|
|
|
|
|
10 padişaha tanık oldu
|
|
157 yaşında öldüğünde 92 yaşındaki kızı "Dünyasına doyamadan gitti babacığım" dese de Zaro Ağa, uzun ömrüyle bir rekora imza attı.
Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet dönemi dahil, bu topraklarda en uzun yaşayan kişiydi. Yedi asrı aşkın zaman içinde hiç kimse onun rekorunu kıramadı. Kaç yeni yıl gördü dersiniz? Tam 157, yani bir asırdan tam 7 yıl fazla... Yaşadığı yıllar içinde 10 padişah ve sayısız sadrazam ile cumhurbaşkanı ve başbakan görmüştü. Savaşlar, darbeler ya da keşiflerin yer aldığı bu zaman dilinde her yaşadığı yeni yılı gün gibi nitelemiş ve "Yahu, yıl su gibi aktı gitti" demişti. Güzel sanatlarda modellik yapmış, Amerika'ya gittiğinde The New York Times dahil basının ilgi odağı olmuştu. 1934 yılında 157 yaşında öldüğünde, 92 yaşındaki kızı babasının ardından: "Dünyasına doyamadan gitti babacığım" diyerek, saatlerce gözyaşı dökmüştü. Zaro Ağa için, bu uzun hayatın bazı önemli sayfaları paragraf teşkil etmiş ve yaşayan tarih sayılmıştı.
AMERİKA MACERASI 1777 yılında doğduğunda Osmanlı tahtında I. Abdülhamid vardı ve İran'a karşı elde edilen zafer bu yılın önemli olayları arasında yer almıştı. Daha sonra III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamid, V. Mehmed Reşad, VI. Mehmed Vahideddin'in padişahlığını da görecekti. İlk kağıt para basılmış, ilk demiryolu yapılmış, ilk telgraf hattı kurulmuş ve Zaro Ağa, Agah Efendi'nin yayın hayatına soktuğu ilk Türk özel gazetesi Tercüman-ı Ahval'ı da eline almıştı. I. Dünya Savaşı, Balkan savaşı ve Milli Mücadele'nin ardından Cumhuriyet'in ilan edilişine de tanık olmuştu. Zaro Ağa için şu meslekte başarılı olmuş, uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olmuş demek mümkün değildir. Belediyede baş hademe olarak çalışmış, bir müddet Güzel Sanatlar Akademisi'nde modellik de yapmıştır. Amerika'ya gidip, uzun yıllar New York'ta kapıcılık yaptığı da görülür. Oradaki renkli hayatı nedeni ile dönemin ünlü gazetelerinden The New York Times'e yazı ve haber konusu olmuştu. (31 Temmuz 1927) Bu dönemlerde uzun yaşama ile ilgili araştırmalarda Zaro Ağa'nın hep gündemde olduğu görülür. İnsan ömründe 72 yaşına varması bile dikkat çekiyor ve dönem istatistikleri, her 100 kişide sadece 8'inin 82 yıl ömre sahip olduğunu gösteriyordu. İngiltere'de yapılan tetkiklerde 100 yaşını aşanların sayısının 30 kişiden ibaret olduğu, 110 yaşını geçmiş kimsenin bulunmadığı Yedigün Dergisi'nin yaptığı bir çalışma sonrası açıklanmıştı. Zaro Ağa'nın uzun ömrü için de ne yediği, ne içtiği ve alkol sigara gibi maddeler kullanıp kullanmadığı da incelenmişti. Zaro Ağa'nın uzun süren Amerika macerası, geçirdiği bir otomobil kazasından sonra bitmişti. Yurda döndükten sonra günlerini kahvede oturarak, İstanbul'u dolaşarak geçiriyordu. Ancak eski neşesi de kalmamıştı. Eşi Kudret Hanım da vefat etmiş, Tophane'de Boğazkesen mevkindeki küçük bir kulübede yaşamını sürdürüyordu. Gündüzleri genellikle çevreyi gezer, özellikle torunu Cafer Efendi'nin Doğruyol'da bulanan kahvesinde etrafı seyrederdi. Ama aklında hep Amerika vardı ve bir gün mutlaka tekrar gideceğini sürekli söylüyordu. Ancak her şeye rağmen yaşam sonsuz olamazdı ve er geç sona erecekti. İlk hastalandığında Alman Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Vücudundaki ağrılardan şikayetle gittiği hastanede böbrek yetmezliği teşhisi konulmuş ve Etfal Hastanesi'ne gönderilmişti. Dokuzuncu koğuştaki 19 numaralı yatağında onu ziyaret edenler arasında Hikmet Feridun Es de vardı. Dr. Behçet Sabit Bey'in verdiği bilgiler arasında uzun yaşamanın Zaro Ağa usulleri de olacaktı. Behçet Bey şöyle açıklıyordu: "Bu kadar yaşaması için yaptığı rejimi tetkik ettim. Hiç alkol kullanmamış, hemen hiç denilecek kadar et yemiş. Etle başı hoş değil. Uzun ömründe yediği et gayet az. Bu rejimi son senelere kadar takip etmiş. Bilhassa yoğurdu ihmal etmemiş. Dikkat etsek hepimiz birer Zaro Ağa oluruz.
İNGİLİZCE MEKTUP Röportaj sırasında Zaro Ağa'ya Amerika'dan gelen mektup, herkesin dikkatini çekmişti. Hastaneye nasıl gelmişti? Postacı alıcıyı evde bulamamış ve "Zaro Ağa'nın Etfal Hastanesi'nde olduğu anlaşılmış olmakla, mektubun Etfal Hastanesi'ne gönderilmesi" ibaresini yazmıştı. İngilizce mektubu New York'tan "Hartman" isminde bir kadın göndermişti. Diyordu ki: "Güzel Zaro Ağa. Beni çok iyi hatırlarsınız. Ben madam Hartman. Bir de Nelly isminde bir arkadaşım vardı biliyorsunuz. Buradayken Nelly size izdivaç teklif etmişti. Nelly mutlaka sizinle evlenmek niyetinde. Bunun için hemen Amerika'ya gelmenizi istiyoruz. Bütün seyahat masrafları bana aittir. Balayı masraflarını da ben göreceğim. Aziz Zaro... Seni bir an önce aramızda görmek istiyoruz. Çabuk gel ve eskisi gibi bizimle güzel güzel dans et. Gelip gelmeyeceğini hemen bize bildir. Sana lazım olan parayı derhal gönderelim. Nelly de sana ayrıca mektup yazacak. Good bye şeker Zaro..." Zaro Ağa gelen mektubu itina ile katlamış ve "Bir gün gelir lazım olur" diyerek yastığının altına yerleştirmişti. Zaro Ağa'nın, Amerika'da kapıcılık yaptığı dönemlerde başta Nelly olmak üzere, kadınların da ilgisini çektiği anlaşılıyor. Bitlis'in Mutki ilçesinden başlayan hayatını, inanılmaz renklerle süsleyen ve yaşadığı her yeni yılın hakkını veren Zaro Ağa, kendisine sorulan "Kaç torunun ve kaç torununun torunu var?" sorusuna "Hiç çetele tutmadım ki" cevabını vermişti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|