|
|
|
|
|
|
Ateş altında rehine avı
Irak giderek daha küçük parçalara bölünen bir puzzle'a benziyor. 30 Ocak'ta yapılacak seçim için şimdiden 80 civarında parti var. Ülkede hemen herkes irili ufaklı ittifaklarla gruplar oluşturup savaşıyor. Grupların başarısı intihar eylemleri ve esir alınan Batılı rehinelerin fidyeleriyle ölçülüyor.
Üç parçalı bilmece
Irak'ta seçimlere bir ay kaldı ancak Kürtler, Şiiler ve Sünniler arasındaki gerilimin giderek artması iç savaş havası yaratıyor. Önemli olan kimin kazanacağı değil, kimin kaybedeceği.
Irak'ta Saddam Hüseyin heykellerinin yerle bir olmasından bir buçuk yıl sonra işgal altındaki Irak giderek daha küçük parçalara ayrılan bir puzzle'a benziyor. Bu devasa bulmacanın üç büyük parçası var; Şiiler, Sünniler ve Kürtler... Ancak bu üç büyük parçaya etnik renkleri, ittifakları ve coğrafyayı da eklediğinizde neredeyse sonsuz sayıda bileşim ortaya çıkıyor. Irak şimdi 30 Ocak'ta yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Ancak seçimler kazananı değil, kaybedeni belirleyecek. Ve kaybedenler de büyük bir ihtimalle seksen yıldan beri Irak'ta hüküm süren Sünniler olacak. İşte bütün dünyanın "iç savaş" kokusu aldığı gerilim de bu noktada başlıyor. Yakın zamana kadar ayak direyen Sünnilerin bir bölümünün katılacaklarını açıklamasıyla birlikte en az 80 parti seçimlerde yarışacak. Sünnilerin ileri gelenlerinden eski Dışişleri Bakanı Adnan Paçacı'nın partisi Bağımsız Demokratik Topluluk'la seçimlere katılacağını açıklaması aslında kimseyi rahatlatmadı.Geçici hükümetin geçen ay Ürdün'de "direnişçi" gruplarla masaya oturmayı kabul etmesi de etkili olmadı. Asıl amaç Tevhid ve Cihad gibi radikal ve gözü kara Sünni örgütleri yalıtmaktı. Allavi hükümetinin bir yandan masaya otururken öbür yandan Sünnilerin "kurmay heyeti" sayılan Alimler Heyeti'nin önde gelen liderlerinden birini tutuklaması da tipik bir havuç ve sopa politikasıydı. Ancak Sünniler de azınlıkta olmalarına rağmen kendileri olmadan kurulacak bir iktidarı nasıl kan ve ateşe boğabileceklerini gösterdiler. Sadece Sünniler değil, hemen her grup, özellikle de Ayetullah Ali Sistani'nin kontrolündeki Şiiler seçim için fazlasıyla gergin. Seçimlerin "ertelenmesi" bile Şiilerin ayaklanmasına ve sınırları belirsiz bir iç savaşın patlamasına yol açabilir. Kuzey Irak'ta yaşayan bir milyon 800 bin Kürt'ün kanlarıyla imzaladığı "bağımsızlık referandumu" isteyen dilekçe, seçimlerin de aslında bir saatli bombadan farklı olmadığını gösteriyor. Kürtler Türkmenler'in yaşadığı bölgelere adam yığarken, yüzde 40'ı Şii olan Türkmenler konusunda Türkiye'nin hassasiyeti olası bir iç savaşın sınırlarını belirlemeyi güçleştiriyor. Geçici hükümet bir yandan seçimlerde mümkün olan en yüksek katılımı sağlamayı arzu ederken diğer yandan da Kürtlerin, Sünnilerin ya da Şiilerin hakimiyetinde olmayan bir iktidar düşlüyor. Seçimlere gidilirken irili ufaklı onlarca grup arasındaki siyasi çekişme intihar saldırıları, bombalar ve rehine eylemleriyle sürüp gidiyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|