Firavunların dev hazineleri
İki yıl önce Venedik'te başlayan, ardından da Paris'e getirilen "Firavun" sergisi, konu hakkında şimdiye kadar düzenlenen en önemli etkinlik olma özelliğini de taşıyor.
30 asır, 31 sülale, 400 firavun. Eğer siz de benim gibi dinler tarihini bir macera romanı gibi okumaya meraklıysanız, firavunların İncil'in ''başrol oyuncuları'' olduğunu biliyorsunuzdur. Onlar, 3000 yıllık hanedanlarıyla, tarihin en uzun sürmüş ve en esrarengiz hikayesinin kahramanlarıdırlar. M.Ö. 4000 yıllarında varlık gösteren diğer beyliklerin ve kabilelerin aksine, aynı dönemde Mısır'da görülen düzene "devlet" adını vermek mümkün. Bu düzenin ilahı olan firavunun da, tanrısal kimliğiyle kötülükleri halkından uzaklaştırdığına inanılırmış. O, halkı için sadece bir yönetici değil, aynı zamanda da kainatın merkezindeki noktaymış. Dolayısıyla da, eski Mısır kültürünün en önemli bölümü bu figürün etrafında oluşmuş, firavun sarayları, lahitleri, mezarları ve tabii ki piramitler onların sanatlarına yön vermiş. İnsanlık tarihinin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Nil bölgesinde varlık gösteren firavunlardan en meşhur olanları, elbette ki piramitlere isimlerini vermiş olan Keops, Kefren ve Mikerinos. Antik Mısır'ın bu üç "starının" dışında da, 66 yıllık hükümdarlığıyla Ramses ve mezarı iyi durumda bulunan tek firavun olduğu için hakkında bilgi sahibi olduğumuz Tutankamon. Tarihi ve çağdaş Mısır kültürü son yıllarda büyük ilgi topluyor, arka arkaya düzenlenen etkinlikler ve çekilen filmler kutsal Nil Nehri'nin tarihteki önemini vurguluyor. Ama bundan iki yıl önce Venedik'te başlayan, ardından da Paris'e getirilen "Firavun" sergisi, konu hakkında şimdiye kadar düzenlenen en önemli etkinlik. Ünlü mimar Jean Nouvel'in tasarladığı Arap Enstitüsü'nde, dünyanın dört bir yanından gelen parçalarla, şimdiye kadar Mısır'dan hiç dışarı çıkmamış eserler buluşuyorlar ve bize bu figür hakkında çok değerli bilgiler veriyorlar. Benim favorilerim arasında, taş heykeller, takı tasarımcılarının mutlaka görmesi gereken mücevherler ve altın firavun maskesi var. Çocuklarım ise sergiyi gezen bütün ufak Parizyenlerle birlikte, neredeyse "sürrealist" denilebilecek bir parçaya vuruldular: Bir firavunun kedisi için yaptırdığı, inanılmaz güzellikteki oymalı minik lahit. Eh, ilahların mukaddes kedilerinin" de sıradan yaratıklar gibi gömülecek halleri yoktu herhalde...
Sedef Ecer
|