|
|
Padişah torunu da işsiz kalırmış
Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit'in torunlarından Adile Nami Osmanoğlu, 1974 yılından beri Türkiye'de yaşıyor. Hayatı boyunca zorluk çektiğini, mücadele ettiğini söyleyen Osmanoğlu, "Keşke bana yardımcı olsalardı" diyor.
Babam Türkiye'ye gelip, bir Türk'le evlenmemizi çok istedi. "Vatanımız, milletimiz Türkiye" diyordu.
Okula gidemedim. Derslere sadece dinleyici olarak katılmamıza izin veriliyordu. Oysa ailem affedilmişti.
Türkiye'yi yurtdışına tanıtmak için bir sergi açamazsam en sonunda kederimden ölebilirim.
* Türkiye'ye ne zaman geldiniz? 1974 affından mı yararlandınız? Evet, 1974'te geldik hatta çok iyi hatırlıyorum 1 Ekim'di. Biz aslında yurtdışında yetiştik, af çıktıktan sonra Türkiye'ye döndük. Babam işlerini düzenledi ve Türkiye'ye yerleştik. Geldiğimiz zaman Türkiye zor bir dönemden geçiyordu, çeşitli sorunlar vardı, Kıbrıs olayı patlak vermişti. Tam yurtdışına dönmeye karar vermiştim ki kısmet mi derler kader mi, 1979'da evlenip tamamen buraya yerleştim.
* Daha önce Fransa'da mı yaşıyordunuz? Evet, biz Fransa'da yaşıyorduk, babamın işi sebebiyle birçok şehirde kaldık. Paris, Poitiers, Multouse, Nancy, biz gezgin bir aile olmuştuk. Siemens firmasında genel müdürdü babam, iyi bir işi vardı ve aslında biz orada daha rahattık. Babam Türkiye'ye gelmeyi çok istedi, "Kızlarım bir Türkle evlensin, vatanımız, milletimiz Türkiye..." diyordu.
* Türkiye'den gitmek istemenizin sebebi neydi? Geldiğim günden beri sorun yaşadım, hep mücadele ettim. En basit misal eğitim sorunumuz oldu, çünkü o zaman bizim durumumuz kanunlara uygun değildi. 17 yaşında Türkiye'ye geldim, hiçbir zaman Fransız vatandaşı olmadım, Türkiye'de Fransızca öğretim yapan bir okula gitmek için ya 16 yaşından önce gelmeniz ya da yabancı milliyete ait pasaportunuz olması gerekiyordu. Okula gidemedim, yalnızca dinleyici olarak derslere katılmamıza izin veriliyordu. Oysa ben affedilmiş bir ailenin mensubuydum, keşke bana yardımcı olabilselerdi. Hayatım boyunca zorluk çektim, dört dil biliyorum fakat yine de işsiz kaldım, projelerime sponsor bulamadığım için kurduğum şirketi bile kapatmak zorunda kaldım.
* Saltanat ailesinin büyük bir kısmı yaşamlarını sürdürmek için Fransa'yı tercih etti, sizce neden Fransa? Fransız hükümeti bir çağrıda mı bulundu o zamanlarda? Fransa son derece kibar bir şekilde kapılarını açtı, her zaman son derece adil ve kibar davrandı, imtiyazlar tanıdı. Örneğin bazı okullara Müslüman giremezdi ama biz kabul edildik ve okuduk. Herhangi bir isteğimizde mesela vize almakta, bize hiçbir zaman zorluk ya da sorun çıkarılmadı. Fransa'yı çok seviyorum ama asla Türkiye'den gitmek gibi bir niyetim yok, tam tersine Türkiye için güzel bir şeyler yapmadan buradan ayrılmayı kesinlikle düşünmüyorum.
SARAYLARDA İÇİM BURKULUYOR
* Planlarınız var mı? Büyükanneniz Ayşe Sultan bir kitap yazmıştı, siz böyle bir şey düşünüyor musunuz? Ben bir kitap yazsam eminim çok satardı, eğer yazsaydım ironik yazardım ve insanlar kendilerini o kitabın içerisinde görürdü ama böyle bir planım yok. Benim hayalim, havaalanı içinde bir müze sergi açmaktı ve bence gerek Türkiye'nin turizmi için, gerek insanlara Türkiye'yi tanıtabilmek için en uygun yerlerden birisiydi. Ben bunu gerçekleştiremezsem en sonunda kederimden ölebilirim. Bu projede amaç Türkiye'nin müzelerinden sanat eserlerine her şeyin tanıtılmasıydı.
* Yeni planlarınızdan bahseder misiniz? Alışılmış organizasyonların dışına çıkarak tüm Türkiye'yi içerecek organizasyonlar yapmak istiyorum. Yalnızca bir hedefimiz var, Türkiye'yi yurtdışına en iyi şekilde tanıtmak. Ayrıca, sergiler Türkiye'nin her yerinde yapılmalı kaybolan sanatlarımız tanıtılmalı, Türkiye yalnızca İstanbul, Ankara, İzmir'den ibaret değil, kültürümüzü turizm açısından da değerlendirmemiz gerekiyor, çalışmalarımız bu konulara yönelik olacaktır.
* Tanıtım projeleriniz, Avrupa'nın Türkler'e bakış açısının değiştirilmesinde katkıda bulunabilir mi? Tabii ki, geçmişimizle daha bağlı olmamız gerekiyor, üstelik bir prestij de söz konusu. Büyük dedem II. Abdülhamit kendi döneminde çok güzel tanıtımlar yapardı. Yıldız Porselen'in kuruluşunda da bir tanıtım vardı ve yalnızca bununla bitmiyor; özel albümleri vardı, her seyahatinde Türkiye'yi tanıtmak için yanında albümlerini götürürdü. Bu albümlerin içinde kırsal kesim yaşantısından giyim stiline, hatta Osmanlı sanayisine ait tüm fotoğraflar bulunurdu.
* İstanbul'da daha çok nerelerde vakit geçirmeyi seviyorsunuz? Atalarınızın yaşadığı sarayları gezmeyi seviyor musunuz? Saraylara gittiğim zaman içim çok burkuluyor, pek fazla gitmek istemiyorum. Çok üzüldüğüm, hatta ağladığım zamanlar bile oldu. Ama Yıldız Sarayı'- nı çok seviyorum. Belki de orasıyla farkında olmadığım bir bağım vardır, ama en çok evimde arkadaşlarım ve dostlarımla huzurluyum.
Nazlı Güven HABER MERKEZİ
|