|
|
|
|
Babalık testi yaptıranların yüzde 20'si hüsrana uğradı
Babalık testi yaptıranlar hayal kırıklığına uğradı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'nda faaliyet gösteren DNA laboratuvarına, babalık testi yaptırmak için başvuranların yüzde 20'si çocuğun gerçek babası olmadığını öğrendi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'nda faaliyet gösteren DNA laboratuvarına, babalık testi yaptırmak üzere, özel olarak başvuranların yüzde 20'si, çocuğun gerçek babası olmadığını öğrendi. Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Ayşim Tuğ, DNA laboratuvarlarına yapılan özel başvuruların çoğunluğunun babalık testi olduğunu söyleyerek; "Laboratuvarımızın kurulduğu günden bu yana sadece babalık için 200'ün üzerinde dosyamız var. Ama enteresan bir şekilde özel başvuruların beşte birinde kişinin çocuğun babası olmadığı şeklinde rapor çıktığını gördük. Bu oran ABD'de yapılan başvurularda yüzde 25 seviyelerinde" dedi. DNA analizinin babalık ve akrabalık araştırmalarında en doğru sonuçları veren teknik olduğunu belirten Tuğ, şöyle dedi: "Sonuçta çocuğun gerçek babası olup olmadığı şüphesiyle bir ömür geçmiyor. Hakikaten gelen kişilerin psikolojisinden bunu gözlemleyebiliyorsunuz. Çok gergin oluyorlar. Bu kişilerin bir şekilde çocuğun kendilerinden olup olmadığını öğrenmeleri gerekiyor. Bu durum çok büyük bir psikolojik yük getiriyor."
İLK KRİTER 'GİZLİLİK' DNA testinde öncelikli kriterlerinin gizlilik olduğuna işaret eden Dr. Ayşim Tuğ; "Bizim öncelikli kriterimiz gizliliktir. Bilginin çok gizli kalmasına dikkat ediyoruz" dedi. Suç ve babalık testlerinde çok hızlı sonuç aldıklarını kaydeden Tuğ, "İki-üç gün içinde kişi davayla ilgili sonucu alabiliyor. Bu, özellikle suç araştırmalarında çok önemli bir husustur. Çünkü kişi gözaltına alınıyor. On beş, yirmi gün ya da birkaç ay sonucu bekleyerek, boşuna hapis yatmasını engellemiş oluyoruz veya suçunu kanıtlıyoruz" diye konuştu.
FELAKETTE KİMLİK TESPİTİ Dr. Ayşim Tuğ, DNA analizi ile çok sayıda insanın aynı anda hayatını kaybettiği felaketlerde de kimlik tespiti yapıldığını söyledi. Felaket ve teknolojik kaynaklı olaylarda ölenlerin çoğunluğunun cesetleri dış görünüşlerinden tanınmayacak hale geliyor. Bu duruma dikkat çeken Tuğ, "Bu yüzden doğru kimliklendirme yapılması gerekiyor. Bunun da özel çalışmaları var. Kişinin kimliğini tespit ediyoruz. 'Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi DVI Çalışması' olarak adlandırılan bu özel çalışmayı, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de özel ekiplerin yapması için çalışıyoruz" diye konuştu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|