|
|
|
|
|
Alışverişin başkenti
|
|
Moda dergilerinden fırlamışa benzeyen renkli sokaklarıyla Milano, alışveriş tutkunlarının uğrak noktası. Bvlgari'nin oteli de görülmeye değer.
Moda dünyasının ünlü markalarının başka sektörlerde yerini alması sıkça karşımıza çıkıyor. Son örneklerden biri mücevher dünyasının bilinen markası Bvlgari'nin Milano'daki oteli, Otel Bulgari. Çok merkezi otel, alışveriş caddelerine, ünlü Scala Tiyatrosu'na yürüyüş mesafesinde. Otele girişten itibaren her köşede birbirinden zevkli detaylar var. Koyu kahverengi perdeler, boydan boya camlar, kahverengi ve bej renkte koltukları, devamlı yanan şöminesi ile minimalist ve sempatik bir otel. Odalar çok büyük değil ama her şey yerleştirilmiş; plazma televizyon, banyoda mumlar -tütsüler ve çiçek-, kocaman, yumuşacık yatak gibi zevkli ve konforlu detaylar var. En çok hoşuma giden 'Banyo Mönüsü'. Dört değişik tip banyo var; Tatlı Uyanış, Aperatif, Bulgari'nin Yeşil Çayı ve Yenilenme Banyosu. Hazırlanmasını istediğiniz saati resepsiyona bildiriyorsunuz. 15 dakika önce odaya gelip banyoyu hazırlıyorlar. Seçilen mönünün kokusuna göre köpüklü banyo hazırlanıp, tütsü ve mumlar yakılıyor, müzik hazırlanıyor. Yanında mutlaka içecek hoş bir şeyler var. Alışverişten yorgun argın dönünce paketler bir tarafa atılıp, banyo keyfi çıkarılıyor.
KEYİFLİ SAATLER Banyo keyfinden sonra lobi katının altındaki SPA ziyaret ediliyor. Küçük kapalı havuz, buhar banyosu ve masaj seçenekleri ile konforlu bir yer... Kocaman şezlonglar, koyu gri kalın havlular, şık bir sunumla gelen zencefil çayı keyifli saatlerin devamı oluyor. Sırada sosyal hayata dahil olmak var ki; bu otelin lobisinden başlıyor. Lobi akşam saatlerinde renkli, eğlenceli... Yani Bulgari'nin barı Milano'nun popülerlerinden. Otelin tavsiyesi ile yürüyüş mesafesinde Restoran Coriandolo'ya geçiyorum. Kalabalık, yemeklerin çok çok lezzetli olduğu bir yer; fiyatlar makul. Neyse gelelim Milano sokaklarına... İlk anda alışveriş çağrıştıran şehirde iki cadde var ki, Vogue Dergisi'nin sayfalarını karıştırır gibi oluyorsunuz; Monte Napoleone ve Spiga. Seçkin markaların mağazalarının olduğu caddelerde alışveriş yapanlar da son derece şık. Caddelerin bir ucundan öbürüne yürümek bile yorucu ama yorulanları taşıyan golf arabaları var. Ben gün boyu kullandım ve pek rahat ettim. Günün sonunda bu servisin sadece Amerikan Expres kart sahiplerine verildiğini söylüyorlar; benim Amerikan Expres kartım yok aslında. Şehrimiz Milano olunca modadan bahsetmemek elde değil tabii. Yılan derisi ayakkabı, kürk (aksesuar olarak) ve taşlı herhangi bir şey 'olmazsa olmaz'. Ayakkabıların burnu genel olarak yuvarlak. Pantolonlar mutlaka çizmenin içinde ya da çizmelerin üstünde golf pantolonlar tercih ediliyor. 'Corso Como' çeşitli markaların en güzel parçalarının bir araya getirildiği bir mağaza. Dolce & Gabbana gece elbisesi ile çok güzel bir çaydanlık aynı mekanda; biraz ileride bir limon sıkacağı ya da yemek kitabı. Çaydanlık ve limon sıkacağının fiyatından bahsetmeyi kesinlikle istemiyorum. Bahçesindeki restoranda güzel bir öğle yemeğinin fiyatı makul. Üç odadan oluşan bir konaklama bölümü (Otel demeye dilim varmadı) var. Tabii odalarda da her parça o konunun uzmanı bir tasarımcıya ait. Bir bütün olarak 'Corso Como' biraz uçuk kaçık, ilginç bir yer. Milano'ya kadar gitmişken şehir dışına geziler yapmak mümkün. Trenle iki saat mesafedeki Verona'ya, Romeo ve Jülyet'in şehrine gidebilirsiniz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|