Bizim genel bir hastalığımız var. Geçmişi çok çabuk unutuyoruz. O yüzden kısa bir hafıza tazelemesi yapalım. 2000 yılının ekim ayında Etibank'a el konulduktan sonra, Bilgin Grubu'na ait tüm şirketler de kredibilitesini kaybetti. Ve kendi imkanlarıyla basın yayın faaliyetini sürdüremez noktaya geldi. Bu çıkmazdan kurtulabilmek amacıyla kısa bir süre önce Sabah'a ortak olan Ciner Grubu, finansal destekte bulundu. Ancak grubun mali sorunlarının büyüklüğü nedeniyle Etibank'a el konulmasının birinci ayında yapılan anlaşmayla Dinç Bilgin kenara çekilirken, Çukurova Grubu yönetime geldi. 2 aylık Çukurova dönemi 2001 Ocak ayında bitti. Sabah'ın yönetimi üstü kapalı bir yöntemle Doğan Grubu'na geçti. Doğan, Dinç Bilgin'i nasıl ikna etmişti. Burası çok önemli. Daha önce de yazmıştım. Aydın Doğan, Dinç Bilgin'e şu soruyu soruyor: Karamehmet, senin Etibank'tan kaynaklanan tüm borçlarına kefil olmuyor. Ancak ben kefil olacağım. Tek şartım var. Grubun yönetimi bana geçecek. Sen benim profesyonel yöneticim olacaksın. Sabah yerine Yeni Sabah kuracağız. atv'yi silecek ve yeni bir kanal yaratacağız." Bu vaat üzerine çaresiz kaldığını belirten Bilgin ile Doğan yeni bir ittifak kurdu. Sabah ve atv tüm 2001 yılı boyunca Doğan'ın fiili yönetimi altında kaldı. Bu arada Dinç Bilgin hapse girdi. 2002'nin Şubat ayında TMSF ile Bilgin arasındaborç tecil protokolü yapıldı. Bu protokolde Etibank'a borçlu olsun olmasın Bilgin Grubu'nun tüm şirketleri (Örneğin Sabah Yayıncılık) Etibank'tan kaynaklandığı söylenen zarara müteselsil kefil yapıldı. Yani Etibank'a tek kuruş kredi borcu olmayan Sabah bir anda yaklaşık 700 milyon dolar olarak açıklanan borcun borçlusu oluverdi. Ne var ki, yapılan protokole göre Doğan Grubu ve şahsen Aydın Doğan da borca kefil olacaktı. Ancak bu söz yerine getirilmedi. TMSF anlaşmayı bozdu ve Bilgin Grubu'nun tüm şirketlerine borçlarını tahsil etmek için ödeme emri tebliğ edildi. Bu, Sabah için idam fermanıydı. Dağıtım şirketi de tasfiye edilmişti ve Sabah, Doğan Grubu tarafından dağıtılıyordu. Aynı dönemde yine Doğan'ın maddi teşvikiyle Vatan kuruluyor ve Sabah'ın ana omurgası oraya taşınıyordu. Sabah ve atv'nin idam fermanı verilmiş ve sehba kurulmuştu. İşte bu yok olma ve yok edilme operasyonu sırasında Merkez Grubu devreye girdi. TMSF ile masaya oturdu. İki öneri getirdi: "Ya bu grubu bana sat, ya da burayı beraber yaşatalım." Doğan Grubu'nun ısrarla kamuoyunu yanıltmaya çalışmasının ve 2001 yılının "Sabah'ı öldürelim" tavrını gösterenlerin aksine öneri, "Sabah'ı ve atv'yi yaşatalım" şeklindeydi. Bu çerçevede TMSF ile bir lisans sözleşmesi imzalandı. Bu lisans sözleşmesinin tüm koşulları da TMSF tarafından belirlendi.