ve mümkün olmayan bir aşk hikayesi... Birleşmeleri mümkün değil...


***

Filmde de göreceksiniz, eğreti gelinlerin kuralları var! Eğreti gelinler hamile kalmazlar, aşık olmazlar ve - usta olarak kabul ediliyorlar- çıraklarıyla evlenemezler. Görevleri bitince duygusal hiçbir şey yaşamadan çıkıp giderler. Filmde beklenenler olmuyor tabii, oğlan aşık olduğu eğreti gelininin gitmesini istemiyor. Ne mi oluyor? Filmin sonunu yazacak değilim herhalde! Tesadüf eseri dayısının eğreti gelinini öğrenen Şükran Kozalı'nın yazdığı 'Müziksiz Kadınlar' kitabından almış fikri Atıf Yılmaz. Ama hepsi bu... Sonuçta bir aşk hikâyesi izleyeceksiniz ama konu farklı, detaylar mükemmel. Yılların Atıf Yılmaz'ı genç kuşak sinemacıların arasına düşecek film vizyona girdiğinde. Onların arasında nasıl mı duracak? "Benim tahminim 1 milyon kişi... Bugün bizim izleyicimiz 16-23 yaş arasında. Bunların bir kısmı öğrenci, bir kısmı lümpen. Onların zevkini belirleyen de vurdulu- kırdılı, akide şekeri gibi filmler. Ümit ediyorum ki herkese bir cevap vardır filmin içinde" diyor Atıf Yılmaz.

ŞİRİN SEVER

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Oyunculuk eğitimi yok ama hırslı ve aşık
 Akıllı, titiz, merhametli
 Çılgın Tasarımlar
 Onlar kutsal bir görev yapıyor
 Couture kaybolmaması gereken bir ruhtur
 Hem Türkiye'ye hem de mankenlerimize bayıldı
 Şimdi de Alevi-Sünni sorunu hikâye ediliyor
 Seni affediyorum!
 Türkiye'nin ilk şarap sözlüğü
 İmzaya nazlanan ünlüler
 Çocuk özlemi mum yaktırdı
 Kapadokya'da Hint rüzgarı
 Ödül yok ama dekolte bol
 Usta kalemlerden İETT'nin yıldızları
 Halk ona hayran çünkü çok doğal
AYŞE ÖZYILMAZEL
Benim gibi kadına bu yapılır mı?
Aaa!!! Zuhal Olcay...
HAKAN & UTKU
Yağmur yağdı böyle oldu tespitleri
'Ocak ayı bitti, hâlâ...
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ
Anne-baba olmaya karar vermek
Evlenen her çiftin kısa...
AYŞE TÜTER
Mutfakta lezzet güneşi
Vişneli sarma
Soğan ve...
Sebepsiz kişilik değişimi beyin tümörünün habercisi olabilir
Sebepsiz kişilik değişimi beyin tümörünün habercisi olabilir
Sigara tüketimi, yüksek kolesterol ve hipertansiyon gibi sebeplerle...
Anevrizma Rus ruletine benzer
Anevrizma Rus ruletine benzer
* Anevrizma tam olarak ne anlama geliyor?
Beyin...
Gülben'e aile desteği
Gülben'e aile desteği
Kurban Bayramı'nda eşi Mustafa Erdoğan'la Çin'e giden Gülben...
Osmanlı izleri İstanbul gecelerinde
Osmanlı izleri İstanbul gecelerinde
İstanbul eğlence hayatına damgasını vuran birçok mekan, müşteri...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.