Hem nalına hem mıhına
Şarkıcınız, oyuncunuz, yazarınız, çizeriniz, torna çekeriniz, badem şekeriniz, medarı iftiharınız, size herrr zaman olduğu gibi İstanbul'dan bildiriyor: Bakalım ne bildiriyor? Tuşlara bastığı şu ilk saniyelerde bunu kendi de bilmiyor. Çünküm boşa koysanız dolmaz doluya koysanız almaz yazarlığını saaadece sizinlen dertleşmek için yapıyor. Meşaz kaygısız kşesinde hop o dala konuyor pat o daldan düşüyor çok tuhafınıza gidecek ama yaz bitmeden üşüyor! Öte yandan tam da hidrografi ve oşinografinin seyrinden bahsedecekken bu bağlamda, bu bağlama şık oldu kanaatini taşıyor. İnsanoğlu edecek kelam bulamaz ise hava ve yol durumlarına sardırır. Yol durumları malum: Vakti zamanında heyecan içersinde "Yurdu demir ağlarla kurma'' tasarımları yapanların bir süredir cevabını "çarpışırlar'' olarak bildiğimiz "A ve B'' noktalarından aynı anda kalkan iki trenin akıbetinin soru olarak müfredatın matematik dersinden çıkartılacağını hesap edemediklerini düşünüyor bu fakir, mesela bir yandan. Fıkradaki yavru kutup ayısı gibi de üşümeye devam ediyor öbür yandan. Bu mevsim normalleri her ne ise "kavrula kavrula kavrultmadan savrula savrula ise savrultmadan'' bi sanatını icra etse diyorum ve hemmencecik birinci tekil şahısa geçiyorum. Geçişimi "Bir ben var bende benden içerü'' içerüklü Fanta reklamındaki kırmızı kafalı çocuk ilen Beyazıt kardeşimizin "birleşme''(!) pozisyonunu hatırlamak suretiyle canlandırabilirsiniz (geçişim ölüymüş meğersem!) Şimdi ufak bir kanat hareketiyle herhangi bi dala konalım bakalım. Soru formunda geliyor; iki aşamalı: Bu mevsimde aşık olunabilir mi? Eğer önceden böyle bir aşk meşk durumu yaratılır kibin olmuş ise bunun altında mana aramalı mıyız? Ya da satiim anasını biz buna bi mana koymalı mıyız? Ya da ya da biz bi numara yokmuş gibi davransak bu durum zamanla bize koyabilir mi? (Soru iki aşamalıydı yanılmıyorsam!)
YANLIŞ ANLAMALARA DİKKAT Şimdi bazı kısım fesat kişiliklerimiz bunu haumm! Yemezler.. Kendi durumunu anlatıyor, bi de Güzin Abla muamelesi çekiyo bize çiğliğinde düşünebileceklerdir hiç utanmadan. Bu tedbirsiz kişiye tek bir kişi olduğu varsayımı ilen zehir zıkkım bi cevap veriyorum: "Heeey ve de hooop! Sen baksana bi bana... Gözüme bak gözüme... Ben de bunun öyle anlaşılabileceğini düşünemez salaklıkta bi ifade var mı?'' Yalnız, size bu soruyu sorarken cevabını bilmediğimi sanmayasınız tabii. Bir aşk hadisesine girmek bu mevsim itibarıylan yanıltıcı olabilir. Mevsim... Evet mevsimden dolayı kimyalar değişiyor. "Bir öyle oluyorsun bir böyle.'' "Tevekkeli doğru aşk kışın yaşanır'' dememiş büyükler. Yazın herkes güzel çünkü, herkes her an hayatının davetini veriyor (davetkar olma hali). Hormon patlamaları filan yaşıyor, uyuzunu kaşıyor, deli danalar gibi "ortam'' dolaşıyor. Kutsal sunaklarda "bunu yapanın iki kişi'' olduğu bir ibadet yaşıyor. (Abardık bi parça... Olsun!) İştee tam da bu yüzden teyakkuzda olalım derim ben. "Bilmediğim yerlere gitmem'' diyen olur endişesiyle "teyakkuz'un'' "tikkaat'' demek olduğunuda belirteyim bu arada. Her yazdan çıkış yazısında derim (devamlı okurcuuk, ben seni yerim!) yazın yediğin eriklerin kışın bi yerini çimdiklememesi için belki, ne biliyim biraz duygulara çüş filan mı demeli? Kestiremiyorsun ki? Hem bana ne neden bu konulara zeytin burnumu soktum ki şimdi? Haydi Zeytinburnulular(!) hep beraber beni tehtid edelim. "Dalgacı köşemde Zeytinburnu'nun lafını nassı ederim'' diye. ( Bkz. bi önceki haftanın yazısı...) Yazımı kontrol mahiyetinde okurken dikkatimıi çekti ki yaklaşımım tam da korktuğum gibi: Sorgularken cevabını kendin vermeye atlamaca, mumyanın karnından pamuk çıkarmaca, (mantıklı bi hale büründürdüm!) kafakarış bir ruh hali, tikli bir süreç budalalığı ve buna benzerler... Şöyle mi yapmalı acaba diyorum yazıyı bitirir ayak: Kışlıklarını çıkarsa insan giyse, ruhu tüm bunlardan üşümese... Mani olabilir mi takririne hicabının? (İyidir anlaşılmaz laflar etmek, anlamasını istemediğin anlamaz... İyi işte!)
|