Şeyh uçmaz
Olayın özeti şu; şeyh uçamadığı gibi, uçaklar da tek başına havalanamaz. Şeyhi müritleri, uçağı ise havacılık eğitimi olan ekipler uçurur. Pilotun, uçağı uçurduğunu iddia etmesi ne kadar yanlışsa, uçtuğunu iddia ederek prim yapmaya çalışan şeyhin durumu da bundan farklı değildir. Bu dönemde, Türk Hava Yolları ile yurtiçi veya yurtdışı uçuşlar yapabilmek hem şeyh kadar dirayetli olmayı hem de kalabalık bir mürit topluluğuyla, rezervasyon listelerini kontrol altına almayı icap ettiriyor. Eğer bu kadar engelleri aşıp uçmayı başarıyorsanız kimin kimi uçurduğu tartışmasına girmemenizi tavsiye ederim. Zira, uçurmayı başaran kanalların deşifresi, ilerde uçamayacağınız anlamına gelir. Anlıyor musunuz?
RİCA MİNNET İŞİ Şimdi diyeceksiniz ki sen nereden biliyorsun? Bundan bir süre önce önemli bir makamı işgal eden, etkin ve yetkin bir tanıdık yurtdışına gidecek. Ama THY'nin rezervasyon sistemi müsaade etmiyor. Uçaklar full. Kimden rica minnet edilebilir? Düşündüm, taşındım en tepelerden bir yetkiliye durumu izah ettim. Keşke etmez olaydım. Uçak şeyh, o mürit pozisyonunda. Kim kimin hegemonyasında meçhul. En yetkili şahsın 'tamam' komutuyla yola çıkardığımız, etkili ve yetkili tanıdık, bu yolda bitkin hale geldi. Uçağa binmek bir kenara, sıkıntıdan beyninde duman kitlesi oluştuğundan koca Atatürk Havalimanı'nı dahi göremiyordu. Böyle bir atmosferde ne yapılır? Bir Merzifon eşeği bulup, sırtına abanarak 'Kulenin bedenleri koy verin gidenleri' türküsü, uzun hava formatında, semaya yükselen uçaklara gönderilmez mi? İşte böylesine bir hengamede ABD'de iç hat uçuşu yapmak üzere bir terminale çöreklenmişim. Yalnız değilim, ama beraber olduğum arkadaşlarla aramda ses duvarı var. Kalın bir camın arkasında işaret diliyle anlaşıyoruz. Onların elinde uçuş kartı varken benim başımda bir hostes dikilmiş bekliyor. Ekipten ayrı düşmeye mi yanayım, yoksa neden beklettikleriyle ilgili sorularıma alamadığım cevaplara mı? BekliyoruzBizimkiler süzüldü, içeri girdi. Uçağa adım atarken de hareket çekerek, Miami havası iyidir, tezahüratı yaptılar.
UÇMAYANI UÇURURUZ Bir an unutmuşum, havalı yazılar yazdığımı, namımın Amerikalarda da alıp yürüdüğünü, Türkiye'de uçmak sorunken, Miami'de uçmamanın problem olduğunu. Kim hatırlattı bana bütün bunları biliyor musunuz? Etli, butlu şişman, siyah eteğinin sökülen yan yırtmacını beyaz iple ve elle diken bir ABD'li hostes. Siyah eteğe, uygunsuz aralıklarla girip-çıkan beyaz iplik, ne kadar sırıtıyorduysa; elime tutuşturulan first class bilet de o sıkıntıda beni first class koltuğa şap diye yapıştırıp, o derece yakıştırdı. Böyle bir sıkıntıdan sonra, birilerinin sürpriziyle uçmak güzeldi. Merak etmeyin Türkiye de bir gün uçacak. O uçmasa bile, biz uçururuz.
|