|
|
|
|
|
|
8 aylık hamileyken aldatıldım
Kimi aşık olduğu adamın ölümüyle sarsıldı, kimi aldatıldı... Hepsi de farklı nedenlerle şehirden kaçan 25 kadının film gibi öyküsü kitap oldu.
Melek Mjaanes ailelerin itirazına rağmen bir Musevi'yle evlendi ama aşkı boşandıktan sonra bir ressamda buldu. Onun ölümü genç kadını şehirden kaçırdı.
Zeynep Serdar alkolik olan kızkardeşi yüzünden kendi hayatını yaşayamadı. Sonunda kızkardeşinin oğlunu da alıp kıyılara yelken açtı.
Öznur Aydost atletizmde dereceleri olan başarılı bir kadındı. Gözü gibi baktığı üvey oğlu onu babasının parasını yemekle suçlayınca her şeyi terk etti.
Kıyılara kaçan yirmi beş kadının cesaretle örülü gerçek öyküsü
Onlar arkalarında koca bir şehri ve pek çok kırgınlığı bırakarak kıyılara kaçan kadınlar. Ortak özellikleri yaşadıkları sıkıntılara karşı cesaretlerini hiç kaybetmemeleri ve hayatın zorluklarının üstesinden gelmeleri.
Seda Arun, telefon defterini açtı ve arkadaşlarını sırayla aramaya başladı. Neden Bodrum'a geldiklerini anlatmalarını istiyordu. Telefon konuşmalarıyla başlayan bu öykü noktalandığında ortaya "Kıyılara Kaçan Kadınlar" adlı kitap çıktı. Bu kitapta büyük şehirden bıkan, temiz havayı özleyen, bir takım kişileri ve olayları arkasında bırakarak kendilerini Bodrum kıyılarına atan 25 kadının hikayesini okuyacaksınız. Peki kim bu kadınlar? "Toplumsal öcülerden, başlarındaki dertlerden, bazen karşı cinstekilerden, alt edilemeyen koşullardan, yaşamın kıskacından, umarsız yaşamaktan bezerek ellerindeki tek hayatı istedikleri gibi değerlendirebilmek için ne yapıp edip mekan değiştirmeyi beceren kadınlar" diyor önsözde. Yaptıkları her şeyi göze alıp Ege ve Akdeniz'in, yaşamın görece ucuz ve kolay olduğu ve en önemlisi kimsenin kimseye pek aldırmadığı kıyılarına yerleşmek. "Kıyılara Kaçan Kadınlar" aslında kelimelerin ilk akla gelen anlamlarından biraz daha şey ifade ediyor. Genellikle kaçmalarına gerek kalmadan zaten "kıyı"da yaşayan kadınlar, bu kez kendilerini gerçek kıyılara atıyorlar. Hülya Üstün bu projeyle geldiğinde, önce eline telefon rehberini aldığını söyleyen Seda Arun, kitapta yer alan tüm kadınların bu rehberden bulduğu arkadaşları olduğunu söylüyor: "Sadece Azer Bortaçina ile sonradan tanıştım. Kitapta yer alan isimlerden bazılarıyla çok samimiydik, bazılarıyla karşılaştığımızda konuşuyorduk. Benim dışımda hemen hemen hiç kimse birbirini tanımıyordu." Kitapta yer alan tüm kadınların özelliği Azer Bortaçina dışında hepsinin Bodrum'da yaşıyor olması. Bortaçina'nın kaçtığı kıyı ise Marmaris. İnsanlardan özel hayatlarını gözler önüne serdikleri için küçük tepkiler alsalar da, herkes kitapta anlatmak istediği kadarını anlatmış. "Kıyılara Kaçan Kadınlar"da "kaçış" öyküsünü kaleme alanlardan biri Melek Mjaanes. Daha lisede okurken Musevi bir gence aşık olan Melek Mjaanes'in hayatı valiz toplayıp açmakla geçmiş. Ailelerin karşı çıktığı için evlenerek önce İsrail'e sonra Amerika'ya yerleşmişler. Melek Mjaanes Amerika'da farklı insanlar olduklarını anlamış. Ve uğruna pek çok zorluğa göğüs gerdiği adamdan ayrılmış. Yeni bir aşka yelken açmış ve 24 yaş büyük sevgilisi ressam Otto Mjaanes bir süre sonra kocası olmuş. Otto'yla evliliği onu Hakaan'ın da annesi yaparken, bir süre sonra eşi ölünce oğlunu da yanına almış ve New York'a yerleşmişler ancak 11 Eylül saldırısı onları yine yollara düşürmüş. Son adresleri de Bodrum olmuş: "New York kenti kendiliğinden bitmişti bizim için. İyi ki Bodrum'a yerleşme kararını vermişim... Akşam diskolar, barlar, lokantalar, sinemalar her yer açıktı. Buradakiler, bizim oralarda yaşadığımız acının, çektiğimiz sıkıntının farkında değillerdi. Hayat burada neşe içinde devam ediyordu... Uzun yolculuğum Bodrum'da bitti. Valizleri, bavulları, kutuları, hepsini kaldırdım. Artık sadece küçük bir cüzdan kullanıyorum." Hikayesine "Bir Yunusla Bir Kıyıda" başlığını atan Zeynep Serdar ise her zaman hayatın zorluklarıyla baş etmek zorunda kalmış kadınlardan biri. Evliliğine son veren Serdar, bir anlamda kendisinin değil kardeşi Ayça'nın hayatını yaşamak zorunda kalmış. Alkol sorunları yüzünden kardeşi oğluna annelik yapamayınca bu görevi Zeynep Serdar yüklenmiş ve hayatını bir anlamda yeğeni Yunus'a adamış: "Yunus'a tek başıma bakamayacağımı biliyordum. Büyük şehir annelerinin sorunlarını işitiyordum çocukluk arkadaşlarımdan. O kocaman ailemizden ikimiz kalmıştık, onu da kaybetmek istemiyordum. Hemen karar vermem gerekiyordu... Ofisi kapattım, evi sattım. 1993 Mart başında Bodrum'a doğru yola çıktık..." Zeynep Serdar her ne kadar maddi ve manevi açıdan pek çok zorluklar yaşasa da Bodrum'a yerleşmiş olmaktan çok mutlu: "Hem onu hem de kendimi ancak burada koruyabileceğimi düşünmek doğruydu... Bir gün bile, 'niye geldim' diye düşünmedim. Her iyiliği Yunus için istedim, isteğim oldu." Serdar aslında bir anlamda, kitapta yer alan tüm kadınlar adına yaptıklarının bir kaçış olmadığını bizlere hatırlatıyor: "Ey deniz! Benim kıyılarım senin kıyılarından daha çırpıntılıydı. Onun için ben senin kıyılarına kaçmadım. Sana ümitsizliğimi bıraktım. Sana çaresizliğimi bıraktım. Sana hüzünlerimi bıraktım. Sana mutsuzluğumu bıraktım. Sana korkularımı bıraktım. Ben, şimdi de kendi kıyılarımdayım. Senin kaçacak bir kıyın bile yok!"
KADINLAR anlatmaya başladıklarında ortaya o kadar çok yaşanmışlık, o kadar çok badire ve mutluluk döküldü ki hangisini yazacaklarını seçmekte güçlük çektiler
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|