Modacı gözüyle çam ağacı
Paris'te her yıl ünlü isimler, yoksul ve yetim çocuklar için özel bir yılbaşı çamı tasarlıyor.
Yeni yıl geldi Noel Baba'dan kurtulduk
Noel Baba işini hafife almayın! 1 Ocak'ın en büyük mutluluğu; ondan, sakalından ve geyiklerinden bir yıl boyunca kurtulmaktır.
1 Ocak, biz "Parizyen anneler" için kurtuluş günüdür. Siz, yılbaşında Paris'e kaçan turistler bu işkencenin boyutlarını bilemezsiniz. Beni ancak burada çocuk yetiştirenler anlayabilir: Bu dönemde Paris, gerçek bir felakettir ve bunun en büyük nedeni de, vaktiyle Marshall Planı'nın bir tüketim yaratığı olarak biçimlendirip Coca Cola renkleriyle giydirdiği Noel Baba'dır. Fransızlar, Aziz Nikola'dan esinlenen bu tahammülfersa figürü müthiş ciddiye alır. En akıllı uslu bildiğiniz insanlar bile, 7 yaşın altındaki bütün çocukları bu kolektif yalana inandırmak için envai çeşit hokkabazlığa alet olur. Aralık ayı boyunca sokaklar, saati 20 euro'ya Noel Baba'lık yapan öğrencilerle kaynar. Büyük ihtimalle çocuğunuz bunlardan birinin sakallarının takma olduğunu farkedecektir. Hadi bunu "Bunlar taklitleri, gerçek Noel Baba henüz kızağına binip yola çıkmadı" diye geçiştirdiniz diyelim. "Peki ama anne, Noel Baba nasıl olup da, bütün çocukların evine girebiliyor? Hem bu doğruysa dolaptaki paketler ne?" gibi sorular bütün ay devam edecektir. Siz cevap yetiştiredurun, onlar çoktan terliklerini şöminenin önüne bırakmış ve listelerini hazırlamışlardır. Zaten dünya kadar oyuncağı olan Parizyen veletler, 250 oyuncak daha istemek için Noel Baba'ya mektup yazar. Bu, onların ilk ikiyüzlülükleridir çünkü kırmızı burunlu ve pasaklı bir ihtiyara, ne kadar uslu durduklarını anlatmak zorundadırlar. Mektup bir ay boyunca her gün değişir çünkü süper buldukları bir topaçtan iki gün sonra vazgeçebilirler. Dolayısıyla annelerin sinirleri giderek elastikleşir ve en aklı başında bildiğiniz kadınları bile oyuncakçılarda "O Barbie'yi önce ben gördüm!" diye kavga ederken yakalayabilirsiniz. Liste konusundaki uzlaşmalar son bulunca mektup Noel Baba'ya postalanır ve iki gün sonra cevap gelir. Çünkü Fransa'da, 60 sekreterin çalıştığı, "Noel Baba'nın mektuplarını cevaplama merkezi" diye sürrealist bir makam vardır. Siz de bu arada bu kolektif sahtekarlığa uymuş, hediyeleri çocuklara çaktırmadan çamın altına bırakmışsınızdır. Bundan sonra işkenceler serisinin ikinci bölümü başlar... Onları, bütün sene on dakika bile görmeye tahammül edemedikleri akrabalara götürmek, Fransız mutfağının en ağır yemekleri ve şaraplarıyla direkt olarak kalçadan 3 kilo almak, ardından da paket açma ve Çince'den tercüme kullanma talimatnamelerini okuma seansına katlanmak. Ama işin en fecisi, çocuğunuzun bu organize yalanı keşfetmesidir. Bir gün, bir okul arkadaşı teneffüste alaylı bir şekilde "Noel Baba diye bir şey yok ki akıllım!" demiş, o da ağlayarak eve gelmiştir. İşte bu Fransa'da, çocukluğun bittiği gündür. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bir daha hiçbir büyüğe güvenilmeyecektir. Mesela bir Fransız sizi daha yakından tanımak için "Ee, Noel Baba'nın olmadığını sen nasıl öğrenmiştin?" diye bir soru sorabilir. İnanın bana, bu meseleyi çözebilmek için 10 yıl psikanaliz yapan arkadaşlarım bile var... Diyeceğim o ki, sakın bu Noel Baba işini hafife almayın! Bence 1 Ocak gününün en büyük mutluluğu ondan, beyaz sakalından, al esvabından ve geyiklerinden kurtulmaktır... Hepinize masallar ve hayali yaratıklarla dolu bir yıl dilerim... Bu arada Paris'te Noel Baba'ya inanmaya bile hakkı olmayan yoksul çocuklar için yapılan hoş bir faaliyet var. Ünlü bir moda eleştirmeninin fikri bu. Gelmiş geçmiş en zarif Paris sefirelerimizden Filiz Akın sayesinde tanıştığım Marie Christian Marek, tanıdığı tüm modacılardan birer yılbaşı çamı tasarlamalarını istedi. Her yıl, Dice Kayek'in de içinde bulunduğu, Gaultier'den Chanel'e, Valentino'dan Louis Vuitton'a 100 büyük markanın tasarladığı özel çam ağaçlarıyla bir sergi açılıyor. Olay milyonlarca TV seyircisine ulaşıyor, bağışlardan kazanılan parayla da çocuklara hediyeler alınıyor.
Sedef Ecer
|