|
|
Helal olsun size, helal olsun!
Yedi göbekten İstanbullu olmakla övünen annem Leman Sadullah Saydam Hanım'ın üniversite eğitimi yoktu. Piyano, resim, yemek yapma, ve genel adab-ı muaşeret konularında yetiştirilmişti. Ama hem bu işlerin mükemmel düzeyde üstesinden geldiği hem de Osmanlılık iddiası ile geliştirdiği güçlü bir özgüvene sahip olduğu için, sezgileri müthiş gelişmişti. Örneğin, ülkeler için çok basit bir gelişmişlik kriteri vardı annemin. Yurtdışına birlikte yaptığımız seyahatlerde, geçmekte olduğumuz ülkelerde gelişmişliği anlamak için iki şeye bakmamı tavsiye ederdi: Genel tuvaletlere ve o ülkede yaşlılarla çocuklara ne kadar önem verildiğine... "Üretime katılmayan unsurlarına verdiği değerle ölçülür bir ülkenin gelişmişliği" derdi!"... Ondan sonra ülkelere hep bu pencereden bakmışımdır. Her defasında annemin yönetiminin kendisini doğruladığına tanık oldum... Bu kriterle adam başına düşen gayrisafi milli hasıla kıyaslamaları (GSMH) neredeyse birebir örtüşüyorlardı. Her şey bir yana sadece bu açıdan bile Opet'in IPRA ödülü alan kampanyasını ne kadar övsek azdır. Türkiye'nin dışa dönük yüzünün güzelleştirilmesine ciddi katma değerdir yaptıkları... 72 il gezilmiş... 1 milyon km'ye yakın yol kat edilmiş... 2 bin saate yakın eğitim verilmiş... 300 bin kişi bu eğitimlerden geçmiş... Temiz tuvalet kullanımının insanımızda bir refleks haline gelebilmesi için müthiş çaba harcanmış. Hiç unutmam, yöneticilik hayatımın sürdüğü 25 yıl içinde erkek çalışma arkadaşlarıma, küçük abdestlerini yaparken klozet kapağını neden kaldırmaları gerektiğini anlata anlata bir hal olmuştum... Onun için Opet'in işinin ne kadar zor olduğunu bilirim. Bir de Uluslararası Halkla İlişkiler kuruluşu IPRA'nın ödülünü, 'kedi uzanamadığı ciğere mındar dermiş' misali küçümseyenlere tanık olurum. Hani iki kez bizden başkanlar geçti ya bu kuruluşun başına... Hani Türkiye'ye de pek bir sıklıkta ödül veriliyor ya... O zaman tu kaka!.. Hiç kimse Opet'in bu başarısını küçümsemeye kalkmasın. Ben de IPRA üyesiyim. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilirim. 25 ülkeden 237 projenin katıldığı bir yarışmada öyle 'kara kaş karagöz' için kimse kimseye ödül vermez."Yeşili kaybeden yaşamı kaybeder!".. mesajıyla diğer bir tutarlı PR projesine daha imza atmış olan Opet'in iletişim dünyasına heykelini diksek yeridir. Opet'in verdiği ilan da son derece yerindedir. Hatta az bile vurgulanmıştır elde edilen başarı. Öte yandan bu ödül karşısında duyduğum heyecan, küçük bir eksikliği dile getirmeme engel değil. Şu soruyu birilerinin sormasını beklerdim: Bu iletişim başarı öyküsünün arkasında, teşekkür borçlu olunan kimler var? Opet'çilerle konuştum bakın kimler varmış. Onlara ben teşekkür ediyorum Opet adına... Ortaya fikri ilk atan ve sonuna kadar arkasında duran Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk Hanım; önce dışarıdan sonra kadrolu olarak içeriden hizmet veren iletişim uzmanı Tülin Pir Hanım ve 4 yıldır süren projeye dönem dönem katma değer getirmiş olan PR şirketleri PRO, PRAktif ve Tango İletişim... Ellerinize sağlık...
|